BEKA KAPANI
“Meselenin özünü, Kürtlerin bölge siyasetinde muhtemel elde edecekleri yerin genişliğinden ve derinliğinden duyulan kaygı ve korku oluşturduğu açığa çıktı.”
Türkiye son yıllarının en çetin ve keskin dönemini yaşıyor. İzlenen siyasetin “savaş” olarak tanımlanmasına itiraz ediliyor. Gerekçe ise savaş devletler arasında olurmuş.
400’e yakın insan, sosyal medya paylaşımı nedeniyle tutuklandı. Meslek örgütlerine, sivil toplum kurumları büyük bir cendere altına alındı. TTB, ciddi biçimde iktidarın tehditti altında.
1990’lar da Genelkurmay Başkanlığı, PKK’ye karşı yürüttüğü askeri mücadeleyi “düşük yoğunluklu savaş” diye tanımladı.
Son dönemde, AK Parti ve çevresi savaş ve barış sözcüklerine büyük alerji duymaya başladı. Ne barışı kiminle barış, terör örgütüyle barış olurmu? gibi bildik nakaratları çok kullanır oldular.
“Terör örgütü olmadan, terör örgütü propagandası yapmak ve terör örgütünün görüşlerini yaymak” diye tanımladıkları suçlamalarla insanları tutuklayarak, adliye koridorlarında, mahkeme kapılarında süründürerek “korku cumhuriyeti” yaratıldı.
Bu günlerde, barış istemek “vatan haini” olmakla eşdeğer
Türkiye’nin beka sorunuyla karşı karşıya olduğunu iddia ederek, algı operasyonuyla savaş meşrulaştırıyor.
Türkiye’nin beka sorunuyla karşı karşıya olduğuna ilişkin ciddi bir toplumsal algı yaratıldığı.
Birkaç yıldır toplumun büyük çoğunluğu böyle düşünmeye sevk edildi. Bu başarıldı da. Bunu hesap etmeden barış konusunda yol almak, içerde dışarda ölümlerin önüne geçmek mümkün görünmüyor.
Beka sorununa çıkan yolun taşları Kobani eylemleri sonrasında döşenmeye başlandı. Çözüm Süreci’nin bitirilmesinin esas nedenlerinin başında gelen, tarafların Suriye planlarında değişikliğe gitmemeleri sonrası bu sorun hortlatıldı.
Kandil’in, IŞİD’e karşı verdiği başarılı askeri mücadele ve ABD, Rusya arasındaki çelişki ve çatışmanın Suriye’de yarattığı büyük ve tarihsel fırsatı çözüm sürecini doğru değerlendirmekten uzaklaştırdı ve yanlış hesaplara yöneltti. AK Parti ile yürütülmekte olan görüşmelerle ilerlenemeyeceğine ilişkin yargısının, düşüncesinin güçlenmesine yol açtı. Bu nedenle Kandil’in öncelikle Rojava’da/ Suriye’de pozisyonunu güçlendirmek, Kobani’deki mücadelede elde ettiği sonuçları kalıcı kılma stratejisine sevk etti.
Ankara ise Çözüm Süreci’ne Suriye’de elinin güçleneceği hesaplarıyla girdi.
Tersi oldu. Hükümet’in eli zayıfladı, planları bozuldu.
Kandil’in, İŞİD’in Şengal katliamını önlemede gösterdiği performans, Batı’da yarattığı veya açığa çıkardığı PKK sempatisi, Ankara’yı hızla harekete geçmeye ve eski, bildik güvenlikçi siyaseti tercih etmeye zorladı.
Hatırlayalım 2014 Ekim’inin sonunda yapılan AK Parti Afyon İstişare toplantısında Çözüm Süreci’nde izlenen siyasetin, PKK’yi azdırdığından en çok şikayet eden bölge vekilleri oldu. Hemen sonrasında yapılan MGK toplantısında “Çökertme Planını kararlaştırıldığı iddia edilmeye başlandı. Dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in Kasım ayı başında “Çözüm Süreci’yle ilgili bilgiyi bizde basından öğreniyoruz” açıklaması Çözüm Süreci’nde sona gelindiğini gösteren çok önemli emareler oldu.
7 Haziran seçimlerinde Kürt seçmenlerin tercihlerinin ciddi ölçüde değişmesi, AK Parti’den HDP’ye dönmesi, Ankara için kırmızı alarma geçmek anlamına geldi.
7 Haziran sonrası, Ankara Kürt korkusuyla iç ve dış siyaseti yeniden dizayn etmeye koyuldu.
15 Temmuz darbe girişimi, 1 Kasım seçimlerinin sonuçlarını belirleyen istikrar ve beka sorunu Türkiye’nin milli politikası olarak belirlenmesinin tuzu biberi oldu.
Kısacası Ankara, Kürtlerin, Şam’a, Bağdat’a, Ankara’ya sıkı sıkıya bağlı yaşamlarının hiçbir biçimde esnetilmesine, eskisinden daha ileri statüye sahip olmalarına rıza göstermeme kararını 30 Ekim 2014 tarihinde yapılan MGK toplantısında güncelledi.
Bu güncelleme 1920 yılının ilk yarısından sonra bölgesel Kürt politikasına dönüşü ve yeni bir Türk kimliğin inşası biçiminde geliştirildi.
Ankara’nın bölgedeki en sadık müttefiki KDP’yi, bir gecede düşman ilan etmesinin arka planında bu siyasetten başka bir şey aramanın anlamsızlığı bugün çok daha iyi anlaşıyor. Ankara Güney Kürtlerin, referandumunu gayri meşru ilan etti. Ama 10 yıldır Kerkük gibi statüsü belirsiz bölgelerin statüsünü belirlemek için yapması gerek referandumu yapmayan Bağdat’a bugüne kadar 10 tek bir laf etmedi. Bu nedenle artık Kürtlere anlattığı, “mesele Kürtler değil, terör” hikayesinin sonuna geldi.
Bu süreçte meselenin özünün, Kürtlerin bölge siyasetinde muhtemel elde edecekleri yerin genişliğinden ve derinliğinden duyulan kaygı ve korkunun oluşturduğu açığa çıktı.
Bu nedenle Ankara, Zeytin Dalı Operasyonu sırasında bugüne kadar hiç görülmemiş bir sıklıkla, “Sorunumuz Kürtler değil PKK, PYD silahlı güçleri”, “Kimsenin bir karış toprağında gözümüz yok”, “Biz işgale gitmiyoruz” gibi sözleri ciddi ölçüde inandırıcılık sorunu yaşıyor.
Beka sorunu AK Parti’nin politikalarının sonucu
AK Parti’yi teslim almış olan Türkiye’nin Beka sorunu, aslında son yıllarda izlediği iç ve dış politikalarının ortaya çıkardığı bir sonuç. Başka bir ifade ile radikal güvenlikçi iç politika, askeri önlem ve politikaların yönetici siyasetin yönünü belirler duruma gelmesi, daha derin ve ciddi beka sorunu yarattı.
Çoğulcu, eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik bir geleceği tehdit eden, Cumhurbaşkanın sık sık telaffuz ettiği Rabi’ye hareketinde yer alan “tek millet” vurgusunun toplumda güçlü alıcı bulması, bunun çoğulcu etnik, sosyal, toplumsal, kültürel ve cinsel toplumsak yaşamın tutanak zeminlerini onarılmasını güç hale getirmesidir. Gerçek beka sorunu budur.
Çoğulcu toplum yapısını tehdit eden, dinamitleyen tekçilik anlayışıdır.
Bu anlayış, tüpün dışına taşmış macunu tekrar içine sokma çabasının yarattığı şiddet, gerilim toplumu parçalıyor.
Savaşa karşı çıkanların sesini kesme çabası da aynı kapıya çıkmakta, aynı amaca hizmet etmektedir. Barış isteminin kutsallığını görmeyenlere, savaş naraları atmak zevk veriyor. İnsanı insan yapan değerlerden bihaber küçük dünyalarının kapısını evrensel değerlere kapatanlar, iktidarın ortalığı “beka” sesleriyle inlettiği yolda, yok olmaya yürüyorlar.
Hüner, kendi muktedirinin savaşına karşı ses çıkarmakta, adaletsizliği gidermek, yanlış temellerde kurulmuş cumhuriyetin, doğru temeller üzerinde yükselmesine kapı aralayacak Ortadoğu’nu kadim sorununda 1920 model beka tanımlamasıyla kabartılan, köpürtülen Kürt karşıtlığının derin ve yüksek dalgalarına kapılmadan limana ulaşabilmektir.
- Yüzyılın beka sorununu çoğulcu toplum inşa etmekten geri durmak yaratıyor. Herkesin nasıl yaşamak istiyorsa öyle yaşayacağı bir yarın iddiasını terk etmek, başkasının özgürlüğüne müdahalenin kendinden taviz vermek olduğunu kavramamaktır gerçek beka sorunu. Gerçek beka sorunu Amerikan ile Rusya pazarlığında meze olmak, iç barışı sağlamamak nedeniyle küresel güç odakları önünde diz üstüne çökmektir.