Seçimler, Operasyon Ve Aşılan Eşik
Cumhurbaşkanı, pazartesi günü Niğde’de seçim mitinginde, Kandil’e 20 uçakla hava harekâtının yapıldığını duyurdu. Türkiye’nin bu amaçla, Afrin operasyonu sonrasında Bağdat, Tahran ve Erbil yönetimleriyle pazarlık yaptığı ayyuka çıkmıştı. Her üç merkezin de operasyona ortak olmaya yanaşmadığı Ankara kulislerinde uzun bir süredir konuşuluyordu. Erken seçimlerin gündeme gelmesiyle aktüalitesi zayıflamıştı. Son iki haftadır yeniden gündeme getirildi.
Operasyonun amacının “Kandil’i temizlemek, bayrak dikmek ve Fırat’ın doğusunda da batısındaki gibi silahlı PKK varlığına son vermek” olduğu açıklandı. Ankara’nın bu hedeflere ulaşmasının zor olduğu kanısı her kesimde çok yaygın. Ankara’yı harekete geçirenin seçim kampanyasının istediği gibi gitmemesi, birçok araştırma sonucu ve çeşitle göstergeler, iktidar bloğunun seçimleri kaybetmenin eşinde olduğunu işaret ediyor olması çok açık.
Recep Tayyip Erdoğan’ın Diyarbakır’da “Kürt sorununu çözdük” açıklaması yaparak, iktidara geldikleri ilk dönemde açtıkları Kürt parantezini kapatması ve önceki hafta ABD ile Menbiç konusunda anlaşarak, ABD ile ilişkilerini onarma yoluna girmesini de operasyon için motife edici unsurlar olarak bir kenara not etmek gerekir.
Her şeyden önce toplumun operasyonun seçmeni etkilemeye dönük olduğunu düşünmesi, iktidarın çözdük dediği Kürt sorununun ne hale getirdiğinin göstergesidir. İki hafta önceki “Barışın Araçsallaştırılması” başlıklı yazımda anlatmaya çalıştığım tam da bu durumdu. Bu, Türkiye’nin, kanayan en büyük yarasının ve toplumsal, evrensel ve insani değerlerinin her yönüyle siyasi fayda sağlamak amacıyla kullanılabilir olduğunu gözler önüne seriyor. Yaşadığımız savaşı, öldürmeyi, ölmeyi siyasal akçeye dönüştürmenin serüveninden başka bir şey değil.
Operasyonun kamuoyuna duyurulduğu 11 Haziran 2018 Pazartesi günü Hürriyet Gazetesi yazarı Abdulkadri Selvi’nin, köşesinde yazdığı “Kandil’den önce ve Kandil’den sonra seçeneğini de ekleyin derim. “cümlesinde, iktidarın amacı ve beklentisi çok açık ifade edilmiş. Bu cümleden hükümeti motive eden esas unsurun seçim kaygısı olduğu anlaşılıyor.
24 Haziran seçimlerin de devletçi ana akım Kürt siyasetine karşı büyük öfke ve düşmanlık besleyen muhafazakâr mütedeyyin Kürtlerin ve Türk milliyetçilerinin kafası karışık. Sandıkta Cumhur İttifakını ve ittifakın Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan’ı tercih etme konusunda bu kez ciddi tereddüt yaşıyorlar. Tereddüdün yerini neyin alacağı Türkiye’nin geleceğini belirleyecek.
Kandil operasyonu aynı zamanda bu tereddütlü seçmen kitlesinin, Cumhur İttifakını tercih etmeye yönlendirmek amaçlı yapıldığı ve zamanlamasının buna göre planlandığı kanısı toplumda oldukça yaygın. Bu da içine yuvarlanılan siyasi bataklığın derinliğini gösteriyor. 16 Nisan 2017 referandumu öncesinde de PKK liderlerinden veya etkili kadrolarından birinin Kandil’de veya başka bir yerde derdest edilerek Türkiye getirilmesinde söz edilmişti. Buna benzer beklentiler son yıllarda çokça dillendirilmesine rağmen hiçbiri gerçekleştirilemedi/gerçekleştirilmedi.
Bu türden yaklaşımlarla seçimlerde başarı elde etmeye çalışmak, Kürt meselesini idrak edememe sorununun bir sonucudur. AK Parti, ilk baştan itibaren sorunu kavramaktan oldukça uzaktı. Sorun çözme kapasitesini yitirmiş olması Kürt meselesini idrak problemini aşmasının önünde büyük bir bariyer oluşturuyor. Oslo ve çözüm sürecine ciddi ve tutarlı bir yaklaşım gösterebilmiş olsaydı bir olasılıkla bu aşılabilirdi.
Bu gün Türkiye sınırlarının çok ötesine geçmiş bölgeselleşmiş ve her güç odağının çok farklı plan ve hesabının olduğu bir sorunu, hala yalnızca güvenlik siyasetiyle yaklaşan siyasal odağı, çözüm aktörü olmaktan çıkardı çözülmesi gereken aktöre dönüştürdü.
1990’ların sonunda devlet, sorunun çözümünü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Suriye’den çıkarılmasına indirgemişti. Devlet, bunu başardı ama sorunun daha da büyümesine ve karmaşıklaşmasına yol açtığını çok geç fark etti. Bugünde Kandil “temizlenebilir” ve seçim kazanılabilir ama dün olduğu gibi Türkiye’deki yangın söndürülemez, sükûnet sağlanamaz. Silahsız Kürtlerin mücadelesi bu eşiği aşalı yıllar oldu ve yıllardır Kürt mücadelesi başka bir boyutta evirilmeye başladı. Bugün idrakine varılamayan bu evirilmedir.