Başbakan’ın Salı konuşması

Başbakan’ın AKP İstişare ve değerlendirme toplantısındaki konuşmasını ana akım medya, “BDP’ye  sert   sözler” diye duyurdu.

Evet,  Başbakan BDP’ ye sert çıktı.

Evet, dokunulmazlıklar konusunda bir kez daha kararlığını sergiledi.

Ama bu kadar değildi.

Başbakan, Türkiye’yi çıkmaz sokağa sokma konusundaki kararlığını sergiledi. Herkese meydan okudu.

Başbakan konuşmasında özellikle   “1994 yılında olanlar hatırlatılıyor, yıl 2012 o dönemin koşulları farklıydı, bu günün koşulları farklı”  sözleriyle hafta sonu “geçmişten ders çıkarmak gerek”, diyen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e yanıt verdi.

Başbakan, kendini yargının yerine koyarak örtük bir biçimde   “BDP’nin suç odağı olduğunu” iddia etti.

Başbakanın,  ”Dünyanın hiçbir yerinde terörü destekleyen bir parti kabul görmez. Tam tersine böyle partiler, demokrasi için tehlike olarak kabul edilir” sözleri, yargıya  BDP’nin  kapatılması için harekete geçilmesi çağrısıdır.

 

“Dokunulmazlıklar dosyaları, bizim önümüze geldiğinde parlamentoda gereğini yapacağız, yargıda dosyalar önüne geldiğinde gereğini yapacaktır” sözleri yargı adına karar verdiğinin ve yargının siyasetin vesayetinde olduğunu gösteriyor.

 

Başbakan, BDP milletvekillerinin yerinin Meclis olmadığını ima ederek, seçmenin tercihin doğru olmadığına hükmetti.

Başbakan, 12 Haziran seçimlerin sonuçlarının geçersiz olduğu ilan etti.

Başbakan, “bunun ayrımcılık olacağını iddia edenler yanılıyor. Bunu kabul etmemiz mümkün değil” sözleriyle BDP’lilerin dokunulmazlıklarının öncelikli  olarak Meclis’te görüşülmesinin ayrımcılık olacağını  söyleyen AKP milletvekili Galip Ensarioğlu’na  yanıt verdi. Ya benim dediğim gibi yaparsınız ya da gereğini yaparsınız mesajını verdi.

Aslında Başbakan parlamenter sistemin işe yaramazlığını anlatarak,  aklına koyduğu başkanlık sistemine rıza gösterilmesi çağrısı yaptı.

Konuşmasında anlaşılan Başbakan,  yeni rejimini MHP ile birlikte kurma yoluna girmiş. Konuşmasında milliyetçi, muhafazakâr cephenin/  işbirliğinin işaretleri var.

MHP Genel Başkanının ağır ithamlarına bir kelime olarak yanıt vermemesi ve devletin bekasına ilk kez bu kadar güçlü vurgu yapması başka türlü değerlendirmek mümkün değil.

Dokunulmazlıklar ve başkanlık sistemi konusunda yan yana gelme ihtimali olmayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçtaroğlu’na  yönelik hakaret içeren sözleri ise  CHP ile köprüleri tam anlamıyla  attığını gösteriyor.

Bu konuşma Türkiye’nin uçurumun kenarında olduğunun belgesidir. Uçurumdan aşağıya yuvarlanmaya bir adımdan bile az kaldı.

Buna izin verip vermemek bize kaldı.

Dokunulmazlıklar meselesi Erdoğan içinde hayat memat meselesi, bu ülkede onuruyla yaşamak isteyenler içinde.

Erdoğan’ın sultanlığında yaşamak isteyenler arkasına sürüklenmeye devam edecekler. 21. Yüzyılda seçilmiş sultanlığının utancıyla yaşamak istemeyenler ise dokunmayın demekte ve direnmekte ısrar edecekler.

Bu kadar basit ve yalan. Son pişmanlığın para etmeyeceği bir durumla karşı karşıyayız.