Gizli Padişah R.T.E

“AKP ve Aydınlar” başlık ve 22 Kasım 2011 tarihli yazımda  AKP mutlak iktidarını inşa etmeye çalışıyor” diye yazdım.

Bu tanımlama devlet kurumları arasındaki görece “özerkliğin” ortadan kaldırılması çalışmasını ifade ediyor.  Daha doğrudan ifadeyle, yargı, yasama ve yürütme çalışmalarının bir tür tek elde toplanmasıdır.

Yasama ve yargı faaliyetlerinin yürütmeyi oluşturan iktidar partileştirilmesidir. Hükümet olmakla yetinmeme halidir. Devletin bütün kurumlarının yürütmenin dümen suyuna girmesidir.

Şimdiler bazı liberallerimiz buna, seçilmiş siyasal iradeye,  atanmışların tabi olması diyorlar.

Bu, yasama ve yargı faaliyetinin evrensel normlardan uzaklaşılması, denetim ve kontrol mekanizmalarının ortadan kaldırılması anlamına geliyor.

Bir devletin hukuk devleti mi, guguk devleti mi olduğunu gösteren, tam da budur.

Mutlak iktidar olma arzusu, aynı zamanda hukukun bütün devlet işleyişine egemen olma gayesinden uzaklaşılmasıdır. Bu nedenle AKP hükümeti, yasal, hukuksal düzenlemelerle yürütme faaliyetlerini yapmak yerine fili durumlar yaratarak yapıyor.

Bunun iyi anlaşılması için birkaç örnek vereyim. Kürt Açılımı sürecinde Kandil ve Maxmur’dan gelen PKK’liler serbest bırakıldı ama aynı insanlar, AKP açılım dönemini bitirdiğinde, aynı nedenle  sekiz ay sonra tutuklandılar.

TRT 6’da Kürtçe yayın yapılmasına başlanırken, anadil yasağının devam etmesi.

Mahkemelerde anadille savunma yapmak isteyen Kürt siyasetçilerin savunma yapmalarına izin verilmeden üç yıla yakın  bir süredir tutuklular. Ama Perşembe gecesi TRT 6’da İki Dil Bir Bavul filmi gösterildi.

Dün İmralı’da tutuklu Abdullah Öcalan ile Kandil arasından bizzat devlet görevlileri veya onların görevlendirdikleri avukatlar kuryelik yaptı. Bugün aynı nedenle tutukluyor.

Geçmişte yapılanlardan dolayı 12 Ağustos 2005 yılından Diyarbakır’da Kürtlerden, gecen hafta Ankara’da Dersimsilerden,  devlet adına özür dileyen Başbakan, bugün özünde aynı politikaları değişik biçimlerde sürdürüyor.

İşine geldiğinde AKP hükümeti, işine geldiğinde AKP devleti, Başbakanda devletin başı oluyor.

AKP politikalarının gereği bir gün yasaları yok saymayı gerektiriyor, bir başka gün katı bir biçimde uygulamayı.

Bu gizli padişahlık değil de nedir Allah aşkına?

5 Aralık 2011 Pazartesi günü, saat:10.00’da Hrant İçin Adalet İçin Beşiktaş’ta adliyesinde.

6 Aralık 2011 Salı günü Diyarbakır’da İHD Şube başkanı Muharrem Erbay ve beş arkadaşının davasında.

Yargı ve yürütmenin nasıl tek vücut olduğunu görmek isteyenler, fiziki olarak olmasa da kulaklarıyla, yürekleriyle Beşiktaş’ta, Diyarbakır’da olmalılar.

Yetmediyse 27 Aralık 2011 Çağlayan’da Ahmet Şık, Nedim Şener davasını kaçırmasınlar. Orada polis, yargı, yürütmeyi çok rahat kol kola görülecektir.

Demokrasi, hukuk buysa, yargı buysa biz almayalım kalsın. Çünkü R.T.E’dan gelecek, demokrasiden de, hukuktan da kimseye bir hayır gelmez. Onun hayrı kendine, demokrasisi kendine, hukuku kendine, yargısı kendine.

 

Biz hep birlikte düşünelim: “iktidarlaşmış yargıya, mutlak iktidar olmak isteyenleri”  tanımıyoruz demenin zamanı geldi mi diye? Gizli padişah R.T.E,   başka türlü durdurulamaza benziyor.

2 Aralık 2011