17 Ekim 2010
Avrupa Birliği ile müzakere sürecinde düşünceyi ifade etme özgürlüğünde yol alması bekleniyordu.Müzakereler kapsamında, Türk ceza yasasında yapılan değişikliklerle ciddi iyileştirme yapıldı yaygın bir kanıydı.Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni HrantDink’in öldürülmesi ve TCK’nın 301.maddesindenbaşlatılan soruşturmalar ve yapılan yargılamalar,bunun böyle olmadığını gösterdi.Düşünceyi ifade etme özgürlüğünün genişletilmesininöyle kolay olmadığı görüldü.
Tartışma aktüelliğini daima korudu.Özelikle basın mensuplarının sık sık adli soruşturmaya muhatap olmaları, gazetelerin toplatılması, kapatılmasıinternet yasakları nedeniyle son günlerde yeniden yoğun tartışmaya başlandı.
Tartışma, ikidüşünceyi ifade etme özgürlüğünün sınırları ve bunun yasaların suç saydığı diğer fillerle bağı üzerinde sürüyor. Örneğin Ergenekon davasının şüphelilerinden Mustafa Balbay’ gibi örneklerin hangi kapsama girdiği tartışması uluslararası çevrelerde ve meslek örgütlerinde olduğu gibi Türkiye’de de tartışılmaya devam ediyor.
Düşünceyi ifade etme özgürlüğünü sağlamakla yükümlü siyasi iktiadarlar, çoğu kez bu tartışmanın ardına gizlenmeye başvuruyorlar.Hafta sonu bu konuda düzenlenen bir toplantı, Türkiye’ nin hala bu alanda emekleme aşamasında olduğumuzu gösterdi.
Düşünceye özgürlük buluşması
Bütün bu sorunları kendine dert edinmiş ŞenarYurtdatapan’ınkurduğu Düşünce Özgürlüğü Derneği’nde az sayıda arkadaşıyla birlikte mücadele ediyor. 1997 itibarensürekli olmasa da iki yılda bir Düşünceye Özgürlük Buluşmaları ismi altında etkinlikler yapıyor. İstanbul buluşmalarında farklıülkerden ve farklı kıtalardan insanlar, düşünce özgürlüğünün küresel sorunlarını tartışıyorlae ve çözümler üretmeye çalışıyorlar. Bu buluşmaların 7’cisi, 8-9- 10 Ekim2010 tariherindeBilgi Üniversitesinin Dolapdere kampüsünde yapıldı.Toplantıyla ilgili gazetelerde geniş haberler yer aldı. Ancak bunların çoğu, toplantının onur konu Noam Chomsky ve diğer bazı yabancı konuklarla yapılan siyasal gündemle ilgili röportajlar arasında kaybolup gitti.
Türkiye’den çok sayıda tanıklıkların aktarıldığı buluşmada, uluslararası alanda kendi branşında tanınmış,17 aydın ve akademisyenin küresel ölçekte düşünce özgürlüğü konusunda yaşanan sorunlar ve insanlığı bekleyen tehlikeişaret eden konuşmalar ve yapılan çözüm önerileri toplantının esasıydı.
Öne çıkan tartışmalarında biri hiç kuşkusuz, insanlığın asırlar boyu vermiş olduğu mücade sonucudüşünceyi ifade etme özgürlüğünün ulaştığı boyutların iletişim çağı diye de tanımlanan günümüzde artık yetmediğininaltının çizilmesi oldu.
Terör bahane
Bu konuyu toplantıda ilk gündeme Kaliforniya üniversitesi Öğretim üyesi prof. Hilal Elver dile getirdi. Elver, “ifade özgürlüğü için hakların yeniden tanımlanması” gerektiğini ileri sürdü. Bu tesbite iki gün boyunca çeşitli konuşmacılar farklı gerekçelerle katıldılar. Suç kavramının 11 Eylül sonrasında ve internetin yaygın kullanılmaya başlanmasıyla değişikliğe uğradığından söz edildi.
ABD ve İngilter başta olmak üzere emperyalist merkezlerin “terör” suç kavramına yeni bir tanım getirdikleri vurgulandı. Birçok ülkenin 11 Eylül sonrası çıkardığı yasanların düşünceyi ifade etme özgürlüğünü ciddi ölçüde daraltığı ve tehdit ettiği belirtildi.Avukat Judith Chomsky,ABD’de terörle mücadele kapsamından çıkarılan yasalar, başka ülkelerdeki silahlı grup üyeleriyle kurulacak her türden sosyal ilişkiyi ve barış çalışması yapmayı engelliyor vebu yasaların Obama kampanyasını destekleyen savaş karşıtları ve Greenpeace gibi çevre örgütlerinin bile dinlemesine, izlemesine ve soruşturmaya uğramasına olanak verdiğini anlatırken düşünce özgürlüğünün sınırlarının daraltılması sürecini gözler önüne serdi.Bu uygulamaların neredeyse bütün ülkelerde yaygınlaştığı ve korkunun egemenliğinin dünyayı teslim almasının eşiğinde olduğumuzu belirtildi.
Düşünceyi ifade etme özgürlüğünün her gecen gün daraltılması artık üvinersiteleri,eleştirel düşünce alanı olarak ayakta kalmalarını imkansız hale getirildiğinde söz eden ABD’li prof. Richard Falk, bu durumu “buraların özgünlüklerini koruması mücadelesi günümüzde hayati bir sorundur. Artık düşünce özgürlüğün sınırları küresel kapitalizmde sağ ve liberalizm alanına hapsedilmiştir. ABD’de veya Avrupa’da liberaller, sol ve muhalif fikirlere sağ fikirlere gösterdikleri toleransı göstermiyorlar. Sol muhaliflerin kendilerini ifade etme olanakları yok denecek kadar azalmıştır. Liberallerin, sağ görüşlere açtıkları kapıları sol muhalif fikirler söz konusu olunca sonuna kadar kapatıyorlar” biçiminde özetledi.
Chomsky, bukonuyu şöyle açtı. George Orwell’inyazdığı “ Hayvan Çiftliği” kitabının önsözünde “özgür İngiltere’de zora başvurmadan da ifadenin sınırlaranması mümkün” sözlerini hatırlatarak, günümüzde popüler olmayan, işlerine gelmeyen fikirleri “yakışık almayan” fikirler olarak bastırılıyor, yok sayılıyor.Bu nedenle şimdi ifade özgürlüğünü yeniden kurmak gibi zor bir görev var önümüzde. Haklar hiç bir zaman verilmemiştir. Bunlar mücadeleyle alınır. Ama alınan haklarının nasıl korunacağıda çok önemlidir.Bu da hedeflerin doğru belirlenmesi ve taktiklerin iyi doğru belirlenmesiyle başarılır.”Tesbiti sorunun özünü özetlemektdir.
Yeni sorun alanları
İnternetin yaygınlaşmasının,bilgi dolaşımını ve bilgiye ulaşımı hızlandırmasına dikkat çeken konuşmacılar, aynı ölçüde önlenemez bir biçimde bilgi kirliliği de yarattıldığından şikayet ettiler. Bilgi kirliliğinin önüne geçme bahanesiyle geliştirilen interneti denetlemeye mekanizmalarının da düşünceyi ifade etme özgürlüğünün alanının daraltığına işaret edildi. Okyanus ötesinde yaygınlaşan çocuk pornosu, özel yaşama müdahale gibi değişik vakalarının önlenmesi ve kutsal değerlere dokunulması korkusu internet yasaklarını daha fazla meşhurlaştırıcı bir bahane olarak değerlendirildiğin gözlemlenmesi yeni sorun alanları olarak tanımlandı.
İnternetin yaygınlık kazanması ve iletişim çağının yarattığı fırsatlar ve olanaklarla birlikte aynı zamanda bütün bunların, sosyal eşitsizliği derinleştirdiği vurgulandı. Örneğin,farklı gelirgrublarının, internete ulaşım ve yararlanma olanakların aynı olmadığı; sosyal katmanlar arasındaki açının her gecen gün derinleştiği ve bunun yeni bir sosyal adaletsizlik türü olması nedeniyle de düşünce özgürlüğü mücadelesiyle sosyal eşitlik mücadelesinin bütünselliğinin zorunluluğuna vurgu yapıldı.
Bütün bunların sonunda düşünceyi ifade etme özgürlüğü alananındaolanaları PEN 2. Başkanı EugeneSchnider, “baskı ve sansür artık çok incelikli bir hal aldı ve görülmeyecek yerlere saklanmıştır. Durum ne kadar tehlikeli kavranmış değil.Despost, çok yönlü canavara dönüştü.” Cümlesi tehlikenin derinliğini anlatıyor.Sanki iki gün dinlediğimiz birTürkiye anlatısıydı.Bunlarla birlikte Türkiye’den tanıklıklar, bizim yerimizde saydığımızı sergiledi.
BirGün GazetesiPazarHayvan