Mehmet Ali Birand’tın Çarşamba günü Posta Gazetesi’nde yazdığı makaleyi okumayanlar okusun. Bu makaleyi AKParti’lilerin ve Başbakan Recep Tayyip Erdoağan’ın danışmanlarının okumasında büyük yarar var.
Her gün televizyon ekranlarında görünen “terör uzmanları” okusunda nasıl boşuna çabalandıklarını görsünler.
Mehmet Ali Birant, yazısında PKK ve Kürt Sorunu konusuda Kral Çıplak diyerek, toplumu ve devlet yetkililerini uyarıyor: PKK’yi hafife almayın diyor.
Birand, bununla da kalmamış.Anaakım medyanın nasıl yalan haber yaptığını ve senaryo ürettiğini ve sonrada buna kendilerinin nasıl inandırdıkları medya mutfağından bir tanık olarak açıkladı. Birand’ın çok geç olsa da bunu yapması bir “erdemlilik” ve cesaret örneği.
Bu nedenden dolayı Birand, alkışlanmalı. Umarız Mehmet Ali Birand’ı başkaları izler.
Ancak Mehmet Ali Birand’ın atladığı, bunları Türkiye’de ilk kez söyleyen kendisi değil. Kürt Sorunu’nun çözümünü Süriye aramak yerine Ankara’da TBMM aramak gerektiği vurgulayan ilk kendisi değil. Bırakalım başkalarını, bunu anlatmak için dört yıldır Türkiye Barış Meclisi üyelerinin dillerinde tüğ bitti.
Kürt Meselesi’ni PKK’yi tasfiye ederek çözmenin imkansızlığını, söyleyip, yazan Günlük Gazetesi ve BDP ile bunların öncülleri, bunları anlatmak için çok ağır bedeller ödediler.Hala da ödemeye devam ediyorlar. Bu konuda bedel ödeyen sadece Kürtler de değil. Bunları Mehmet Ali Brand çok iyi biliyor.
Yazmamış olması çok fazla önemli değil. Önemli olan bugün yapılan itirafa uygun davrana bilme becerisi ve cesareti göstermektir. Mesela hafta başında duruşmaları başlayacak olan KCK/TM davası hakkında, yöneticilerinden olduğu medya grubunun ürettiği senaryolardan birini açıklasaydı çok hayırlı olurdu. Çünkü Pazartesi günü Diyarbakır 6. Özel Ağırceza Mahkemesi’nde görülecek dava bu türden üretilen senaryoların bir ürünü.
Medya, yalan bilgi kirliğiyle toplum zehirlendi. Demokratik zeminde siyaset yapan Kürtlerin, siyasi ve seçilmiş temsilcileri iki yıldır mahkeme önüne çıkarılmayı bekliyorlar.
Hatrılamakta yarar var. KCK operasyonları başladığı ilk dönemde de bugünkü gibi PKK eylemsizlik kararı açıklamıştı. Tetiklerdeki bütün ellerin çekilmesi beklentisi yaygınlık kazanmıştı. Bütün ellerin tetiklerden, çekilmesi beklendiği bir dönemde, elinde silah olmayanlara yönelik yapılan siyasal operasyonlar barış umutlarına büyük darbe vurdu.
Bu nedenle Türkiye Barış Meclisi, Pazartesi görülecek olan davaya Türkiye’nin barış davası adını koydu.
Türkiye bu davada büyük bir sınav verecek. Siyasal iktidar, Türkiye’nin kadim sorunu olan Kürt Sorunu’nun demokaratik çözümünden ve şiddetin, silahın dıştalanmasından yana ise demokratik siyaset yapanların kollarına vurulan kelepçenin kilidini açar.
Dava yargıda, siyasi iktidar karışamaz, palavrasının arkasına kimse gizlenemez.Yargının ne derece siyasal bir yapı olduğunu artık sağır sultan biliyor ve gördü.
Yargının ve hukukun siyasal iradenin işini kolaşlaştırıcı olduğunu günlük olaylarda izliyoruz.Kürtler bunu yakın tarihlerinden yaşayarak gördüler ve çok iyi biliyorlar. Bu masal kanmazlar.
Artık işin lamı cimi yok. Bu davada, hükümetin samimiyet sınavı olacak. Mehmet Ali Brand, derin tecrübesiyle Pazartesi günü Diyarbakır’da bu dava tanıklık etmesi gerek.
Medya mahallesinin bir düeyeni olarak meslektaşlarını olay mahlinde uyarmalı, senaryo üretmelerinin önüne geçmeli ve halkı yanlış yönlendirmelerini engellemelidir ki , Türkiye bu sınavdan kolay geçsin.
Birand sadece gerçeği Türkiye duyurmak için Türkiye Barış Meclisi’yle, aydınlarla birlikte Diyarbakır’a gelmeli. Diyarbakır Birand’tı bekliyor. Diyarbakır, Birand ile birlikte vicdan sahibi herkesi kuçaklamaya hazır. Birand Diyarbakır’a, Diyarbakır Birand’ta yabancı değil.
15 Ekim 2010