Yeni CHP ve Ulusalcılar

Enver Aysever dün BirGün Gazetesi’nde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptığı Kürt Açılımından CHP’nin ulusalcılarının rahatsız olduklarını yazdı. Hatta daha da ileri giderek bunlardan bazı isimlerin Doğu Perinçek’in liderliğini yaptığı İşçi Partisi’yle birlikte “Beton, Millet ve Sakarya” diye tanımladığı bir parti kurma hazırlığı içinde olduklarını yazdı.

CHP’nin bir kesiminin Kemal Kılıçdaroğlu’nun politikalarından ve söylemlerinden ciddi rahatsız oldukları basına daha önce de birçok kez yansıdı. Ama İşçi Parti’lilerle birlikte parti çalışması yapıldığı ilk kez kamuoyuna yansıdı. Bu gelişme “yeni CHP ile eski CHP” tartışma ve geriliminin bir süre daha süreceğinin işareti.

Tehlike ve sorun bu süreçte CHP’nin tam anlamıyla etkisiz, edilgen, parçalı ve rotası belirsiz bir parti haline gelmesidir. CHP içersindeki ayrışma ve tartışmanın netleşmesi partinin ana muhalefet görevini bugünkünden daha etkili yapması sonucunu doğurabilir.

Kılıçdaroğlu’nun Cumhuriyetin kurucusu olmayla her daim övünen ve ideolojini Türk ulusu yaratma üzerinden biçimlendirmiş ve bunun bütün özelliklerini bünyesinde barındıran CHP’yi, el yordamıyla yeni bir partiye dönüştürme çalışması doğal olarak kadrolarda tepkiye yol açıyor. Statüko sarsıldıkça ve değiştikçe parti içi, dışı gerilim artıyor.

Tartışmanın iki tarafı var. Bir taraf “yenilenmenin” doğru bir rotada gitmediğini iddia ediyor. Bunlar daha köklü yenilenme yapılmasını isteyen yenilikçiler.  Diğerleri ise  “partinin ideolojisinden sapıldığını” iddia ediyor. Atatürk partisi olmaktan uzaklaşıldığını ileri süren ulusalcılar ve statükocular.

Birinci bölümde yer alanlar tartışmayı parti içinde yürütüyor. Ama ulusalcı ise parti politikaları aksi istikametinde faaliyet yürütüyorlar. Bunlardan en fazla bilineni Hüsamettin Cindoruk’un ve İşçi Parti’sinin öncülük ettiği yeni anayasa hayır platformu.   AKP’nin çoğunlukta olduğu koşullarda anayasa yapmasına karşı çıkıyorlar ve CHP’nin Meclis Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda çekilmesini istiyorlar.  Beklide bu faaliyet, kurulma çalışmaları yapıldığı iddia edilen partinin ilk adımıdır.

Kılıçdaroğlu’nun partide iki ayrı uçta konuşlanmış bu iki eğilimi bir arada tutma çabası ya da niyeti CHP’nin yenileşmesini geciktirmekte partiyi kimliksizleştirmekte.

Bir siyasi parti için kötünün de kötüsü kimliksizleşmesi veya taklit haline gelmesidir. Siyasal güvensizliğin en önemli nedenlerinden biri hiç kuşkusuz kimliksizleşmektir. CHP için esas sorun doğru veya yanlış politikaya sahip olmak değil, net politikalar sahip olmamaktır.

Bu durum bütün partiler ve örgütler için bünyeyi kemiren ciddi bir virüstür. Kemal Kılıçdaroğlu, neredeyse bütün enerjisini Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’sinin,  Deniz Baykal’ın CHP’sine benzemediğini anlatmaya ve ispatlamaya harcıyor. Ama bu yolda ciddi mesafe aldığını söyleyebilmek mümkün değil. Çünkü virüs kemiriyor ve yenilenme hamleleri el yordamıyla yapılıyor.

Genel Kurul öncesi bu durum alenileşmiştir. Mesela partinin eski vekillerinden ve yöneticilerinden Şahin Mengü biri, İşçi Partisi’nin gazetesindeki köşe yazılarında her gün Kılıçdaroğlu’nun nasıl parti çizgisinden uzaklaştığını ve CHP geleneğine ihanet ettiğini yazıp duruyor. İşin tuhafı, bu yazarın bu milliyetçi ve yer, yer nefret söylemlerine demokratik nitelikli platformlarda yer bulmasıdır.

Bu ve buna benzer gelişmeler, Enver Aysever’in yazısında sözü edildiği gibi Kılıçdaroğlu’nun büyük kurultayda nasıl bir politika izleyeceğini fazlasıyla merak konusu ediyor. Kılıçdaroğlu, parti gibi parti olma doğrultusunda adım atmak, politikalarını belirgin kılmak ve bu politikaları sahiplenen kadroları yönetici konumuna taşımak ya da bugünkü durumun devamına teslim olmak ikilemiyle karşı karşıyadır.

Birincisini tercih etmesi “yeni CHP’nin” inşası doğrultusunda yol almak,  ikincisinin tercih kendi sonunu hazırlamak olacaktır.