Türkiye, Şengal ve Karaçok’ta PKK-YPG hedeflerineaskeri saldırı düzenleyerek, sonu olmayan Kürd savaşında yeni bir cephe açtı. Kimi Kürdlerin referandum sonrası, açılım beklediği bir zamanda KBY’nirızasıile savaşın, çatışmanın boyutlarını genişletti.
Bunun büyük hesaplaşma öncesi, güç gösterisi olduğu çok açık. Aylardır iç kamuoyunda yaratılan beklentiyle sınırlı bir hareket değil, aksine daha makro bir politikanın parçası olduğunu görmek için müneccim olmaya gerek yok. Harekatın Türk Cumhurbaşkanın kısa süre sonra ABD ve Rusya’ya yapacağı ziyaret öncesi olması her şeyi izah ediyor.
Koalisyon güçleri, ABD’nin ve Rusya’nın ilk tepkilerinden anlaşılabildiği kadarıyla, Türkiye’nin bu hamlesinden fazlasıyla tedirgin olmuşa benziyorlar. ABD’li komutanların YPG’li komutanlarla birlikte inceleme yaparken ki fotoğrafının kamuoyuyla paylaşılması güç gösterisinin bir başka boyutu.
Bu harekât, Kürd sorununun, bölgesel gelişmelerin ve küresel güçlerinçıkar hesaplarının bir sonucu olarak Irak, Suriye ve Türkiye’de yeni biçim alacağının ilanıdır. Ortadoğu’da kartların Kürdlerüzerinden karılması hız kazanacak. Türkiye’nin, kendi iç dinamikleriyle Kürd savaşını bir hale yola sokamamasının/sokmamasının ağır bedelini daha da belirgin hale gelecek.
Bu hafta içinde Almanya’da, Kürd sorununu son 30 yıldır yakından takip eden, bir sivil toplum örgütünün “Kürdistan İkilemi”başlıklı, kapalı toplantısına davetliydim. Suriye, Irak ve Türkiye’deki Kürd sorunu ve Kürd siyasal aktörler masaya yatırıldı. Türkiye, Suriye ve Irak’tan yazar ve akademisyenlerin katıldığı toplantının en büyük eksiği Kürd siyasal aktörlerin doğrudan temsil edilmemeleriydi. Toplantıda PKK, PYD ve KDP başta olmak üzere Kürd siyasal aktörler farklıyönleriyle tartışıldı, sorgulandı.
Toplantının Alman ev sahibinin açılış konuşmasında yaptığı“Alman ve Avrupa toplumu “IŞİD sonrasında ve Kürdlerin, İŞID’e karşı müthişdirenişleriyle sorunun bölgesel bir sorun olduğunu gördü. Öncesinde her bir ülkenin iç sorunlarının bir parçası sınırında yaklaşılıyordu. PKK savaşı ve Irak işgali sonrasında yaşanan gelişmelerle sınırlı bakılıyordu.”belirleme, Kürt sorununun kavranışını ortaya koyuyordu.
Bu belirleme, KBY’nin bağımsızlık referandumunun, kuzey Suriye’deki Kürdlerin geleceğinin, Türkiye’nin barış sürecinin iç içe geçmişliğinin ve İŞID’e yaklaşımın teyidi oldu.
Toplantıda ABD’li bir gazetecinin “ABD yönetiminin Kürd konusunda nasıl bir politika izleyeceği net değil, ama Türkiye’nin izlediği politikayla çatışacağıçok kesin. Bu açıdan bölgede bir yıl içinde her şey olabilir, her türlü sürprizyaşanabilir” sözleri, İran, Rusya, Türkiye ve ABD dörtlüsü arasında kıran kırana bir pazarlık ve hesaplaşmanın yaşanma olasılığının yüksekliğine işaret olarak görülebilecek bir vurgu.
Toplantıdaki konuşmalardan, Türk devletinin yarattığı PKK, PYD algısının Avrupa’da geniş kesimler tarafından satın alındığı görüldü. Aynı biçimde, KDP’nin, Ankara ile girdiği ilişkinin de pek onaylanmadığını ve bağımsızlık referandumunun çantada keklikbir mesele olmadığını gösteriyor.
Toplantıda konuşan uzun yıllar Avrupa’da yaşayan Güneyli bir Kürd aydının sözleri, bugünkü sorunu özetledi: “Kürdlerin, bir Osmanlı’dan bu yana devlet olma sorunları var. Bir de Kürdlerin birbirini düşman görme ve İran veya Türkiye ile birlikte olup diğerini alt etme sorunları var. Bu sona ermediği sürece ne Güney’de ve Kobani’de kazanımlarımız kalıcılaşıp gelişir, ne de Türkiye’de bir ilerleme sağlanabilir. Buna bağımsızlık referandumu da dâhil.”
Anlaşılan Kürdler arası ilişki normalleşmeden, Kürdlerin “altın çağı”çok fazla sürprize gebe. Bunun en iyi kanıtlarında birini de referandum oluşturdu. Kürd siyasal yapıların, birbirleriyle sorunlarını bölgenin belirleyici statükocu siyasal aktörleri/devletleri eliyle halletmeye son vermemeleri, büyük bir fırsatın hebasına yol açacak. Buna fırsat verilmemeli.
28.04.2017