Kürtler mi, Türk Milliyetçiliğimi?
Türkiye seçim sath-ı mailine girdi. 24 Haziran seçimlerinde yarışacak Cumhurbaşkanı adayları netleşti. Seçimlere yönelik üç farklı odak oluştu. Bunlar, Cumhur İttifakı, Millet İttifakı ile HDP ve sos, sosyalist güçler.
Geçmiş seçimlerdeki eşit olmayan koşullar bu kez daha da ağırlaştı. Cumhur İttifakı liderinin Cumhurbaşkanı dokunulmazlığı ile kampanya yürütüyor. Devletin olanaklarıyla ve kurumlarıyla yarışta yer alıyorlar. HDP’nin adayı Selahattin Demirtaş ise tutulduğu cezaevi hücresinden, partisi ise devlet baskısı altında kampanya yürütmeye çalışacak.
Cumhur İttifakı oluşturan MHP ve AKP’nin Türkiye’yi 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında birlikte yönettiklerini söylemek yanlış olmaz. 16 Nisan 2017 Cumhurbaşkanı Yönetim Sistemi referandumunda ve sonrasında her konuda birlikte davranıyorlar. İdeolojik ortak noktaları çok çok fazla.
Millet İttifakını oluşturan dört parti ise, çok farklı düşünen ve davranan partiler. Sadece Cumhur ittifakının kurumsallaştırmak istediği tek adam rejimine karşı olma noktasında birlikteler. Ancak bunlar, 16 Nisan referandumunda Hayır cephesinde yer alan siyasal güçler arasındaki derin farklılığını, ayrımcılığı HDP’yi ittifaktan dışlayarak gözler önüne serdiler. 6 milyon seçmenin teveccühüne mazhar olmuş HDP’yi, ittifakın dışında bırakarak Hayırcıları böldüler. Cumhur İttifakı gibi Kürt seçmeni ötekileştirdiler.
Protokoller tanıdık siyaset
Her iki ittifak bloğunun partilerin ortak imzasıyla ittifak protokol metinlerini Yüksek Seçim Kurulu’na hafta içinde ilettiler. Cumhur ittifakının rotası çok açık ve net. Cumhur ittifakının protokol belgesi ve Recep Erdoğan’ın, AKP İstanbul İl Kongresinde açıkladığı manifestosu sağ milliyetçiliğin ve Türklüğün politik buluşma zemini. 16 yıldır iktidarda olmanın ve Türk devleti sahibi olmanın kudretiyle hazırlanmış bir metin. Liberal, özgürlükçü söylemle iktidar olmuş partinin, Türk milliyetçisi MHP çizgisine dönüşmesini gösteren bir vesika
Dört muhalefet partisinin imzasıyla verilen Millet İttifakın protokol metni ise tam da Türk usulü siyasetin bir klasiği. İmza sahipleri politik olarak metinde buharlaşmışlar, cumhur ittifakına göre daha “liberal” bir odak profili görüntüsü verilmişler. Sahici olmadıkları çok açık.
Ancak, Muharrem İnce CHP kadrolarının içindeki en cesaretli ve belagati güçlü, ortalamanın üstünde ileri bir politik duruş sergiliyor. Ancak bunu inandırıcı bir siyasetle yürütmesinin bir dizi zorluğu ve kendisinden kaynaklanan sınırları var.
İkinci tur gerçeği
Seçimlerin ikinci turunda Muharrem İnce’yi bir kalemde çizmek kolay olmayacaktır. Birinci turda savaş, Türklük narası atanlara karşı takınacağı tavır, olası ikinci tur seçimlerde HDP seçmenin tavrını belirlemede önemli olacak. HDP, de bu noktayı dikkate alarak propaganda dili geliştirmeli. Bu nokta da ciddi ve iyi hesap yapmaya gerek var.
24 Haziran seçimleri naif cambazlıklarla idare edilmesi zor bir seçim olacak. Seçim sonuçları en az yarım yüzyılımızı belirleyecek. Böylesi bir süreçte hem MHP seçmenin de, hem HDP seçmeninden yüksek düzeyde oyu alabilmek neredeyse imkansız, siyasetin doğasına aykırı. Başka bir ifadeyle memnuniyetsizlerin ortak paydaları çok az. Seçmene nasıl bir gelecek taahhüt bulacağı konusunda net tercihte bulunmadan Cumhur İttifakının önü kesilemez.
Herkes hesabı iyi yapmalı
Cumhur İttifakı, Türk milliyetçi seçmeni kazanmak ve iç çözülmeyi durdurmayı amaçlamış durumda. Millet İttifakının partileri de Türk milliyetçilerinde ve HDP’li Kürt seçmenin “aklını çelme” yarışına tutuşmuş görünüyorlar. Cumhur ittifakının çözülmeyi durdurma ihtimali de, Millet İttifakının bu ikisini aynı anda başarabilmesi siyasetten mümkün değil. Bu nedenle Muharrem İnce mucize yaratmaya çalışıyor. İki haftalık performansının CHP’nın doğal sınırlarını aştığını söyleyebilir.
AKP, mucizeyi Osmanlı tarihinde yaslanarak, 2. Cumhuriyet yaratmaya çalışıyor. Millet İttifakı ise Muharrem İnce’nin ifade ettiği gibi Cumhuriyetin kuruluşunun fabrika ayarına dönmeyi vadediyor. çalışıyorlar.
Toplumun büyük çoğunluğunun memnuniyetsizliğini giderecek bir arayış ise Selahattin Demirtaş’ın söyleminde ve HDP’nin politik çizgisinde rastlıyoruz. Bu nedenle HDP ve Selahattin Demirtaş memnuniyetsizlerin, memnuniyetsizliklerini gidermeye aday olduğu için bin bir imkansızlıkla ve zorlukla baş edecek olmaları şimdiden 2015 Hazirandakine benzer umut olmaya başladı.
HDP, 24 Haziranda, seçimlerin ötekisi olarak 7 Haziran başarısına yakın bir performans gösterdiğinde yapılmış bütün planlar değiştirilmek zorunda kalınacağı unutulmamalıdır.