2019 Yaz Yuvarlak Masa

HAKAN TAHMAZ: HDP, riskli bir seçim politikası izledi. Bu politikanın sonuçlarının için ciddi değerlendirme ihtiyacı var. 2018 seçimlerinde HDP ye oy verip bu seçimlerde şu veya bu nedenle HDP’nin çağrısına riayet etmeyen seçmenlerin tutumunu analiz etmek gerek. 4 yıl sonra yapılacak seçimlerin stratejini buna göre belirlemek gerekiyor. Sandığa gitmeyen ciddi seçmen kitlesi var. Neden sandığa gitmediler sorusu kritik. Sadece baskıyla açıklamak eksik, yanlış olur. Diyarbakır’da HDP oyları doksan bin düşmüş, kaybedilen belediyeler var; Batıda seçilen belediye meclis üyesi sayısı oldukça az; Bir çok yerde çetrefilli ilişki ve sorunlar yaşandı. Başarılıyız açıklaması tam yerine oturmuyor.
Türkiye’nin, demokratik siyaseti güçlendirmek, demokratikleşmek, hukuk gibi bir dizi büyük problemi var. Bu noktada Kürt siyasetine kritik rol düşüyor. HDP, demokratik siyaset dışına itilmeye, etkisizleştirmeye çalışılıyor. Bunu kolaylaştıran her adım, her yaklaşım ve siyaset Türkiye siyaseti için bir kayıptır.
HDP’nin izlediği seçim siyaseti sorunludur. Türk solu, sosyalistleri Kürt siyasetini rahatlatacak konumda değiller. Ama kimliksiz ittifaklara boyun eğmesi için siyasal basınç yapmaktan geri durmuyorlar.
Batıda, örtük ittifakı yanlış buluyorum. Demokratik siyaset, denetlenebilir ve şeffaf bir ilişki üzerinden gelişmelidir. Batıdaki ittifak siyasetinde bu yoktu. Şeffaf olmayan hiçbir siyasal işbirliği, ittifak veya ilişki denetlenebilir değildir. Seçimlerde bunu yapmaktan imtina eden siyasetçi demokrasi inşa edemez.
Buradaki günahın büyüğü CHP’nindir. Siyasal etikten yoksun, bir siyaset izlemiştir. HDP ile ilişkisini gizleme çabası, iktidar bloğunun HDP’yi “terörle” ilişkilendirme çabasına arka çıkmaya kadar vardırılmıştır. Bunu seçmen veya iktidar partisi korkusu ile yapmadı. Zihniyeti çok farklı değil. Bu konjonktürde denemiş bir siyaset, başarılı bulunabilir ama sürdürülebilir değildir. Kürt, duyarlığı açısından bir İkincisi olur mu, olursa başarılı olabilir mi kuşkulu.
Biz terör uzantıları ile yan yana gelmeyiz diyen bir genel başkanla ve zihniyetle demokrasi inşa edilemez. Ortada bir demokrasi bloğu yok. Kendimizi avutmayalım, yeni bir hayal kırıklı yaşanmasın. Yeni Türk milliyetçileriyle demokrasi bloğu olmaz. İyi Parti şehirli Türk milliyetçilerin partisidir. Bazen şehirlilerin, kasabalılardan daha tehlikeli oldukları unutuluyor. Bu bakımdan sosyalistler de eksen kayması var. Evet AK Parti’nin, Tayyip Erdoğan’ın durdurulması gerekiyor. Ama bunu demokrasi bloğu olarak tanımlamak yanlıştır, sorunludur.
Bugün Devlet Bahçeli Türkiye siyasetinin belirleyici unsuru. İyi Parti bir çok konuda MHP ile Türk milliyetçiliğini yarıştırıyor. Türk milliyetçiliği ihya etme siyaset, izliyor. Suriye veya İmralı ile görüşme gündeme geldiğinde ne yaptığı ortada.
Biz, CHP’nin tutarlı bir demokratik zemine çekilmesini, bu çerçevede AK Parti’den, Tayyip Erdoğan’dan, tek adam rejiminden kurtulmaya elverişli bir politika izlenmesi için ısrar etmeliyiz ve baskı yapmalıyız. Kürtlere üst perdeden ayar çekmeyi, akıl vermeyi bırakmalıyız.
Yerel seçimlerde 2 ayrı adayı profili vardı. Biri Ankara’da diğeri İstanbul’da. İkisi apayrı iki siyasi figür. Ama ikisine de AK Parti kaybetsin diye oy verildi. Oy vermek bir yere kadar kefil olmak, sorumluluk almaktır. Keşke CHP, İmamoğlu’nun seçimde yapabildikleri yapabilseydi. Ötekileştirici, dışlayıcı değil kapsayıcı olabilseydi. Bir örnek vermek istiyorum İmamoğlu bir TV kanalında “terörü lanetliyorum, kınıyorum. Terörü severek, konuşarak, barışarak çözeceğiz” dedi. Kılıçdaroğlu “bizim ne işimiz olur terör veya terör örgütüyle paralel olanla” gibi suçlayıcı konuşuyor.
Son yıllarda barışı konuşmaktan uzaklaştık. Barış istemek suçlanma, ayıplanma nedeni günümüzde. Barış fikrinden geriye doğru gidişten, AK Parti’nin ne kadar sorumluluğu varsa Türkiye’nin solun da Kemalistlerin de sorumluğu var. Demokrasi mi barış mı ikilemi doğru değildir. Çözüm sürecinden bu eğilim bilinçli canlandırıldı.
Yani bir Tayyib’in Türkiye’si var ama muhalefetin üzerinde anlaştığı bir Türkiye yok. Muhalefetin korunması gereken Türkiye’siyle ile Kürt siyasetinin başka bir Türkiye mücadelesi veya arayışı var.
Bu tablonun, siyaset yoluyla değişmesi şart. Türkiye sosyolojik ve duygusal olarak ayrıştı. Siyasi bölünme siyaset eliyle aşılabilir. Ama duygusal ve sosyolojik bölünme kadar kolay onarılamaz.
Bu tehlikeli gidişe iki örnek. İlki İstanbul’da Seçimler ne olacak diye uğraşırken Diyarbakır eski Baro Başkanı Mehmet Emin Ekmen sosyal medyada “ İstanbul’da yaşayan Kürtler, tamam İstanbul belediye başkanlığını kaptırmak istemiyorsunuz da biz kayyımları gönderemiyoruz. Yüzünüzü bize dönün birazda” diye paylaşımda bulunda. Böyle düşünenler çoğalıyor. Yani Fırat’ın batısından artık umutları kalmadı. Aynı biçimde Sırrı Sakık Muş için feryat etti. “El insaf bir de dönün bize de bakın” dedi. Bunların duyulmaması büyük sorun.
Demokrasi, hukuk , adalet isteyen muhalefet, nasıl olur da öğullarının yaşamı için cezaevi kapılarında anaların maruz kaldığı polis şiddetine bir söz, bir cümle kurmaz. Muhalefet için esas tehlike budur. AK Parti’ye artık sorun çözen bir aktör değil uzun süredir, kanaatimce sorun üreten bir aktördür. Ya muhalefet ne durumda?
2 Mayıs’ta, 8 yıl sonra şu veya bu hesapla avukatların Öcalan ile görüşmesine izin verildi. AK Parti, ince bir hesapla bir hakkı kullandırılmış olabilir. Şimdi muhalefet bu hakkın kullanılmasını savunacak bir yerde mi duracak, yoksa bunun arkasında bir şeyler arayıp susacak mı? Bunu ve o açıklananları siyasetin aracı haline getiren veya önemsizleştiren tutum problemlidir. Kürt sorununun çözümüne Suriye’den başlayarak yeni bir çerçeve, çözüm yaklaşım sunuyor. Uzun süreden sonra ilk defa onurlu barış ve demokratik siyaset tanımlaması kullanıldı. Muhalefet ne diyor? Öcalan, 2013 Newroz açıklamasındaki noktadayım diyor. Muhalefet ne diyor veya ne istiyor belli değil. 2013 Newroz metni, çatışma, şiddet bitsin, sorunlarımızı diyalogla, müzakereyle çözelim diyordu. Muhalefetin önerisi nedir, bilen, duyan var mı? AK Parti, seçim hesabı yapıyor olabilir, peki muhalefet hangi hesabı yapıyor bilen var mı? Türkiye Suriye’de sıkıştı için diyaloga bir kapı araladı ve Kürtlerin oylarını alma hesabı yapıyor varsayalım. Muhalefet ne öneriyor? Bizim bir demokratikleşme sorunumuz var, bir Kürt sorunumuz var bunu konuşarak mı çözeceğiz, kaçarak mı? Yoksa şöyle mi yapacağız önce Tayyip’ten, AK Parti’den bir kurtulalım mı diyeceğiz. Eyvallah sonrasına dair öneriniz nedir? İyi Parti’nin ve CHP’nin pozisyonu nedir? “İmralı ile görüşmem, Öcalan ile olmaz” deniyor. Peki nasıl olacak, kiminle çözeceksin, silahı elinde bulunduranı nasıl ikna edeceksin ve sürece katacaksınız? CHP, Suriye meselesini Şam ile çözmeliyiz diyor. Öcalan rejimle uzlaşma çağrısı yaptı. Neden sessiz kalındı ?
Hiçbir şey önermeden yapılmak isteneni Türk milliyetçiliği ile Kürt karşılığı ile bozmaya çalışmak Türkiye kötülük etmektir.
İstanbul seçimlerine yargı eliyle darbe yapıldı. Buna karşı durmak demokratik bir duruştur. AK Parti’yi geri adım attırmanın yolu darbeye karşı İmamoğlu’nu desteklemek geçiyor. Bu CHP’yi desteklemek demek değildir. CHP’nin ötesinde siyaset şekilleniyor.

HAKAN TAHMAZ: Toplumsal olarak iyi bir yere gitmiyoruz. Ortada bir demokrasi bloku yoktur. Demokrasinin temel parametrelerine sırt dönerek demokrasi bloğu olmaz. PKK lideri Abdullah Öcalan’ın tecritti veya bunun kaldırılması için başlatılan açlık grevleri temel insan hakları konusundaki büyük problemimizi gösteriyor.
Türkiye’de evrensel insancıl hukukunu savunma noktasından muhalefetinde STK’larında tutumu sorunlu. Mağdurun kimliğine bakmadan temel haklarını savunmak zorundayız. İster Öcalan olsun, ister başka birisi olsun. AK Parti kapatılmak istendiğinde karşı çıktığımızda ya da 15 Temmuz darbe girişimine karşı olmamız AK Parti’den hoştu olmamız anlamına gelemeyeceği gibi.
Seçim kararı alınmıştır seçim yapılacaktır. Seçimi boykot etmeyi doğru bulmam. YSK darbesine karşı çıkmak için sürekli sokakta olmanın dışında başka bir yol bulunmalı. Seçim çalışmalarına yoğunlaşmalıyız.
31 Mart seçim başarısı muhalefetin başarısından daha çok AK Parti’nin başarısızlığın sonucudur. AK Parti artık tek başına oyun kuramıyor. Bu nedenle 7 Haziran 1 Kasım karşılaştırması eksik ve yanlıştır.
6 Mayıs’ta Abdullah Öcalan’ın avukatlarının yaptığı açıklama yeni bir eşikte bulunduğumuza işaret ediyor. Açıklanan metnin değersizleştirilmesine izin vermek barışa ihanet etmek anlamına gelir.
Öcalan’ın açıklamasından eskisi gibi bir çözüm süreci olmayacağı anlaşılıyor. İlk defa 4 imzalı bir metin açıklandı. Dili eskilerinden çok farklı düşünce, öneri açıklayan bir tarz var.

Bu yazı Tükenmez Dergisinin İlk Bahar Yaz dönemi Sayın: 32-233