DİSK’in kuruluşuna ön ayak olan Maden-İş’in ve 65 yıllık metal işkolundaki sendikal mücadele geleneğinin taşıyıcısı ve DİSK en militan örgütü Birleşik Metal-İş, tarihi bir dönemeçte kongre yaptı. Birleşik Metal-İş kongresi Sendikal Güç Birliği Platformu’nun Türk-İş kongresi öncesi çıkışı ne kadar Türk-İş için önemliyse DİSK içinde önemli.
Çünkü Kongre, sendikal hareketin krizini aşma arayışlarının çok yönlü ve çok koldan yürütüldüğü bir süreçte buna önemli katkı sunabilecek birikime sahip DİSK’in, iç krizini aşmanın zaruri bir hale geldiği süreçte gerçekleşti.
Sonuçta kongre 3’ncü kez Birleşik Metal-İş yönetimine seçilen Andan Serdaroğlu başkanlığındaki yönetim ve onları seçen delegasyon açıkça DİSK yönetimine sendikanın yer alma isteğini dile getirdi. Bu DİSK’te ilk defa oldu. İlk defa bir sendika DİSK Başkanlar Kurulu’nu beklemeden DİSK yönetimine adaylığını açıkladı.
Birleşik Metal-İş Sendikası’nın bu isteği 10 Şubat 2012’de yapılacak DİSK kongresi öncesi DİSK içinde yer alan diğer sendikalar tarafından göz ardı edilemez.
KONRE BİR FIRSAT YARATTI
Birleşik Metal-İş’in kongresi DİSK’te iç kirzin sona ermesi ve konfederasyonun geleceği açısından bir fırsat yarattı.
Çünkü içinde bulunduğumuz kritik kavşakta DİSK, dört yılıdır çözmediği ve sürekli derinleşen yönetim sorununu çözmesi gerek. Bir önceki genel kurulda DİSK eski Genel Başkanı Süleyman Çelebi’nin 13. Genel Kurul’da “bir daha aday olmayacağınım” taahhüdünü tutmaması bir dizi sorun yarattı. Bu hala süren Genel-İş, Lastik-İş, Teksil-İş ve Birleşik Metal –İş arasındaki ilişkilerde krize yol açtı. Oysa ki 12 Eylül sonrasında bu dört sendikanın mutabakatı DİSK’in, yürüyüşünü hep kolaylaştırmıştı.
Üstelik sendikalar bir taraftan üye ve güç kaybına uğrarken diğer taraftan her biri kendi çapında değişik iç sorunlarla karşı karşıyalar. Böyle bir durumda konfederasyon yönetiminin oluşturulmasında sendikaların bütünlüğünü sağlayamamak DİSK’i olabileceği noktadan çok geriye savrulmasına neden olacaktır. Birleşik Metal-İş Kongresi’ne kadar yapılan sendika kongrelerinde ortaya çıkan emareler bu kaygının güçlenmesine yol açıyor.
SOSYALİSTLERİN DIŞLANMA KAYGISI
Yaptığım görüşmelerde de DİSK ve sendika yöneticilerinin karşı karşıya bulunulan tehlikenin farkında olmadıklarını gördüm. DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, ciddi bir sorunun olmadığını, olan problemleri de sendika kongrelerinin bitmesiyle bir biçimde aşılacağına ifade etti.
Birçok sendika yöneticisi, özellikle 13. Kongrede Süleyman Çelebi’nin adaylığına karşı çıkan Birleşik Metal-İş’in ve sosyalistlerin dışlaması kaygısını dillendiriyorlar.
Birleşik Metal-İş Genel Başkanı Adnan Serdaroğlu ise, sendikal krizin aşılması çabalarının ve tartışmalarının yoğunlaştığı bir süreçte, taze kana olan ihtiyaca dikkat çekti.
EKİNCİ’NİN ADI KULİSLERDE ÖNE ÇIKIYOR
Kulislerde DİSK Genel Başkanlığına Genel-İş Başkanı Erol Ekinci’nin adı öne çıkıyor. Lastik-İş’de Ekinci’yi desteklediği için başka birine pek şans tanınmıyor.
Lastik-İş’in, disiplin kuruluna verilemesi tartışmaları nedeniyle, Birleşik Metal –İş olan problemden dolayı birlikte yönetim oluşturmak istemediği biliniyor.
Teksil-İş’in ise kendi iç sorunları öne çıkmış durumda. Rıdvan Budak’ın, DİSK için bir iddiası pek yok gibi.
Oysa, DİSK Kongresini Birleşik Metal-İş dışlayarak, Lastik-İş ve Genel-İş ikilisine dayanarak tasarımlamak ve bir önceki kongredeki pozisyonları korumaya çalışmak krizi derinleştireceğe benziyor.
Sonuçta DİSK’te bir önceki kongrede olduğu gibi bir yönetim oluşması salt DİSK’in yönetim sorununun derinleşmesiyle kalmayacağa benziyor, daha büyük ölçüde başta da belirttiğim gibi Türk-İş’te SGBP’nin, KESK’te DSD’nin başını çektiği yeni sendikal hareket yaratma arayışlarının hızını yavaşlatacaktır. Aksi ise bu arayışların ortaklaşmasını kolaylaştıracak bir gelişme olacaktır. Bu nedenle herkesin sendikal hareketin büyük krizden çıkışını önemsemesi gerekiyor. Sınıf tavrı da bu olsa gerek.
22 Aralık 2011
BirGün Gazetesi