Bölgeden izlenimler
- Üç gündür bölgede referandum için gözlemlerde bulunmaya çalışıyorum. Kahvede oturan gençlerle, iftara yetişmek için dolmuş bekleyen yaşlılarla, insan hakları örgütü aktivisleriyle, yöneticileriyle, sivil toplum örgütü temsilcileriyle ve belediye başkanlarıyla konuşmaya çalıştım. Niyetim yalnızca referanduma ilişkin bölgenin eğilimi kestirmek değildi. Beni daha fazla ilgilendiren, 12 Eylül referandumu sonrası olacaklar. Özelikle de PKK’nin eylemsizlik kararının son günü olan 20 Eylül’de sonra olacaklar konusunda fikir edinmeye çalışıyorum.
- Tabi, referandum konusunda BDP ile bazı sivil toplum örgütleri arasında yaşanan gerilimin boyutunu da merak etmiyor değildim.Medya da yazılanların ne derece gerçek öğrenmeye çalıştım.Şırnak’tan Diyarbakır geldiğim Perşembe günü bu sivil toplum örgütleri, Diyarbakır’daki diğer tüm kurumlarla ve DTK Eşbaşkanları Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’la ortaklaşa, Başbakanın Diyarbakır’a gelişiyle ve eylemsizlik sürecinin gidişiyle ilgili basın toplantısı yaptılar. Kürt Sorunu’nun çözümü konusunda aynı taraftayız mesajı verdiler. Bir gün önce Galip Ensarıoğlu, Ahmet Türk ve Selahattin Demirtaş’ın iftar yemeğinde buluşmaları gerginliğin aşıldığın işaretiydi. Nitekim edindiğim bilgiye göre bir hafta önce referandumda evet açıklaması yapan STK başkanlarıyla BDP Eşbaşkanlarının buluşmuşlar.Yaşanan gerilimin aşılması konusunda hem fikir olmuşlar. Hatta çatışmaların sona ermesi ve eylemsizlik kararının uzatılmasını sağlama noktasında da hem fikir olmuşlar. Yani gerilim gecen Pazar son bulmuş. Sonraki gelişmeler de bu sohbetin yansımaları sağmak pek yanlış olmaz.
- Böylece hem ortaya çıkan çatlağı derinleştirmek isteyenlerin arzuları kursaklarında kalmış. Hem de bu tartışmayı sınıfsal ayrışma olarak görmenin aceleciliği görüldü.
- Diyarbakır’da ben bu yazıyı yazmaya çalıştığım saatlerde AKP’nin mitinginin son hazırlıkları yapılıyordu. Sabah meydan gittim hazırlıkları gözlemledim, etraftakilerle konuşmaya çalıştım. Aynı meydanda Pazar günü yapılacak BDP mitingine ise oldukça hummalı bir çalışma sürüyor.
- Diyarbakır’da gerilim ve beklenti öyle söylendiği gibi yüksek değil. AKP mitingine çevre illerden yoğun katılım var. Cuma namazından sonra insanlar öbek öbek meydana gelmeye başladı. AKP’liler yirmi bin kişi bekliyorlar. Başbakanın 12 Eylül’lün simgesi cezaevinin müze yapılacağı sözünü vermesini bekliyorlar. Referandumda son yerel seçimlerde aldıkları oyu ikiye katlamayı hedeflemişler.
- Başbakanın “Ankara’da ne söylediğimsem, Diyarbakır’da aynı konuşmayı yapacağım” sözleri bazı AKP’lilerin canını sıkmışa benziyor. Çünkü “burası Diyarbakır, bizim özel sorunumuz var, buna ilişkin bir şeyler söylemeli diyorlar”
- AKP mitingde 20 bin kişi olur mu? yazıyı yazdığım saatlerde bunu kestirmek için erkendi. Ama bulma ihtimali yüksek, bu ramazan ve sıcaklar dolayısıyla çok da önemli değil. Önemli olan, AKP için önemli olduğu söylenen Diyarbakır’da evet oyların, ya da referanduma katılım oranın %50 altında olması. Osman Baydemir’in yerel seçimlerde aldığı %63 oyun ciddi olarak eridiğini gösterecek olan referanduma katılımın %50’nin üzerine çıkması söyleniyor. Bu çok yanlış bir değerlendirme değil. Diyarbakır’da % 50 altına düşen katılım, BDP’nin başarısızlığı olacağı konuşuluyor.
- Baydemir’e oy vermiş kimi Kürt çevrelerinin evet demesi ve Kürt Siyasetinin boykot konusunda gecen hafta kadar beklentili bir politika izlemesi de BDP’nin boykot tutumunu Diyarbakır’da biraz zayıflatmış görülüyor.
- Son bir haftadır BDP’nin bunu gidermek için yoğun bir tempoda çalışması, AKP’lileri telaşlandırmış. Bunu miting başlamadan önce meydanda görmek mümkündü. Ama meydan dışında da konuştuğumuz evetçilerin tümü de, BDP’nin son bir haftadır işi toparladığını söylüyor.
- AKP’de, BDP de esas olarak bölgede referandumda Van, Siirt, Diyarbakır’da gelecek sonuçlara bakıyorlar. BDP için diğer illerde yerel seçimlerde aldığı oyun çok ciddi değişme ihtimali yok. Hatta, Şırnak, Ağrı gibi yerlerde boykotun daha fazla tutma ihtimali var.
- Bu üç il açısından ise yerel seçimlerde BDP adaylarına oy vermiş olan İslami çevrelerin kararı önemli görülüyor.Bu çevrelere daha karar vermemişler.
- Diyarbakır, AKP, BDP mitingine ve 12 Eylül’de yapılacak referanduma hazırlanmaktan daha çok 13 Eylül sonrasına hazırlanıyor. Her iki partide yığınağını buna göre yapmaya başlamış.
- AKP, referandumdan elde edeceği sonucunda etkisiyle bir yıl sonra yapılacak seçimlerde demokratik Kürt siyasetini tamamen etkisizleştirmenin hesabını yapıyor. BDP ise, AKP’nin tasfiye amaçlı politikalarına karşı göstereceği direniş gücünü de arkasına alarak demokratik alandaki siyasetini etkin kılmanın hesabını yapıyor.
- BDP boykot arzuladığı sonuç vermesi durumda 20 Eylül sonrasında eylemsizliğin devamını sağlama konusunda devlet, hükümet ve PKK üzerinde daha etkili olacağını düşünüyor. Bu nedenle hem Pazar günü yapılacak mitinge hem de referanduma yüksek tempoyla hazırlanıyor.
- 13 Eylül günü referandum sonuçlarına göre eylemsizliğin devamını sağlamak için demokratik Kürt siyaseti hazırlık yapıyor. Aysel Tuğluk’un 15 eylül’de adaya görüşmeye gitmesine paralel Kandil’le de birilerinin gidebileceği konuşuluyor.Sonuç alma ihtimali yüksek. BDP’nin yerel seçimlerde aldığı sonucu boykotta elde etmesi eylemsizliğin süresinin uzamasına (süresiz olmasına ) yol açabilir. Bu bekleniyor ve buna hazırlanılıyor.
- Boykotun istenen sonuç vermemesi, AKP’yi daha otoriter, her şeyi ben yaparım tutumuna iteceği ve demokratik Kürt siyasetinin, Kürt hareketi içinde etkisizleştireceği, bunun sonucu olarak da ve PKK’nin tasfiyeye karşı sertleşeceği konuşuluyor. Bu nedenle referandum, Kürtler için anayasa değişikliklerinin oylanması olmaktan çıkmış. Kürt Sorunu’nun geleceğinin oylanmasına dönüşmüş durumda.
4 Eylül 2010