AKP, Diyarbakır’da demokrasi ve hukuk sınavı veriyor.

KCK ana davasında birçok  ilk yaşandı.

Önyargılardan uzak, hukukun ve adaletin bir gün herkese lazım olacağına inanan her insanı şaşırtacak şeyle oluyor.

Sonunda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: Kürtler için hukukta, adalette, yargıda  başka türlü işlediği KCK duruşmalarında gün gibi açığa çıktı.  Fırat’ın doğusunda gecen hukuk,yasalar,  Fırat’ın doğusunda işlemiyor.

Bunun nasıl olduğunu merak eden ve tanıklık etmek isteyen herkesin dava dosyasını, şöyle bir karıştırması ve davanın üç yüzden fazla avukatından biriyle bir kez dahi olsa konuşması yetecektir.

KCK davasını merak edenlerin başkada yapabilecek bir şey yok. Çünkü davanın bir tek mağduru yok ki, mağdurlardan  birini dinlensinler.

Dava dosyasında,hukusuz, yasadışı,  hakim kararı olmadan yapılmış bol miktarda dinleme çözümleri,   CD, kitap, bilgisayar ve  soruşturma sırasından ortaya çıkarılmış dört adet gizli tanık var. Öyle bir gizlenmiş ki, kolluk kuvvetleri ve soruşturmayı yürüten savcı dışında tek bir hakim bu dört sanığın yüzünü görmemiş.

Bırakılım Türkiye’yi,  dünyada ilk kez Diyarbakır’da KCK  davasında insanlar, bir tek silah olmadan, silahlı örgütün üyesi veya yöneticisi olmakla  yargılanıyorlar.

Sanıkların DTP kararı olamayan  tek bir eylemleri yok.

İşte birkaç eylem örneği:

Hasankeyf sular altından kalmasın kampanyası yürütmek. Bunun neresi suç demeyin. Hasankeyf PKK’nin  geçiş güzergahı olduğu için bu kampanya yürütülmüş. Böyle bir suçu ancak üstün zekalı insanlar üretebilir.

Neredeyse bütün sanıkların suçlandıkları faaliyetler ile DTP’deki  görevleri aynı.Anayasa Mahkemesi DTP kapatma kararının gerçesinde parti ile DTP arasında bir organık ilişkinin tesbit edilemediğine hükmediyor. Ama kolluk güçleri ve iddia makamı bu ilişkinin izine rastlamaktan öte kesin kanatte varmışlar.

Başka bir örnek, yasadışı gösteriy dönüşmüş 8 Mart ve Newroz mitinginleri katılmak. Bu mitinglerin yasadışı gösteriye dönüştüğüne ilişkin her hangi kesinleşmiş mahkeme kararı yokken, savcının yasadışı ilan etmesini keyfiyet değil mİ?

Bu keyfi davranışın kendisi hukuksuzluktur. Mahkemenin bunları delil olarak dosyada koruması ise adaletin temelini sarsar. Çünkü baştan sona  hukuksuzluklarla dolu iddianameyle  adil yargılama yapılamaz.

Bütün bunları mahkeme heyeti bilmiyor mu? Buna hiç kuşku yok. Ama zaten siyasal bir dava açılmış olduğunun göstergesidir.

Siyasal bir davada mahkeme işe sanıkların siyasal haklarını kısıtlamaya başladığında ise o mahkemeden adalet beklenemez. Hukukun, adaletin işlemediği yerden demokarasi olamaz.

Mahkeme, anadilde savunma yapma hakkını tanımıyarak, sadece sanıkların kendilerini mahkemede doğru ve  kolay  ifade etmelerini engellemedi. Mahkeme, hukuksuzluklarla dolu bir dosya üzerinden   demokrasinin gelişmesine ve genişlemesine mani çıkardı.

Yüksek yargıyı fettetme telaşı içersinde olan AK parti, bütün bunların kendisi dışında geliştiğini iddia etmektedir. Bu efsane yalana artık kims inanmıyor. AK Parti’nin  demokrasi çıtası  ne kadar yüksek  ise , hiç kuşku yok  özel mahkemelerinki de o kadardır.

Bu nedenledirki, Diyarbakır 6. Özel Ağırceza Mahkemesi’nde görülmekte olan dava, AK Parti’nin  demokrasi ve hukuk sınavı veriyor. Mahkemeler bağımsız palavrasına inandıramıyor.

Not: 25 Ekim 2010 Pazartesi günü saat.10.00’da  bu kez de Hrant İçin,  Adalet İçin    Beşiktaş İskelesi meydanında olacağız.

22 Ekim 2010