Türkiye Cumhur İttifakı’ndan da  Altılı Masa’dan da Büyük 

   “Çalışmaların hızla sonuçlandırma iradesi sergilendi. Gecikmeli de olsa bu çok önemli. Bunları muhalefetin önemli bir kesimi yeterli bulmuyor. Altılı Masa’nın çalışma planı ve tarzı gösteriyor ki, altı parti dışındaki muhalefet çevrelerinin itirazları ve kaygıları Masa tarafından pek dikkate alınmıyor.”

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun bir yıl önceki girişimiyle bir yıldır birlikte çalışma yürüten CHP,  DEVA Partisi, DP, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi (Altılı Masa) liderleri ikinci tur toplantılarının ilkini 2 Ekim 2022 Pazar günü gerçekleştirdiler.

CHP Genel Merkezinde yedi saat süren toplantının açıklanan sonuç bildirisinde, kamuoyunun merakla beklediği adayın belirlenmesi konusunda yeni bir gelişme yok. Daha önceki açıklamalarında, cumhurbaşkanı adayının, seçim takviminin resmileşmesinden sonra belirleneceği açıklanmıştı. Altılı Masa’nın yeni açıklamasında bu kararla ilgili bir değişiklik yapılmadı.

Bu toplantıda; Genişletilmiş Parlamenter Sisteme geçiş programı çalışmasının hızlandırılması, en kısa sürede kamuoyuna açıklanması, 9 yeni komisyon kurulması ve liderler toplantısı periyodunun aylık olmaktan çıkarılması kararlaştırıldı.

Çalışmaların hızla sonuçlandırma iradesi sergilendi. Gecikmeli de olsa bu çok önemli.   Bunları muhalefetin önemli bir kesimi yeterli bulmuyor.

Altılı Masa’nın çalışma planı ve tarzı gösteriyor ki, altı parti dışındaki muhalefet çevrelerinin itirazları ve kaygıları Masa tarafından pek dikkate alınmıyor.

Bu kararlar geniş muhalefet saflarında; altı partinin ilk dönemde yarattığı heyecanı, umudu, beklentiyi bir ölçüde bile olsa karşılamış gibi görünmüyor. Aksine ağırdan almanın, zamana yaymanın yarattığı belirsizlik, muhalefet saflarında karamsarlık rüzgârı estiriyor.

Daha da kötüsü Altılı Masa’ya “biz bize yeteriz” yaklaşımının hâkim olduğu anlaşılıyor. “Birlikte kazanacağız” sözünün, geniş muhalefeti kapsayan bir tarz ve yöntemle kullanılmadığına dair ciddi emareler söz konusu.

Bunlardan biri; Altılı Masa’da yer alan parti liderlerinden bazılarının gazetecilerin veya akademisyenlerin beğenmedikleri, hoşlanmadıkları veya doğru bulmadıkları siyasi yorumlarına, analizlerine zaman zaman parmak sallamaları, eleştiri üslubunun ötesinde tavır göstermeleridir.

Çeşitli konulardaki tartışmalarda, farklı görüş ve tezler ileri süren veya eleştiri dozunu artıranları iktidarla ilişkilendirme tutumunu da bu kapsamda değerlendirmek mümkün. Bu tutumlar, seçim kazanıldığında “tek adam yönetimine” benzeme potansiyeline ve tehlikesine işaret ediyor.

2023 seçimlerinin 2019 gibi olması zor

Bu gibi, şeffaflıktan uzak, katılımcı ve kucaklayıcı olmayan, kapalı devre yaklaşım ve davranışlar, 2023 seçimlerinde, 2019 yerel seçimlerinde olduğu gibi sandıkta seçmen ittifakının gerçekleşmesi beklentisi gerçekçi ve doğru değil. Kaldı ki, 2019 seçimlerindeki ittifak biçimi demokratik siyasetinin ruhuna aykırı, hesap vericiliği,  seçmen denetimini dışlayan gizli ittifaktı.

2019 yerel seçimleriyle 2023 seçimleri, siyasal nitelikleri ve kapsamları bakımında çok farklı iki seçim. Yerel seçimlerde seçmenin davranış kriterleriyle 2023 seçimlerindeki davranış kriterleri birbirinden oldukça farklı olacak. Bu farklılık siyasi partilerin tutum alışlarında kendini gösteriyor. 

2019 yerel seçim tecrübesinden hareketle, benzer şekilde 2023 seçimlerinde de sandıkta seçmen ittifakının gerçekleşebileceği ihtimali ile seçim strateji belirlemek, sadece altı partiyi başarısızlığa mahkûm etmek olmayacak, bütün bir ülkenin geleceğini de riske atmak olacaktır.

Kaldı ki, 2019 seçimlerinden sonra, sandıkta ittifak yapan seçmenlerin partileri kendi aralarında güven geliştirici bir süreç yaşamadı. Belediyelerde karşılıklı açık, gizli çok çeşitli memnuniyetsizlik ve şikâyetler söz konusu.

2019 seçimlerinin başarısında belirleyici olan Kürt seçmenin ezici çoğunluğunun partisi HDP, 2023 seçimlerinde 2019 seçimlerindeki gibi bir ilişkiyi ve konumlanışı kabul etmeyeceğini bir yıl önce açıkladı ve her fırsatta tekrarlıyor. Bu durumun değişmesini, adayın kimliği, Kürt sorunundaki tavrı belirleyecektir. Süreç uzadıkça bu alandaki sorunun çözümü daha da zorlaşacaktır. HDP’nin açık veya gizli rızasını almadan Kürt seçmenin oyunu alma siyasetinin başarısı ise en fazla geçici olabilir.

Bir başka husus, İYİ Parti lideri Meral Akşener ve parti yetkililerinin, Altılı Masa dışındaki toplumsal muhalefet dinamiklerini ve siyasal kesimleri her fırsatta ötekileştirmeleridir. Bu yaklaşım, bu kesimlerin siyasi kapasitelerinin önemsenmemesi olduğu gibi, aynı zamanda 2023 seçimleri sonrası Türkiye’sinde de bu kesimlere kendi özgünlükleriyle yer açmak istenmediğinin belirtisi ve gereği olarak görünüyor. Bugünün Türkiye’sinde; Altılı Masa her şey, gerisi teferruat demek, konuya böyle yaklaşmak uçuruma yürümek demektir.

İYİ Parti liderinin, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Helalleşme Açılımı kapsamındaki çalışmalarına karşı fazlaca mesafeli duruşu tam da zihniyetinin bir yansıması. Erken güç zehirlenmesi de denebilir. Partisinin tıkandığının bir yıldır kendini tekrarladığının farkında değil. Bu yönüyle değişim çabası gösteren Kılıçdaroğlu’nu frenliyor, etkisizleştirmek istiyor.

Akşener sürecin esas belirleyici siyasal aktörü edasıyla, var olma çabasını muhaliflerin gözlerine fazla batırdığı için ciddi sorun olmaya devam ediyor. Bu nedenle Cumhurbaşkanının kimliği, kişiliği, siyasi tecrübesi ve siyasal ufku en az Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem veya Geçiş Süreci Yol Haritası kadar önem arz eden bir konudur.

Doğru tespitler, doğru önermeler, mükemmel yol haritaları son tahlilde insanların marifetiyle hayata geçecektir. Anayasanın, yasaların, yönetmeliklerin yöneticiler eliyle ne hale geldiği ortadayken, altı partinin imzası veya taahhüttü geniş muhalefet için tek başına yeterli olmayacaktır.

Cumhur İttifakı, Türkiye’nin MHP’den ve AK Parti’den büyük olduğu gerçeğine sırtını dönerek, rejim krizine ve ekonomik buhrana yol açtı. Benzer bir yaklaşımla Altılı Masa liderleri de muhalefeti kendilerinden menkul gören bir yaklaşımla veya İYİ Parti’de cisimleşen yaklaşımlara boyun bükerek rejimin krizini ve ekonomik buhranı aşamaz.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmak sadece bir ilk adım olacak. Esas siyasal krizin kalıcı çözümü, sonrasında gösterilecek basiret ve demokratik siyasetle gerçekleşebilecek. Ezberini bozmaya cesaret etmeden, böyle bir niyete sahip olmadan ileriye doğru yol alınamaz.