İYİ Parti Kavşakta

İYİ Parti kavşakta
Türkiye siyaseti, 2018 yılından itibaren Cumhur ve Millet ittifakı çerçevesinde şekilleniyor. AK Parti ve MHP, “beka sorunu, millilik ve yerlilik” ekseninde çoklu politik stratejiyle Cumhur İttifakı’nı oluşturdu. Bu, stratejik bir “ittifak. Buna karşı CHP ve İYİ Parti, Millet İttifakı’nı oluşturdu. Hedefleri, “tek adam rejimi” diye tanımladıkları Recep Tayyip Erdoğan’ın engellemek. HDP, Sadet Partisi ve Demokrat Parti bu ittifakta dolaylı olarak yer alıyorlar.

Farklı programatik zeminlere ve farklı toplumsal duyarlıklara sahip beş benzemez partinin gevşek ilişki biçimiyle yürütülen bu ittifak, taktiksel bir ittifak. Muhalefet, bir tür “imkânsızı” başarma görevi üstlendi. Doğal olarak sancılı bir süreç oldu. Cumhur İttifakı ise daha uyumlu.

Millet İttifakı içinde durumu en fazla sallantıda olan, İYİ Parti. İYİ Parti’nin varoluş amacını anlamlandırmada yaşadığı gerilim; iç sorunlara, belirsizliklere, ittifak partileriyle ilişkilerine ve parti söylemlerine yansımakta ve soruna dönüşmekte.

Üç yıl önce milliyetçi merkez sağ parti olma iddiasıyla yola çıkıldı. Ama şehirli orta sınıf Türk milliyetçisi parti olmanın ötesine geçemedi. 31 Mart seçimleri sonrasında, Türk milliyetçisi kaygıları daha da belirginleşti ve  sarsıldı.

2018’de Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde arzulanan sonuca ulaşılamaması, 31 Mart yerel seçimlerinde de Balıkesir, Manisa, Denizli gibi iddialı oldukları belediyelerin hiç birinin kazanılamaması, seçimlerde ciddi bir varlık gösterilememesi, partide sorun yarattı.

Başarısızlık iki şeye bağlandı. Biri CHP’nin peşine takılan bir parti görüntüsü verilmesi, ikincisi HDP’ye karşı net tavır alınmaması. Bu gerekçelerle partiden istifa edenler dahi oldu.

Seçimlerden sonra CHP ile arasına mesafe koyma ve ilişkileri farklılaştırma arayışı yoğunlaştı. Saadet Partisi, İyi Parti ve yeni kurulacak partilerle üçüncü bir ittifak konuşulmaya başlandı. Meral Akşener’in söyleminde ciddi değişiklikler gözlendi.

Temmuz 2019’da eski Alperen Ocakları ve Büyük Birlik Partisinden gelen Yavuz Ağıralioğlu’nun İYİ Parti sözcülüğüne getirilmesi, bu arayışların ve netleşmenin bir sonucu olarak yapıldı.

Parti sözcüsü sıfatıyla Ağıralioğlu’nun ilk açıklamasında üç nokta öne çıktı. 1– Millet İttifakı’na Katolik nikâhı ile bağlı değiliz. 2- Millet İttifakı’nın bu seçimde yakaladığı başarı ve siyasi mevzi, iyi tahlil edilmelidir. 3- HDP’ye kredi açılmasını doğru bulmuyoruz. İktidarın 17 yıldır tatmadığı seçim başarısızlığının mimarı biziz.

İYİ Parti, 31 Mart yerel seçimlerin Türk milliyetçiliği siyasal kimliğini daha fazla öne çıkardı. İktidar blokunun, muhalefetin sınırlarını belirleme politikasının sonucu olarak, HDP’nin kazanma ihtimalinin yüksek olduğu Iğdır, Ahlat gibi yerlerde aday çıkarmadı, AKP adaylarını destekledi. HDP’yi ittifak içinde istemedi.

Parti yetkililerinin çok sık, iktidarın açıklamalarına benzer açıklamalar yapması, doğal olarak İYİ Parti Cumhur İttifakı’na mı yakınlaşıyor sorusunu doğurdu, tartışma yarattı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, bir TV kanalında “HDP’yi PKK’nın uzantısı” olarak gördüğüne ilişkin açıklaması ve HDP’siz memleket masası önermesi bu tartışmaları alevlendirdi. Seçim tartışmaları yeni bir boyut kazandı. HDP’ye yönelik sözlerine, HDP’den sert yanıtlar geldi.

Meral Akşener’in “Memleket Masası” önerisine aynı gün ilk cevap MHP lideri Devlet Bahçeli’den geldi. Bahçeli, sosyal medya hesabından, “masa masaldır, maval okumaktır” sözleriyle öneriyi reddetti.

AK Parti sözcüsü Ömer Çelik ise gazetecilerin sorusu üzerine, “gündeme almamızı gerektiren bir durum yok” yanıtı verdi ve ortağı CHP’nin tutumuna ilişkin hatırlatmalarda bulundu. Geçen hafta Cumhurbaşkanı Gelibolu’da yapılan “1915 Çanakkale Köprüsü” töreninde yaptığı konuşmada, HDP ve CHP’ye ağır suçlamalarda bulunurken, İYİ Parti’yi ve Akşener’i ağzına almadı.

Cumhurbaşkanı’nın bu davranışı, ittifaka katmak için uzun süre Sadet Partisi Başkanı Temel Karamollaoğlu’na karşı izlediği sessizlik taktiğini akıllara getirdi. Böyle olup olmadığı kısa sürede ortaya çıkacak. Şaşırmamak lazım, çünkü İYİ Parti Cumhur İttifakı’nın yolunda ilerlemeye devam ediyor.

Son olarak HDP’li 3 belediyeye kayyım atanması konusunda parti sözcüsü Yavuz Ağıralioğlu’nun yaptığı “Devletimize parmak sallayan herkesin parmağını kırarız, kaldırılan başı alırız. İsyan eden herkese müdahale ederiz. Terörle mücadelede yakalanan ritmi beğeniyoruz. Güvenli bir ülkede yaşıyorsunuz” açıklaması, bir muhalefet partisi sözcüsünün açıklaması olamaz. İktidar bloku da aynen bu tarzda konuşuyor. Daha önce de kayyımlarla ilgili, buna paralel, demokrasiyle, hukukla ilgisi olmayan açıklamalar yaptı İYİ Parti.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in üç gün önce Yeniçağ Gazetesi’ndeki mülakatında söylediği, “bizim kırmızı çizgimiz Cumhurbaşkanlığı Sistemidir” sözleri, Cumhur İttifakı için bir yol aradığına işaret ediyor. Mesela partili Cumhurbaşkanı modelinden vaz geçmek neden olmasın.

Ancak Cumhur İttifakı’nda, İYİ Parti’deki telaş ve heyecan yok. İYİ Parti’nin Cumhur İttifakı’ndaki geleceği pek parlak değil. Parti böyle bir adım atarsa, şehirli orta sınıf seçmeninin bir kısmı artık seçeneksiz değil. DEVA ve Gelecek Partisi var. Beş milyona yakın oyunu Cumhur İttifakı’na götürmekte fazlasıyla zorlanacak. Kendi kendini tasfiye edebilir.

HDP ile yan yana görünme korkusu ve beka sorununda duyarlılık sevdası İYİ Parti’yi seçimler yaklaştıkça daha fazla sıkıştıracak. Bir an önce netleşmek ve tercihini yapmak zorunda kalacak. Türk milliyetçiliğinden kaynaklanan kırmızı çizgisiyle, istese de istemese de Devlet Bahçeli ile barışacak. Kırmızı çizgilerini değiştirmeden muhalefet cephesinde hiçbir anlamlı yer edinemez.

Devlet Bahçeli’nin “siyasi partiler, seçim sistemi ve Meclis iç tüzüğünün değiştirilmesi, dokunulmazlıkların yeniden düzenlenmesi ve siyasi etik yasası” önerileri, mevcut bloklaşmayı sürdürmek ve bu çerçevede Cumhur İttifakının geleceğini güvenceye almak için yapılıyor.

Bu gidişle önümüzdeki seçimler, İYİ Parti için kritik bir seçim olabilir. Türk milliyetçisi bagajıyla, Türk siyasetindeki çoğulculaşmayı hesaba katmadan ve iktidar blokunun Kürt karşıtı söylemini kopyalayarak kendi sınırına ve yol ayrımına doğru ilerliyor.