CHP’nin Seçim Bildirgesi, Toplumsal Barış ve Kürt Sorununu

CHP’nin cesur çıkışının gerekleri

Yeni dönemin ruhuna uygun ve şaşırtıcı seçim bildirgesi çok açık CHP’ninki. Cumhur İttifakı eliyle Türkiye’nin sürüklendiği krizin hiçbir aşamasında önleyici politika geliştirememiş olan CHP, son günlerde beklenmedik politik açılımlar yapıyor.

ilk işareti Sadet Partisi ile geliştirdiği iş birliği oldu. Onu Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin HDP’nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ı Edirne Cezaevinde ziyaret etmesi ve İyi Parti’nin grup kurmasına destek vermesi izledi. Seçim bildirgesiyle bu süreci son aşaması oldu.

CHP’nin çeşitli sorunlar ve konular etrafında yıllardır savuna geldiği statükocu  politikalarının büyük sorunlara yol açtığını ve Türkiye’nin önünde tıkaç işlevi gördüğünü kavramış olduğu izlenimi  yaratıyor.

Sorunları ve konuları ele alışı, analizin ne derece isabetli olduğu, önerileri tartışılmaya muhtaç ve yetersiz olsa da, CHP için “devrimsel nitelikte” politik açılımlar bunlar.

Örneğin Kürt Sorunu ilk kez CHP’nin Seçim Bildirgesinde adlı adınca yer aldı. Daha önce hiçbir parti bu kadar net ve açık ifade etmemişti. Tatbiki Kürt partileri ile Meclis dışındaki sol partiler hariç.  CHP, seçim bildirgesinde sorunu Toplumsal Barış ve Kürt Sorunu başlığı altında ele almış ve bir dizi önerilerde geliştirilmiş.

Seçim Bildirgesindeki  “Cumhuriyet tarihinin en önemli sorunlarının başında gelen Kürt Sorunu, temelinde bir demokrasi eksikliği meselesidir. Kalıcı çözüm için esas olan, daha fazla özgürlük, demokrasi ve hukuk devletidir” tarif etmesi cumhuriyetin yanlış temellerde kurulduğunun itiraf cümleleri. Cumhuriyetçiler için siyasal dönüşümün kapısını açan ve devlet bürokrasisinin çözüm karşıtı dirençlerinin kırılmasını kolaylaştıran  gelişme.

Kürt sorununun çözümü konusunda bazı somut adımlar atan AK Parti de dahil  hiçbir parti  seçim bildirilerinde hiçbir dönem  Kürt Sorunu bu kadar  net yer almadı.  Bütün sistem partileri seçmenin karşısına milliyetçi, Türkçü ve güvenlikçi söylemlerle ve politikalarla çıkmayı tercih ettiler.

Aslında sorun da tam burada başlamakta. Partilerin, Türk milliyetçisi tepkisi nedeniyle sorunu farklı isimlendirmeleri,  çözümü sınırlandı  ve zora soktu.  Bu nedenle partiler hep Kürt Sorunu raporunu, seçimler ufukta gözükmediği bir dönemde açıkladılar.

CHP’nin,  sorunu doğru tanımlaması ve içinde bulunduğumuz kriz ortamında sahiplenmesi gereken cesaretli bir politik açılımdır. Bunun  lafta kalmaması, hayata geçebilmesi ve sonuç üretmesi Türkiye’ye nefes aldıracaktır.

Ancak CHP’nin girdiği yolda ilerleyebilmesi için Kürt Sorununda  açılım getirmesi gereken üç temel nokta var. Aksi taktirde Türkiye’nin barışa ulaşması çok sancılı olacak ve zaman alacak.

İlki CHP Seçim Bildirgesinde meselenin muhatabını tanımlamaktan kaçınmıştır. Bu, “ben yaparım olur veya silahlı Kürt güçleri kendiliğinde bir süre sonra, bir biçimde dönüşüme/tasfiyeye uğrarlar” anlamına gelen bir yaklaşımdan kaynaklanıyorsa, bu  gerçekçi değildir. CHP, Kürt Sorununun ürettiği PKK’nin silahlı güçleriyle ilgili ne düşündüğünü ve bu sorunu nasıl çözüleceğini belirlemek durumunda.

İkincisi  CHP,  Kürt Soruna hala bir iç sorun sınırında yaklaşıyor. Halbuki iki bin on yılların ikinci yarısında itibaren Türkiye’nin Kürt Sorunu tam anlamıyla bölgesel bir sorun olmuştur. Bölgesel bir çözüm ve bakışa ihtiyaç vardır.  Bu yok.

Son olarak, soruna yalnızca bireysel haklar temelinde yaklaşmaktadır. Kürtlerin ezici çoğunluğunun anayasal statü talep ettiği bir süreçte kolektif haklar konusuna  açılım getirmemek    sorunun kalıcı çözümünü zorlar. Bunu da açığa kavuşturmak durumunda.

Bir uyarı, Kürt Sorununun çözümü için Meclis’te bulunan bütün partilerin katılımıyla komisyon kurma önerisi çözüm sürecinde olduğu gibi ipe un sermenin bahanesine dönüşmemelidir. Bu konuda Türk milliyetçilerinin  ve yeminli Kürt karşıtlarının tutumları biliniyor.  Çözüm Süreci’nde  Meclis’te çözüm komisyonu kurulmasına h ne türden direnç gösterdikleri ve engeller çıkardıkları  hafızalarda. HDP ile açık ittifak ve iş birliği yapmaktan imtina edenler ülkesi bu ülke. Bu gibi gerçekçi ve gerçekleşebilir olmayan önerilerden uzak durmakta yarar var.