Sosyalist İşçi

Sosyalist İşçi Gazete (sayın: 646 10 Ekim 2019
Suriye’ye Müdahale ve barışın gücü
ABD Başkanı Donald Trump, iki gündür Suriye konusunda yaptığı açıklamalarla şaşırtmaya devam ediyor.

ABD Başkanı Donald Trump ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın telefon görüşmesiyle beliren ve dünkü açıklamalarla netleşen Suriye’nin yeni döneminde olası gelişmelere ve özellikle de Türkiye’deki yansıma ve sonuçlarına odaklanmakta yarar var.

Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesi sürecinde, 29-30 Ekim 2019 tarihlerinde Cenevre’de Anayasa Yazım Komitesi ilk toplantısını yapacak. Aynı tarihlerde Türkiye-Rusya-Fransa-Almanya zirvesi olacak. Kasım’ın ilk yarısında Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trump ile ABD’de görüşülecek.

Bu süreçte, Suriye’de önümüzdeki dönem yaşanacak gelişmelerin seyri ortaya çıkmış olacak. Bugün belirsiz gibi görünen birçok nokta ve konu netleşmiş, yeni dönemin çatışma ve gerilim alanları daha fazla açığa çıkmış olacak.

AK Parti Genel Başkan Vekili Numan Kurtulmuş, dün (pazartesi) akşam Haber Türk televizyonunda katıldığı bir programda konunun adın: “Nihayetinde savaşa giriyoruz. Buradan terör örgütlerinin temizleneceği, sınırları belli olsa da bir savaşla karşı karşıyayız ve Allah’ın izniyle inşallah bu savaşı biz kazanacağız” diye adını koydu.

Savaş ölüm demek, öldürme demek; Yaşam hakkının ihlali demek.

Savaşla, askeri ve siyasi müdahaleyle g “Güvenli Bölge” oluşturmak demek, başkalarının egemenlik haklarına müdahale etmektir.

Savaşa girişenler her zaman toplumu milliyetçilikle, nefret söylemiyle zehirlemişlerdir. Şovenizme körüklemişlerdir.

Tarih boyunca başkalarının egemenlik haklarının ihlali, toplumlar ve ülkeler arasında sürgit düşmanlıkları körüklemiştir. Suriye’deki “güvenli bölge” Sedat Ergin bugünkü yazısında belirtiği gibi “Suriye’de yeni bir statüko belirlenecek. Bu, Fırat’ın doğusunda sınır ötesi alanda ilk kez askeri varlığını tesis ettiği TSK’nın da denklemde yer aldığı bir statüko olacak” (08.09.2019 Hürriyet) sonucu doğuracak bir politikadır.

Bölgesel ve uluslararası güçlerin “güvenli bölge” konusuna temkinli yaklaşmalarının veya karşı olmalarının esas nedeninin biri bu konu oluşturuyor. Türk askerinin kontrol ettiği bölgelerden çıkmayabileceğine ilişkin kaygı, güvensizlik.

Ankara’nın oluşturmayı planladığı güvenli bölgede 200 bin konut, her biri 5 bin nüfuslu 140 köy , 30 bin nüfuslu 10 ilçe oluşturacağını, ütüne de Gaziantep üniversitesine bağlı 3 yüksek okul kuracağını tek başına ilan etmesi Sedat Engin sözünü ettiği “denklemin” alt yapısı olsa gerek.

Türkiye’nin yeni statüko içinde yer alma planı, Türkiye’nin çatışma alanlarını çeşitlendirmek, gerilimleri derinleştirmek anlamına gelecektir.

Türkiye’nin, Suriye’de Kürt karşıtlığı ile kurduğu oyun, kendine kaybettirecek bir hal alacaktır. Sınır boylarında sıcak çatışma yaşanmasıyla, Suriye savaşının 9 yıllık kirini temizlemek ve IŞİD sorunu Türkiye’te ihale edilmiş olacak.

Türk, Arap, Kürt çatışmasını, gerilimini derinleştirecek, güvenlikçi, askeri politikalar yerine sorunun muhataplarıyla müzakere ve diyalogla çözümü için her yerde, herkes için barış açısı savunulmalı.

Cumhurbaşkanı yeni Suriye tezkeresini Meclis’e sundu. Bu hafta içinde görüşülecek. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu “Suriye’deki askerlerimizin burnunun kanamaması için içimiz kan ağlayarak evet oyu vereceğiz” açıklamasında bulundu.

Bu tür tutarsız, gerçekle hiçbir ilgisi olmayan politikalarla ancak savaş politikalarının koltuk değneği oluna bilinir. Tezkere evet oyu verildiği için askerler Suriye gidecek, ölme veya öldürme tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklar.

Seçimlerde, seçimlere Kürt seçmeni hatırlayanlar CHP, oyunun Kürtlere kaybettirilme üzerine kurulduğunu çok iyi bildiği gerçeğini çarpıtarak iktidarın işini kolaylaştırıyor her zamanki gibi.

Bu oyunu bozacak olan barışın gücüdür. Her yerde, her zaman, herkes için barış açısını savunan güçlü bir barış hareketine bu gün daha fazla ihtiyacımız var.
Sosyalist İşçi Gazetesi sayı: 646 tarih: 10 Ekim 2019