Normalleşme, HDP ve Demirtaş

Normalleşme, HDP ve Demirtaş

Türk siyaseti, HDP eski Eş başkanı Selahattin Demirtaş’ın kıymetini yeni idrak ediyor.  Cumhurbaşkanı adayı olarak tutuklu kampanya yürütmek zorunda olması tartışılıyor. Rakipleri Muharrem İnce ve Temel Karamollaoğlu fırsat eşitliğinde söz ederek tahliyesini gündeme getirdiler. Muharrem İnce Edirne cezaevinde ziyaret bile etti. Seçmenleri tahliyesi için imza kampanyası başlatıldı.

 

Bunlar normal şeyler, hayırlı gelişmeler. Adalet Bakanı, 86. Başvuruda ilk kez   Garo Paylan’a   görüş izni verdi.  Umarız bundan sonra diğer HDP’li  milletvekillerine, yöneticilerine de  görüş izni verirler.

 

Her nedenle olursa olsun İnci ve Karamollaoğlu’nun yaklaşımı  gerekçelerinden bağımsız,   Türkiye’nin normalleşmesine hizmet eden, siyasal atmosferin değişmesine katkı sunuyor.  Bu nedenle önemlidir ve anlamlıdır.

 

Ne değersizleştirmek, ne de abartmak gerek. Her ikisi de Cumhur İttifakının Türkiye’yi sürüklemeye çalıştığı çukuru fark edememek, tehlikenin büyüklüğünü görememek olur.

 

Bütün bunlar sadece seçimlerde Kürt seçmende olumlu imaj yaratmak maksadıyla  gerçekleştiriliyorsa fazla sürmez. Bir işe yaramadığını  kısa sürede acı bir biçimde anlaşılır. Karşı karşıya kaldığımız siyasal çıkmaz, küçük siyasal  hesaplarla aşılacak durumda değil.

 

Bu gibi şeyler aşırı gergin olan siyasal ortamı yumuşatılabilir, seçimlerin  sorunsuz yapılmasına tesir edebilir.  Ancak sorun bu kadar değil.  Sorunu cumhurbaşkanı adayının birinin tutuklu olmasına indirgemek, niyetlerden bağımsız   büyük problemin üzerini örtmek ve seçim sonrası ortaya çıkacak muhtemel siyasal tablonun krize yol açması olur.

 

Sorunun esasını Kürt  yasal siyasal  yapılarına karşı hınç alma duygusuyla ve bedel ödetme anlayışıyla yargı eliyle gerçekleştirilen siyasal linç hareketi oluşturuyor. Mesele, Millet İttifakı’nın bu duruma bugüne kadar izledikleri siyasal tutumda farklı bir tutum alacaklar mı sorusunun yanıtında düğümleniyor.

 

Bu bakımında bugün OHAL ve HDP’ye yönelik özel uygulamalar koşullarında meseleyi Selahattin Demirtaş’ın tutuklu olmasına ve HDP’nin baraj sorununa  indirgemek büyük yanlışlara yol açacak sığ bir yaklaşımdır. Siyasal güçlerin dağılımına baktığımızda HDP’nin baraj sorununun,  sadece Kürtlerin sorunu olmaktan çok çıktığı,  Türkiye’nin sorunu olduğu görülecektir.

 

HDP, baraja takıldığında veya baraj altında bırakıldığında  Cumhur ittifakı’nın zaferine yol açacağı aşikar.  Kamuoyu araştırmalarının bunu ortaya koyduğu bir süreçte, baraj meselesini HDP’nin meselesi olarak görmek veya tarif etmek, aslında Kürtlerin siyasal var oluşlarına  “tek adam rejimini” tercih etmek anlamına gelmektedir.

 

Türk milliyetçiliği tercih ederek oluşturulan Millet İttifakının, HDP’ye yaklaşımını değiştirmediği koşullarda seçimlerden sonra Türkiye’nin normalleşmesi seçimleri kazansalar dahi fazlasıyla sıkıntılı ve zikzaklı olacaktır.

Türkiye’nin siyasal krizi aşmanın, normalleşmenin yolu  CHP, HDP ve SP’nin  koalisyondan geçiyor.  Cumhuriyetin kurucu iradesinin mirasçılarıyla Cumhuriyetin mağdurlarının ana kümelerinin asgari ortak paydaları normalleşmenin zemini olabilir.

 

İttifaklar sürecinde bu fırsat kaçırıldı, seçim kampanyası ayrı ayır sürdürürken bu inşa edilebilir, Türk milliyetçilerinin döküntüleriyle normalleşme ve demokrasi yolunda ilerlemenin mümkün olmadığı gerçeğinin üzerini örtmeye çalışmak nafile bir çabadır. İyi partiyi demokrasiye meyil etmiş gibi pazarlama iktidarın yarattığı büyük korkunun ürünü olabilir.

 

Her kes hesabını doğru yapmalı. Recep Tayyip Erdoğan korkusuyla ikinci tura kalmış Türk milliyetçisi çete bozuntularının ipine tutunmaya kimse mecbur kalmamalıdır. Meral Akşener, Ekmeneddin vakasının başka bir versiyonudur.  İkinci turda demokrasi güçleri seçeneksiz bırakılmamalıdır.

Muharrem İnce’nin Meral Akşener’i ekarte etmesi normalleşmenin önünü açacak, HDP’nin ve Demirtaş’ın alacağı oy normalleşmenin rengini belirleyecek.