“Kürt sorununun kök sorunlarına ilişkin mücadele, demokratik muhalefet güçlerinin omuzlarındadır. Bir diğer ifadeyle, sürecin barış ve demokrasi yoluna girmesi ve ilerlemesi için bir yıldır hukuksuz, kuralsız, tek taraflı ve yavaş ilerleyen PKK’nin silahsızlandırılması sürecinin hukuksal, siyasal ve toplumsal zeminini oluşturmak, elzem ve ivedi bir ihtiyaç olarak ortadadır.”

TBMM Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, bu yazı yayımlandıktan saatler sonra ilk döneminin son toplantısını yapacak. Günlerdir kamuoyunu meşgul eden, Komisyon üyelerinden bir heyetin İmralı’da PKK lideri Abdullah Öcalan’ı da dinleyip dinlemeyeceğine ilişkin öneri oylanacak.
Komisyon bugüne kadar 115 kurum temsilcisi veya uzmanı dinledi. Hiçbirinde oylamaya başvurulmadı. Meclis’te grubu bulunan partilerin ya da milletvekillerinin önerisiyle oluşturulan Komisyon, koordinasyon görevini üstlenen beş partinin Grup Başkanvekillerinin önerileri doğrultusunda çalıştı. Son sözü Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş söyledi ve nihai kararı o verdi.
Yaklaşık iki ay önce DEM Parti, Öcalan’ın da dinlenmesi önerisini gündeme taşımıştı. AK Parti ve CHP dışındaki üç partinin temsilcileri ise son bir ayda çeşitli vesilelerle aynı talebi dillendirdi. En son MHP lideri Devlet Bahçeli, Salı günkü Meclis grup toplantısında konuya ilişkin sert açıklamalar yaptı. Kimse gitmezse “Yanıma üç arkadaşımı alır, kendi imkânlarımla ben giderim; bir masa etrafında bir araya gelmekten çekinmem ve gocunmam” ifadelerini kullandı.
Bahçeli’nin açıklamasının ardından CHP ve AK Parti, Komisyon’da görev yapan milletvekilleriyle dün ayrı ayrı toplantılar yaparak partilerinin tutumunu belirledi.
Yeni sürecin fiilen başlamasının üzerinden bir yıl geçmiş olmasına, tarihsel fırsatların belirmiş olmasına ve beklenmedik gelişmeler yaşanmasına rağmen, Meclis Komisyonunun Öcalan’ı dinleyip dinlemeyeceğine ilişkin tartışmalar, Meclis’te yapılacak oylama ve bu konunun Türkiye’yi bu kadar uzun süre meşgul etmesi, bir yönüyle Kürt sorununun niteliğini gözler önüne sermektedir.
CHP ve AK Parti’nin nasıl karar verdiğini kesin biçimde ancak yazının yayımlandığı gün yapılacak oylamanın sonucuyla öğrenebileceğiz.
Komisyonun karar yeter sayısına ulaşamaması, yeni sürecin ve dolayısıyla ülkenin geleceği açısından ciddi tehlikeler barındırdığı için MHP lideri Bahçeli konuşmasının tonunu sertleştirdi; partisinin Meclis grup toplantılarında daha önce görülmeyen biçimde sözlerini grubunun onayına sundu.
Ortak olduğu iktidar partisinin lideri Recep Tayyip Erdoğan’ı uyarmak ihtiyacı hissetmiş olmalı. Süreçle ilgili daha önce yaptığı (Meclis’te konuşma çağrısı, “umut hakkı”, hasta tutuklular ve son olarak HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılması gibi) açıklamalarının karşılık bulmama ihtimalini de hesapladığı anlaşılıyor.
Ancak PKK’nin kendini feshetme kararı, silahların yakılması, silahlı PKK güçlerinin ülke dışına ve ZAP bölgesinden başka bir bölgeye çekilmesi gibi gelişmeler ile iktidarın bir yıldır sürece yaklaşımı, sürecin niteliğini ve muhtevasını daha da açığa çıkarmıştır.
Süreç, PKK’nin ve genel olarak Kürt silahlı güçlerinin silahsızlandırılması sürecidir. Bu sürecin demokratik muhtevası oldukça soluktur; belirgin olmaktan uzaktır. İktidar ve ortağı, sürece silahlı bir gücün yenilgisi sonrası silahlardan arındırılması perspektifiyle yaklaşmaktadır.
Silahsızlanma Sürecinin Demokratik İçeriği ve Yapısal Sınırlar
İktidar, PKK’nin silah bırakma ve silahlı mücadeleye son verme sürecinin demokratik bir mecraya kaymasını engelleyecek yol ve yöntemleri tercih etmektedir. PKK’nin silah bırakmasının demokratik dönüşümüne ve entegrasyonuna hizmet edecek bir yaklaşım, bu bir yıllık dönemde görülmedi. İktidar silahlı siyasal gücün alt etme veya bastırma algısı yaratma amaçlı önemlerle tarihsel fırsatı ıskalayacak gibi.
PKK liderinin mevcut siyasal güç ilişkilerini ve bölgesel konjonktürü de dikkate alarak esas olarak PKK’nin Türkiye için bir tehdit olmaktan çıkmasını öncelediği; son bir yılda kamuoyuna yansıyan açıklamalardan anlaşılmaktadır.
Bu nedenle olsa gerek, geçmiş çözüm süreçlerinden farklı olarak bu dönemde yeni sürecin ülkenin içinde bulunduğu siyasal krizle doğrudan bir bağ kurulmuyor. Öcalan, kendi önceliği olarak silahların bırakılmasına odaklanmış görünmektedir.
Bu sürece pozitif katkı sunma olanaklarını sınırlamakta; birçok sivil toplum aktörünü ve uzmanı işlevsizleştirmektedir. Süreç toplum odaklı değil, devlet odaklı; Türk etnik kimliğinin ve Cumhuriyet’in kurucu ideolojisinin yeniden ihyası ekseninde yürütülmektedir.
Tam da bu noktada, çoğu zaman anlaşılmayan veya anlaşılmak istenmeyen husus ortaya çıkmaktadır. Öcalan’ın 27 Şubat 2025 tarihli “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” başlıklı açıklamasında silahlara çağrı yapmasının yanı sıra iktidara, siyasete ve topluma yönelttiği çağrı niteliğinin göz ardı edilmesi, sürecin bütünlüklü anlaşılmasını engellemektedir. Dünya ve Türkiye’deki çözüm girişimleriyle yapılan karşılaştırmaların çoğu bu bağlamı ıskalamaktadır.
Bu durum, demokratik sol ve sosyal demokrat muhalefet saflarında haklı olarak ciddi soru işaretlerine ve temkinli beklentilere yol açmaktadır.
Böylesi bir ortamda günlük gelişmelerin seyrine göre barışın rotasını belirlemek oldukça zordur. Silah bırakma ya da silahların susması süreci, iki taraf arasında bizim bilmediğimiz bir rotada yavaşta olsa ilerlemektedir. Kürt sorununun ürettiği silahlı çatışmanın ve silahın devre dışı kalmasının tarihi bir fırsat olduğu kuşkusuzdur. Ancak iktidar, bu fırsatı değerlendirmekten çok uzak; süreci kendi iktidarı için araçsallaştırmanın peşinde görünmektedir.
Kürt sorununun kök sorunlarına ilişkin mücadele, demokratik muhalefet güçlerinin omuzlarındadır. Bir diğer ifadeyle, sürecin barış ve demokrasi yoluna girmesi ve ilerlemesi için bir yıldır hukuksuz, kuralsız, tek taraflı ve yavaş ilerleyen PKK’nin silahsızlandırılması sürecinin hukuksal, siyasal ve toplumsal zeminini oluşturmak, elzem ve ivedi bir ihtiyaç olarak ortadadır.
Bu koşullarda Meclisin Abdullah Öcalan’ı siyasi muhataplığının meşruiyetini güçlendirmesinin barış ve demokratik topluma ulaşmanın hukuksal, politik zemine dönüşmesinin önünü açıp açmayacağı hayati bir konudur.
Not. Bu yazı 21 Kasım 2025’de https://www.yeniarayis.com/yazi/pkk-silahsizlanmasi-surecinde-baris-ve-demokratik-toplum-mucadelesi-12118 yayınlandı.