SGBP Kararın Eşiğinde

Perşembe günü başlayan Türk- İş 21. Kongresi,  Pazar günü yapılan seçimlerle sona erdi. Kongreyi  izleyenlerin merak ettiği  konuların başında  Sendikal Güç Birliği Platformu’nun (SGBP’nin)  kongrede göstereceği geliyordu. Doğrusu kimse Mustafa Kumlu’nun yönetim listesinin değişeceğine  şans vermiyordu. Nitekim de öyle oldu.

Kongreye “Türk-İş Değişecek, Türkiye Değişecek” sloganıyla giren SGBP’yi oluşturan sendikaların  Genel Başkanları, “seçime dönük bir platform kurmadıklarını” her fırsatta ısrarla vurguladılar. Kongrenin bu arayışta önemli bir durak olması ise yadsınamaz bir gerçektir.

Bugüne kadar Türk-İş bünyesinde kongre arifesinde oluşmuş bütün platformların kongre pazarlıkları sonucunda dağılması, doğal olarak acaba bu defa da ayni şey mi  olacak  sorusunu akıllara getiriyordu. Bir önceki kongrede Belediye-İş ve Tek Gıda-İş Sendikasının  Genel Başkanlarının, Mustafa  Kumlu’nun  listesinden seçilmeleri  bu konudaki  kaygıları güçlendiren  bir faktördü. Bu acıdan platformun kongrede ciddi yara almadan, güçlenerek çıkması başlangıç için önemli oldu. Seçim sonuçlarına bakılarak bu başarı tahlil edilemez. Kongre SGBP’nın etkisi altında geçti. Platform,  kongreye ilk günden itibaren bir dinamizm kattı. Basına yansıdığı kadarıyla sendikal hareketin krizini aşmaya dönük arayışların nüveleri platform temsilcileri  tarafından dillendirdi. Türk-İş yönetimi daha çok savunma zeminde kaldı. Platform temsilcilerinin konuşmalarına  www.petrol-is.org.tr sitesinde bakılabilir.

 

Kongresi Sürpriz Yok

Kongrenin birinci gün Mecliste grubu bulunan siyasi partilerin temsilcilerinin ve daha sonra SGBP oluşturan sendikalarını Genel Başkanlarını konuşmaları saymazsak,  memleketin siyasetinden kopuk bir atmosferde geçtiğini söylenebilir. Kongreyi politikleştiren konuşmaların esas olarak SGBP temsilcileri yaptı. Bu aynı zamanda SGBP bileşenlerinin sendikal ve siyasal perspektifiyle diğerleri arasındaki farkı gösteren en önemli ayrım noktasıdır. Kongreye sunulan karar tasarılarının büyük bölümünün oy birliği ile kabul edilmiş olması Türk-İş delegesinin yapısını gösteriyor. Özellikle de SGBP delegesinin  sunduğu  gazetecilerin tutuklanmasına yol açan Terörle Mücadele Kanunu’nun ve Türk Ceza Kanunu’nun değiştirilmesi için hükümete çağrı yapan önergenin oy birliği ile tartışmasız kabul edilmesi, kongrede alınan kararların önemsenmediğini gösteriyor.  Türk İş camiasını az tanıyan,   bu karara Türk Metal, TES, Haber-İş gibi birçok sendika delegesinin oy vermeyeceğini bilir. Çoğunluğu sendika yönetimlerinden oluşan delegenin AKP’yi uyaran kararlara oy vermesi kararların bir şey ifade etmediğini gösteriyor.

 

Türk-İş’te ayrımcılık

Hele de, Kongre Meclis’te grubu bulan AKP, CHP ve MHP’yi davet edilip, BDP’nin   davet edilmemesi gibi bir ayrımcılığa imza atmış Türk-İş yönetiminin TMK’nın   değiştirilmesini gerçekten istemesi ancak şaşırtıcı bir tavır değişikliği olabilir. Bu  ayrımcılığı bir tek konuşmacının dile getirmemiş olması da Kürt sorununda nasıl bir çetin ceviz olduğu gösteriyor. SGBP de,  bu ayrımcılığa ses çıkarmaması “yeni sendikal hareket” yaratma iddiasıyla çelişti.

 

SGBP sorunu

SGBP,  kongrede Türk-İş içinde bulunduğu durumla sınırlı bir alanda muhalefet yaptı. Esas büyük problem olan sendikal ve emek hareketinin krizini gündeme taşıyamadı.  Bu biraz güçle ve Türk-İş’in delege yapısıyla ilgili bir konu olsa gerek. Diri ve militan sendika kadroların delege olamaması ciddi bir sorundu.  Karakışta 78 gün Ankara’da sürdürülen TEKEL direnişini öncüleri gibi hiç bir direnişin öncüsü delege değildi. Her zaman olduğu gibi sendikal bürokrasi kongreye egemendi. Bu nedenledir ki bir tek genç delege yoktu. Bir elin parmakları  kadar  kadın delege yoktu.

 

Karar tasarıları üzerine yürütülen tartışmalar ve SGBP’nin eleştirilerine verilen cevapların içeriği ve düzeyi,  Türk-İş değişmesinin sınırlarını gösterir nitelikteydi. Bu nedenle Türk-İş Değişecek Türkiye Değişecek sloganıyla yola devam etmenin zorlukları bir kez daha görüldü. Esas olan Türkiye’nin değişmesi ise Türk-İş bu değişim öncüsü değil,  Türk-İş içersinde mayalan yeni bir sendikal hareket  arayışı,  bunun itici veya öncü gücü olabilir.

 

Bu bakımdan SGBP kongreyle sınırlı kalmayan ciddi bir ilgi yarattığını görerek, kongre sürecinden çıkaracağı dersle yol haritasını netleştirmelidir. Buna ihtiyaç olduğunu gösteren önemli verilerden birini de SGBP’yi oluşturan sendika başkanlarının kongre değerlendirmelerinde görmek mümkün. Bunun için Burak Öz’ün 12 Aralık 2011 tarihli,  BirGün Gazetesi’ndeki kongre haberinden yer alan demeçlere bakmak yeterli.  Bu demeçlerde SGBP’nin  netleşmediğini görüyoruz. Kimileri SGBP’nin misyonunu salt Türk-İş’in değişimine indirgemiş durumdalar,  kimileri de daha geniş bir perspektifle KESK ve DİSK ile ortak mücadeleden söz ediyorlar. Şimdi platformun yanıt vermesi gereken soru SGBP Türk-İş içi muhalefet hareketi olarak mı kalacak, yoksa daha geniş bir çerçevede yeni bir sendikal hareketin  inşası için mi mücadele edecek?  İlkinin nafile bir çaba olduğu 21. Türk-İş kongresinden bir kez daha görüldü. SGBP,  bu kararı vermeden kaçınarak durumu  idare edemez. Yeni sendikal hareket Türk-İş ile sınırlı bir güçle inşa edilemez. Benzer arayışların ortaklaştırılması zorunludur.

16 Aralık 2011

BirGün Gazetesi