6’lı Masanın mayınlı tarlası ve pişmiş aşa su katmak

Memleketin siyasi gidişatıyla yakından alakalı herkesin cevabını duymak istediği soruların ilk ikisi, 6’lı masanın cumhurbaşkanı adayı kim olacak ve HDP/ Kürt seçmeni cumhurbaşkanı seçimlerinde ne yapacak.  Muhalefetin cumhurbaşkanı adayının kazanmasının sırrı bu soruların yanıtlarında gizlidir.

Temmuz ayı başında 6’lı masanın 5. toplantısı İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in ev sahipliğinde gerçekleşecek. Meral Akşener, toplantı hazırlığı için kendinden önceki liderlerin yaptığı gibi gelenekselleşen liderler turuna dün başladı.

Altı parti, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem çalışmalarına ilişkin ortaklaştıkları metinleri kamuoyu ile paylaştılar. Bunlar, Recep Tayyip Erdoğan karşısında seçilecek cumhurbaşkanının yol haritası mahiyetindeki temel metinler. Bu metinleri altı partinin kurmayları, dar katılımlı bir çalışmayla hazırladı ve 6 partinin lideri kesinleştirdi.

Bu metinler için uzman ve akademisyenlerin desteğine, sivil toplumun katkısına ihtiyaç duyulmuş değil. Bu çalışmalarda, 6’lı masada yer alan partilerde katılımcı siyasetin emareleri görülmedi.

Son yılların en kitlesel ve etkin muhalefet hareketi oluşturan kadın hareketi, en anlamlı çevre, iklim hareketleri ve alevi, Kürt kesimler 6’lı masanın arayışlarında kendilerine yer bulamadılar.

Kamuoyuna açıklanan temel metinlerde bazı sorunlara ilişkin önemli açılımlar, Türkiye azda olsa nefes aldıracak çözüm önerileri olduğu bir gerçek. Ancak birçok konuda önemli belirsizlikler var. Bunlar,  mevcut rejimin politik karakteristiği olan Türk-İslam politik hattın sürdürülmek istendiğine dair güçlü belirtiler.  Masada yer alan partilerini birçoğunun politik bagajının Türk-İslam çizgisinde olması ciddi sorun teşkil ediyor. Temel metinlerde az da olsa bunun emarelerine rastlamak mümkün.

Bu politik tercihleri tartışmadan, kimin cumhurbaşkanı adayı olacağı konusunu öncelemek, denklemi tersten kurmak veya arabayı atın önüne sürmek sözüne denk düşen bir yaklaşımdır.

Muhalefetin cumhurbaşkanı adayının bir an önce açıklanması, iktidar blokunun seçim tartışmalarını/ oyununu isim üzerinden kurmasına hizmet eder. Birbirinden çok farklı tercihleri ve öncelikleri olan muhalefet cephesinin aday üzerinden baskı altına alınması, başta Kürt seçmeni olmak üzere farklı kesimlerden seçmenleri maniple etmeyi kolaylaştırabilir.

Benzer biçimde cumhur ittifakı partilerinin seçmenlerini konsolide edecek taktiksel bir hata olacaktır. Parçalı muhalefet cephesinin, önündeki mayınları temizleme önceliği yerine aday belirlemesini tercih etmesi, bu aşamada muhalefetin bir tür intiharı olabilir.

En büyük mayınlı tarla Cumhurbaşkanı seçimlerinin sonuçlarını belirlemede etkili bir pozisyona sahip olan HDP ve Kürt seçmeniyle 6’lı masanın soğuk ve uzaktan kur yapma biçimindeki ilişkisi.  

Bugüne kadar 6’lı masanın ortaklaştığı temel belgelerle, HDP’nin 28 Eylül 2021 tarihinde yayınladığı “Adalete Çağrı, Demokrasiye Çağrı, Barışa Çağrı”  başlıklı deklarasyon birbirlerine hayli uzak metinler. HDP bu metnini cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidişin yol haritası olarak kamuoyuna sunmuştu.

HDP, bu çerçevede milletvekili seçimlerini de kapsayan uzun vadeli sol, sosyalist partilerle demokrasi ittifakını kurdu ve seçimlere ortaklaşa girmeyi planlıyor. Ama cumhurbaşkanı seçimlerinde 6’lı masanın veya adayın bir biçimde kendileriyle diyalog/ ortaklık kurmasını istiyor.

Ancak burada bir dizi sorun beliriyor. Recep Tayyip Erdoğan’a karşı yarışacak cumhurbaşkanı adayının temel belgelerinin oluşturulması sürecine HDP dâhil edilmiş değil. Belirlenecek adayı bağlayan temel belgelerin etrafında oluşturulacak bir işbirliğinin, verilecek desteğin veya ortaklığın ne derece sandığa yansıyacağını kestirmek oldukça zor.

Her şeyden önce HDP, başarılması zor 6 parti tarafından pişirilmiş aşa soğuk su ilave etme konumuna düşmüş olacak. HDP’nin işi zorlaşıp, karmaşıklaştığında muhalefet adayının seçim kazanması riski de çoğalacaktır.

Bugün 6’lı masayla HDP arasındaki ilişkinin siyasi izahı açıkça yapılamıyor. Her iki taraf seçmenini ikna edebilmiş ve izah edebilmiş değil. Ortada ciddi bir muamma var. Süreç nasıl gelişecek, belli olmadığı gibi kestirmek de zor. Bugünkü ilişki biçimiyle girilen seçim sürecinde muhalefet partilerinin salt kendi seçmenlerini gözetmeleri ve iktidarın korkutmalarıyla hareket etmesi, bu doğrultuda sergiledikleri politik tutumla HDP ve Kürt seçmenin oyunun muhalefet adayına kanalize olması büyük bir risk barındırıyor. Bu riski göğüslemek her iki taraf için de kolay olmayacak.

Muhalefetin ilk turda iki adayla cumhurbaşkanı seçimlerine girmesi, riski çok daha büyütecektir. İkinci turu da zora sokacağını öngörerek hareket etmek gerekir. Bu noktada sorumluluk her iki tarafa da düşmektedir. HDP’yi köşeye sıkıştırma taktiği muhalefete kazandırmaz. HDP’nin seçimlerde kilit parti olması ise HDP’ye çok fazla siyasal serbestlik sağlamaya yetmez.

Türkiye’nin üçüncü, Kürt seçmenin birinci partisi HDP, muhalefet masasında olmamayı kolayca sineye çekmiş görünüyor. Hâlbuki iş burada bitmiyor

Bugün Kürt meselesini konuşmaktan ve HDP ile birlikte ortak fotoğraf karesine girmekten kaçınan parti liderleri, seçimler yaklaştığında, Kürt meselesi gündemde daha fazla yer almaya, etkili ve belirleyici olmaya başladığında, düne göre çok daha fazla sıkışacaklar. İktidar partisinin HDP’yi terörize etme ve Kürt seçmeni maniple etme girişimleri karşısında zorlanacaklar.

Demokratik Kürt siyasetini yürütenlere, Kürt duyarlığı ekseninde gazetecilik yapanlara, sivil toplum çalışması yürütenlere karşı iktidarın uyguladığı zulme, baskıya göz yuman muhalefet partilerinin adayının Kürtlerin oylarını alabilmesi veya HDP’nin bunu da sineye çekmesi ne derece mümkün olacak? Bu büyük bir risk değil mi?

Adaletten, demokrasiden, hukuktan söz edildiği yerde HDP’li Kürt siyasetçilerin, Kürt gazetecilerin günlerce gözaltına tutulmalarını, tutuklanmalarını görmezden, duymazdan gelmenin seçim başarısının önündeki mayınlı tarla olduğu gerçeği, daha fazla gecikmeden görülmelidir.

İktidarın Kürt seçmeni muhalefetin adayından uzaklaştırma siyasetine hizmet eden yaklaşımlar yerine, Kürt gerçekliğinden korkmayan açılımlarla, Kürtlerin, Kürt oldukları için maruz kaldıkları hukuksuzluğa, keyfiliğe ve zorbalığa karşı tutum geliştirilmelidir. Bu cesareti göstermemek bir anlamda iktidar değişse bile çok bir şeyin değişmeyeceğinin işaretidir.