Tutumlar farlıklı yanlışlar aynı

12 Eylül’de yapılacak referanduma, bir haftadan az bir zaman kaldı. Sol adına a söylenenlere ve yapılanlara baktığımızda  bazı solcuların   pusulalarını  tamamen kaybettiklerini görüyoruz.

Belki de çoktan beri    pusulasız oldukları  açığa çıkmaya başladı. Ergenekon Soruşturmasıyla başlayan solun  birbirini  kemirme dönemi, bütün açımasızlığıyla referandum döneminde  devam r.

 

Önce bana “yazıklar olsun size dedirten”, içlerinde Adalet Ağoğlu’nun da olduğu  birçok konuşmacının  katıldığı İstanbul’daki  forumda, öğrenci kolektifinin yaptığı eyleme ve İzmir’de Öğretim Üyesi Ferhat Kenter’e  yapılan boyalı saldırı üzerine görüşlerimi belirtmek istiyorum.Bu iki olay da sosyalistlerin büyük bir ayıbıdır ve nasıl bir tehlikeyle karşı karşıya olduklarını  gösteriyor.

Her iki eylemi yapanların gençler olmas,ı belki biraz  toleranslı yaklaşmamızı gerektirebilirdi. Ancak  sosyalist solda son yıllarda yaşanan, aynı anlayıştan kaynaklanan benzer bir saldır konunun üzerinde durmayı gerekli kılıyor.

Beğenmediğimiz  görüş sahiplerine yapılan benim saldırı diye tanımladığım, eylemcilerin protesto diye tanımladığı bu davranış biçiminin savunulabilir veya mazur gösterecek  hiçbir gerekçe olamaz.

Bu türden davranışlara toleranslı davrananlar sadece kendi toplumsal ve siyasal yaşamlarını otoriter bir anlayışla biçimlendirmiş olmakla kalmıyorlar. Aynı  zamanda kurmayı amaçladıkları başka bir ülkeyi de  otoriter bir zihniyetle kurmaya girişmiş  oluyorlar.İşte thlike burada.

Bu davranışın kaynağında,  yetmiş yıllık reel sosyalizm deneyiminin tekçi ve otoriter toplum anlayışı vardır. Yani başarısızlığı tarihsel olarak ispatlanmış sosyalizm anlayışının  yeniden üretilmesidir.

Kendi fikrine güvensizlik, farklı fikirlere yaşama alanı tanıma yaklaşımı tek tip toplum ve tek tip yaşam dayatmasına dönüşüyor.

Bu  davranışlar, Türkiyeli solcularının, 1980 öncesi sol içi  ilişkilerden hiçbir sonuç çıkarmamış olduklarını  gösteriyor.

Bu ülkenin en değeri aydınlarından, yazarlarından ve edebiyatçılarından biri olan Adalet Ağaoğlu’nun, hangi nedenle ve bahaneyle olursa olsun yumurta atma eylemine veya solcuların protestosuna maruz kalması sosyalistleri  yerin bin kat altına sokacak gelişmedir.

Eylemcilerin saldırının muhataplarından özür dilemiş olmaları saplandıkları bataklıktan kurtulmalarına yetmez. Sorun, sahip oldukları anlayışı sorgulamakla ve çoğulculuğu esas alan bir düşünce anlayışını benimsemekle aşılabilir.Yoksa bu türden durumlarla karşı karşıya kalmamız kaçınılmazdır.

Tıpkı bu saldırıyı yapanlarda  “kendi tutumunu sosyalizm adına tek doğru    olarak dayatan  ve referandum konusunda kendisi gibi evet tutumu almayanları “çavuşlarla birlikte davranmak” gibi ağır ve sığ suçlamada bulunanlarla ortak  ideolojik zeminde buluşurlar.

En doğru tutum “yetmez ama evet” diyenlerin hayır veya boykot tutumu alan herkesi askercilikle veya statükocukla suçlaması  tekçi sosyalizmin ta kendisidir.

Kendi düşüncesinden, davranışından ve  politikasından en küçük kuşku duymamak hali bilimsellikten uzak bir tutumdur. Tartışmayan, sorgulamayan ve eleştirmeyen her şey dogmatiktir.Doğmatizm ise bilim dışıdır.

Kendisi dışındaki solu yerden yere vurmakla kitleselleşeceğini sanan  bu çevreyi, diğerlerinden ayıran tek şey şiddete ve zora başvurmamalarıdır. Ama beslendikleri ideolojik zemin, şiddet uygulayacak güce ulaşmalarından bundan uzak durmalarını sağlamaz. Reel sosyalizm bunun pratikleriyle doludur.

Kendi dışındaki sosyalistleri, aşağılamayı ve sosyalizm dışı ilan etmeyi sosyalistlik sananlar sola ve sosyalizme büyük zarar verdiyorlar. Solu aşağılayarak  muhafazakarlarla   çoğalacağını  düşünenler tıpkı birinciler gibi büyük yanılgı içindeler. Bu yolla belki  kitleselliğe ulaştırabilir. Ama bu kitlesliğin  Doğu Perinçek hareketinin yarattığı sonuçtan başka bir sonuç üretmesi mümkün değildir.

  1. yüzyılın sosyalistleri ve sosyalizmi tekçilikten, sekterizmden ve  ben merkeziyeclikten arınarak büyüyecek.

6 Eylül 2010