CHP tren sallayarak durumu idare edemez

Bir önceki yazımda belirttiğim gibi yeni anayasa hazırlıklarında CHP’nin izleyeceği siyaset oldukça önemli. Her şeyden önce CHP’nin ne kadar yeni CHP olabileceği gösterecek.

Bu gün Türkiye’nin geleceğini belirleyecek önemli konuların başında anayasa meselesi geliyor. Burada CHP siyasal olarak kilit rolle sahip bir parti.

Çünkü CHP, şayet   yeni CHP olabilirse, AKP’nin anayasa yapımından istediği gibi davranmasını sınırlayacak, keyfiyeti önleyecek güce sahip.

Yani CHP, AKP’yi dizginleyebilecek, kontrol edebilecek bir mekanizma olabilir.

Eski CHP bunu yeni anayasa yaptırmamakla başarırdı.

Yeni CHP, yeni anayasanın evrensel ölçülerde ve demokratik, katılımcı olmasıyla başarmak durumundadır.

Yeni CHP, yeni anayasanın Türkiye’nin bir dizi sorununun çözümüne kapı açan veya kolaylaştıran bir içerikte hazırlanmasında ciddi katkısı olur.

Yeni CHP, eski CHP’nin aksine Türkiye’yi sarmak üzere olan yangına benzin değil su döker.

Eski CHP, Türkiye’nin sorunlarının çözümünde takoz olmayı temel prensip olarak benimsemişti. Yeni CHP, Türkiye’nin sorunlarını AKP ferasetine bırakmadan, evrensel hukuka, insan haklarına, dünya demokratik delerlerine uygun çözülmesi için irade gösterir.

Eski CHP, yurttaşlarına değil, askere, polise, yargıya güven üzerine oluşmuş bir devlet ve toplum geleneğinin sürdürücüsüydü. Yeni CHP ancak insana ve yurttaşa güveni esas alırsa yeni olabilir.

 

Yani CHP gerçek bir sosyal demokrat bir parti olmak isteyip, istemediği anayasa tartışmalarında gösterecektir.

 

Bu bakımdan CHP anayasada kırmız çizgilerinin neler olduğu veya olması gerektiği önemli bir tartışma.

 

Kırmızı çizgileri 12 Eylül anayasasının ilk üç maddesi olan CHP eski CHP olarak kalma tercihini yapmış demektir.

 

Kırmız çizgileri, güçler ayrılığı, insan hakları beyannamesi, uluslararası hukuk normları, sosyal ve siyasal haklar olan CHP yeni CHP’dir.

 

İşte gecen hafta yazımın sonunda sözünü ettiğim, Süheyl Batum’un ve Rıza Türme’nin 14 Ekim 2011 günü Taraf Gazetesine çıkan açıklamaları bu nedenle  önemli. Başka gazetelerde yer almayan bu açıklama bugüne kadar  yalanmadı.

 

Aslında bu açıklama ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun “anayasanın değiştirilemez maddeleri kırmızı çizgilerimiz”  açıklaması,  CHP’deki ikili durumu göstermektedir.

 

Nereye gideceğine ve ne yapacağına karar verememiş, bir anlamda tren sallayan  CHP ile karşı karşıyayız. Ancak CHP daha fazla tren sallayarak durumu idare edemez.

 

Türkiye siyaseti bu ikili durumu daha fazla kaldırmıyor. Anayasa gerilimi ve tartışmaları  2012 yılının ve siyasetin temel referansı noktaları olacaktır.

 

CHP bu rolünü etkili bir biçimde parlamentoda BDP ile parlamento dışından diğer sol ve demokrasi güçleriyle ortak bir yürüyüşle başarabilir.

 

Bu bakımdan her iki partinin yeni anayasa hazırlıklarına yol temizliği ile başlanmasına ilişkin paralel yaklaşıma sahip olması bu işbirliğin zeminini inşa etmek için bir fırsattır.

 

Parlamento dışı sol ve demokrasi güçleriyle ilişkilenmek içinde BDP öncülüğünde eksikte olsa bu hafta sonu oluşan Demokratik Haklar Kongresi’ni bir fırsat olarak değerlendirmek mümkün. BDP,  CHP ile bu güçler arasında bir volan kayışı görevi neden görmesi.

 

Bu süreçte en büyük yanlış her iki partinin birlikte görünme konusunda isteksizlikte ısrarcı olmaları olabilir. AKP, karşısında kurulacak tek bloğun merkezi budur.

 

Sorun kiminle değil, ne için ortak davranış geliştirmekte düğümleniyor. Bu nedenle CHP, çağdışı kırmızıçizgi ısrarını terk etmelidir.

 

Yeni anayasa yapımına ilişkin demokratik bir yol haritası oluşturmalıdır.   Bu yeni sol yeni CHP olmaya yoluna girmektir. Zor ama geleceği olan budur.

 

18 Ekim 2011