24 Haziran seçimlerinde sürpriz
” Meclis’in üçüncü büyük partisi HDP’yi görüşme trafiğinden dışlamanın ya da kapı arkası diplomasisiyle ilişki kurmanın HDP’ye oy veren 5 milyon seçmende yaratacağı siyasal tepki ve sonuçlar ciddiye alınmalıydı. Ayrımcılığın, dışlamanın sosyal sonuçlarını telafi etmek siyasal sonuçları telafi etmekten her zaman daha zor ve ağır olur.”
Önceki haftanın en önemli gündemi 24 Haziran seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan’ın karşısında kimin aday olacağıydı. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün adaylığı etrafında süren tartışma sona erdi. CHP’nin adayı daha beli değil. İYİ Parti Genel Başkanını, HDP ise eski Eş Başkanını gösteriyor.
Muhalifler arasında tartışma geniş siyasi yelpazesinden oy alacak adayın kim olduğu üzerinde sürdü. Çünkü seçimlerin sonucunu birinci turda kullanılan oy oranı ile bütün partilerin seçmeninden oy alabilecek adayın belirleyecek.
Bu nedenle İYİ Parti’nin seçimlere katılamaması olasılığı belirdiğinde 15 CHP milletvekilinin emaneten İYİ Partiye katılmasıyla Mecliste grup kurması ve seçimlere katılımı güvence altına alındı.
Diğer taraftan ise, CHP, İYİ Parti ve SP’nin ortak üçlüsünün Cumhurbaşkanı adayı çıkarma arayışı ise sonuç vermedi.
Her şeyden önce bu süreç resmi adı ‘Cumhurbaşkanlığı Başkanlık Sistemi’ olan tek adam rejimine karşı başarı elde etmeyi zora sokan bir tarzda yanlış yürütüldü. Üç partinin (CHP, SP ve İYİ Parti) arasında yürütülen görüşmelerden HDP’nin dışlanması yanlışların en büyüğü oldu.
Meclis’in üçüncü büyük partisi HDP’yi görüşme trafiğinden dışlamanın ya da kapı arkası diplomasisiyle ilişki kurmanın HDP’ye oy veren 5 milyon seçmende yaratacağı siyasal tepki ve sonuçlar ciddiye alınmalıydı. Ayrımcılığın, dışlamanın sosyal sonuçlarını telafi etmek siyasal sonuçları telafi etmekten her zaman daha zor ve ağır olur.
Kaldı ki, 5 milyon oy almış bir parti ile görüşmekten imtina edenlerin, bütün Türkiye’yi kucaklama, kapsama iddiası doğal olarak yeteri kadar güven telkin etmez.
16 Nisan Anayasa referandumu sonuçları, güven telkin etmeyen siyasal duruşun ne türden sonuçlara yol açtığını Kürt illerinde gördük. Hayır kampanyasında izlenen dışlayıcı siyasete benzer bir strateji ve taktik geliştirerek başarı elde etmenin imkansızlığı ortada.
24 Nisan seçimlerini belirleyecek biri de daha önce HDP’ye ve iktidar partisine oy vermiş olan Kürt seçmenin tutumu olacak. Bütün araştırmalar HDP’nin oylarını büyük ölçüde koruyacağını gösteriyor. İktidar partisinin Kürt seçmeni, MHP ile ittifak kuran ve Türk milliyetçiliğine kayan partilerine ne derece tolerans gösterecekleri, ne ölçüde HDP’ye destek verecekleri sonuçlara fazlasıyla etki edecek.
Ankara’ya hâkim olan Kürt korkusu, fobisi ve Kürtlerin her türden kazanımına karşı çıkan yaklaşımı, Kürt seçmeninde tepkiye ve kopuşa yol açmış durumda. Bu, Kürtlerin tercihlerinde değişime yol açmışa benziyor. Ancak ne kadar ve nasıl olacağı belirsizliğini koruyor.
Erbil referandumuna karşı, Rojava’daki kazanımlara karşı izlenen siyaset ve Türkiye de Kürt karşıtı güvenlikçi, Türkçü ve dışlayıcı politikalara rağmen muhafazakâr Kürt seçmenin hiçbir şey olmamış gibi davranması beklenemez. Tutuklu HDP eski Eş başkanı Selahattin Demirtaş’ın cumhurbaşkanlığına aday gösterilmesi Kürt seçmende ilk günden itibaren büyük bir heyecana yol açtı.
7 Haziran seçimlerin de az çok toplumun her kesiminden oy almayı başarmış HDP’nin bu ortamda yine benzer bir başarı elde etmesi sürpriz olmayacak gibi gözüküyor. HDP sözcülerinin bu doğrultudaki beyanlarını alışılmış propaganda sözleri olarak değerlendirmek yanıltıcı olabilir.
OHAL koşullarında yoğunlaşmış özel baskı ve güvenlik önlemleri altında, binlerce yöneticinin tutuklu olduğu koşullarda HDP’nin bunu başarması zor. Ancak unutmayalım ki, HDP 2015 seçimleri sonrasında benzer zorluklarla baş ederek, her şeye rağmen siyasetin ana aktörlerinden biri olmayı başarabilmiş bir parti.
Kürtler, 24 Haziran seçim sürecinde “direnişlerini” zirve yaptırmaları Türkiye’nin geleceğinin nasıl şekilleneceğini de büyük ölçüde belirleyecek. Bunun farkında olmayan sözde muhalifler ise siyasi felakete kulaç atıyorlar.