ÇOĞUNLUK

Film eleştirmeni değilim. Uzaktan, yakından ilişkim yok. Ama iyi film, kötü film ayrımı   yapabilecek kadar bilgi sahibiyim,  sinamayı da severim. Ayrıca filmi de ne televizyonda, ne CD veya DVD’de izlerim. Ben, “film sinamada izlenir”  diyenlerdenim. Belki çok geniş bir evim olsa, o zaman evsinaması kurabilirim. Bu nedenle en azından şimdilik filmi sinamada izlemeyi tercih ediyorum. Buna siz zorunlulukta  diyebilirsiniz. Bende sinema gibisi yok derim.

Bu hafta, sevgili Çiğdem Mater arkadaşımın, gecen hafta yapılan  galasına ve kokteyine katılamadığım  Çoğunluk filmine gittim. Doğrusu, Yeni Sinamacılar Akımı’ndan  filmin yönetmeni,  Seren Yüce ve ekibi çok güzel  bir filim çıkardılar.Hem de bir çoğunun ilk filmleri olmasına rağmen.

Antalya Altın Portakal Film Festivali’nin, ödül törenlerini televizyondan  izlerken, Çoğunluk filminin ödülleri toplamasına çok sevindim. Genç sinamacıların, ödül alması  beni fazlasıyla mutlu etti.

Hoş Çoğunluk filmi ilk kez Antalya Altın Portakal Film Festivalinde ödül almadı. Kısa bir süre önce Venedik Film  Festivali’nde  genç yönetmenlere verilen  Geleceğin Aslanı ödülünü aldı. Antalya’da ise üç ödül birden aldı.En iyi yönetmen, en iyi film ve en iyi erken oyuncu dallarında ödülleri topladı.

En iyi erkek oyuncu ödülü alan orta sınıf ailenin, asosyal, yaşamdan hiç bir tat almayan ve bunu bilmeyen, gelecek iddali olmayan oğul Mertkan rolünde oynayan genç oyuncu,  Bartuğ Küçükçağlayan’ın oyunculu olağanüstü. Mertkan  rolünün gerçekten hakkını vermiş.

Filmin seneryosunda konu iyi işlenmiş. Filmde orta sınıf bir ailenin   çelişkileri anlatılıyor.Yönetmen Sergen, gazetelere verdiği  demeçlerde,  bu tercihini “çıkış noktam egemen ideolojiyi sorgulamak”olarak izah ediyor. Bence de hayatın içinde bir konu ve sorun. Türkiye nufüsünün büyük bölümünün yaşadığı çatışmayı  yansıtıyor. Milliyetçi, aşırı otoriter, şiddet eğilimli, Kürt düşmanı baba ile, anti sosyal genç oğlunun ve evliğinden mutsuz anne, arasında yaşanan çelişkileri ve çatışmalar  ele almış film.Esas olarak üçlü arasındaki  ilişkiden hareketle toplumsal ve sosyal bir yara ele alınmış.

filmin fazlalıkları

Ama Seren, egemen ideolojiyi sorgulamayı amaçlarken, bir çok meslek taşı gibi,  egemen ideolojinin etkisi altında olduğunu  da gösteriyor seyirciye. Kürt kızı Gül’ün oynadığı rol bunu gösteriyor. Mertkan’la birlikte olan, Mertkan’ı evine götüren kız olarak Kürt gençini  tercih etmek, sorgulanan egemen  ideolojinden etkilenmenin izlerini  taşıyor. Türk sinamasında bütün kötülükleri  azınlık  kökenden insanlarımız üzerinden sinamaya aktarmak genel bir çizgidir. Filmde Kürt kızı tipi,  doğrusu beni rahatsız etti. Bu filmde, Kürt kızı rolü fazlalık ve gereksiz.

Birde  Kürt gençinin oynadığı rol, Kürtlerin sosyal, toplumsal ve kültürel durumlarına denk düşen bir tercih değil. Çok fazla rahat, ve sosyal bir genç kızın Kürt olarak seçilmesi abartı. KürtYoksul Kürt kızının okuyor olması, daha sosyal bir kişiliğe sahip birini canlandırması pozif bir yaklaşım. Ama Gül’ün rolü gerçekliğe uymuyor. Çok fazla eklektik duruyor. Farklı açıdan benzer şey Gebze’de inşaa işi de fazlalık olmuş. Daha doğrusu gereksiz olmuş. Küfürlü konuşmanın ise,  orta  sınıf bir aile içersinde  bu kadar yaygın ve sık konuşulduğu filmde gördüm. Sokak ağzı ile film yapmak bu olmasa gerek.

Tekrarlamakta yarar var. Film  öteriter ve milliyetçi zihniyetin teşhiri  bakımında çok anlamlı ve doğru bir duruşa sahip. Hayatın içinde bir konunun  hayatın içinden kesitlerle aktarılmasının tercih edilemesi çok, çok önemli. Hedefi çok belirgin. Geleceği bekleyen ciddi bir toplumsal tehlikeye parmak basıyor. Milliyetçiliğinin, hoşgörüsüzlüğün, otoriter ve şiddetten beslenen bir yaşam tarzının, gençleri sürüklemekte olduğu tehlikeye işaret ediyor film. Genç nesillerin nasıl, hangi ilişkiler içersinde kimlik edindiklerini gösteriyor. Çocuğa kimlik kazandıran veya kişiliksizleştiren aile dramını kaçırmamakta fayda var.Milliyetçi, otriter ve şiddet yanlığı kişiliklerin toplumu nasıl zehirledikleri anlamaya katkı sunan bir sanat eseri olmuş.Başka bir ifadeyle sanatın toplumu uyarma misyonu iyi işlenmiş filmde.

Bu nedenle de Venedik’te ve Antalya’da aldığı yoğun alkışı fazlasıyla hak etti Çoğunluk.

28 Ekim 2010