Hrant’ı Rahat Bırakın

Hrant’ın peşinden küçük bir azınlığın dışında  bütün bir ülke,  insanlık, yer, gök  ağladı. Küçük bir azınlık ise,  mutluluklarını, polis karakolunda katillerle, Türk bayrağı önünde çektirdikleri fotografla  tarihe not düştüler.

Karakollarda, mahkeme korudorlarında katilleri kahramanca karşıladılar, alkışladılar. Polis şefleri, tetiği çektirenin kabarmış milli duygular olduğu ilan etti.

Hükümet, katilleri koruyanlara, teşvik edenlere, görevi kötüye kullananalara dokunulmasına izin vermedi.

Hrant’ın ardından gözyaşı dökenler, yüreğine hançer saplananlar, Hrant’ın taşıdığı, sahip olduğu değerlere, bu ülkeyi, bu ülkenin  toprağının altına girmeyi göze alacak kadar çok sevmesine, altı delik ayakkapısının ifade ettiği sosyal duyarlılığı sahiplendiler. Hrant’da simgeleşen toplumsal, sosyal,kültürel  ve siyasal değerler toplamına karşı  bir tevecu gösterdiler.

Artık   bir tiyatro oyuna dönüşmüş olan Hrant’ın katillerinin yargılanmasının sonucu  belli oldu. Çünkü 15 Ağustos 2010 tarihli gazetelerde geniş biçimde yer aldığı gibi, AKP hükümetinin Avrupa İnsan Hakları Mahkesine  vermiş olduğu savunmayla, Hrant’ın katillerinin Beşiktaş’taki mahkemede verdikleri savunma   tamı tamına aynı.Katillerin savunması, devletin Hrant’ın öldürülmesi sürecini başlatan mahkeme kararını savunmasının kopyası.

Dışişleri Bakanlığı,  Hrant’ın TCK 301 maddesinden mahkum edilmesini “Dink Türk’lüğü aşağladı, nefret söyleminde bulundu. Bu tür yazılar halkı tahrik eder, kamu suçu oluşturur.” biçiminde savuyor. Hrant’ın katilleri Ogun Samats, Erhan Tuncel’de  kendilerini aynı sözlerle savunuyor.

Hükümetin savunması, Beşiktaş’a yargılananlar için örnek teşkil  edeceğinden hiç kimsenin kuşkusu olması. Hükümet,  Türkiye’yi savunmak için yaptığı savunmayla aynı zamanda Beşiktaş’takileri de savundu.

Şimdi hükümet her zaman ve her konuda olduğu gibi bu konudan sorumluluğu üzerinden atmak için çırpınıyor. Dişişlerin Bakanı, savunmayı sahiplenmiyor, suçu avukatlara, bürokratlara yıkmaya çalışıyor. Cumhurbaşkanı savunmayı eleştiriyor.

Bu ne iki yüzlük anlayana aşk olsun. Sürelik iyi ve hayırlı şeyler  AKP marifeti oluyor, hayırsız, kötü ve pis şeyler devletin işleri oluyor. Devletin başı Cumhurbaşkanı değil mi? Hükümet devletin dışında mı AKP, yandaş medya ve bazı   demokrat geçinen aydınlar sadece kendilerini uyanık sanıyor. Bu savunmanın altında hangi Dişişlerin Bakanın imzası var, hangi bürokratın imzası var ? Açıklasınlarda görelim.

Gecelim bunları, Hükümet ve  Dışişleri Bakanı  savunmadan rahatsızsa,  savunmayı hazırlayan bürokratlar hakkında neden soruşturma açmaya yanaşmıyor?

Bakanlık poliktikalarına aykırı işler yapanları neden görevden  el çektirmiyor? Ya da neden, hangi gerekçeyle bu utanç verici ve ırkçı savunmayı hükümet geri çekmiyor?   Üstelikde günlerdir bu doğrultuda “Hrant’ın Arkadaşları” grubu ve bir dizi yazar çağrı yapıyor. AKP samimiyetin göstersin, 19 Ocak 2007 öldürülen Hrant’ı, ikinci kez 15 Ağustos 2010 tarihinde  öldürdüğü için  özür dilemeli.

Bu zor mu? değil. Ama Hrant’ı yazdığı yazılardan dolayı ölümle  tehdit eden MİT İstanbul bölge Yardımcısı,  Hrant’ın katillerini koruyan  polis şefleri, görevini suistimail eden devlet bürokratları hakkında  soruşturma açılmasını engelleyan hükümet için zor. Çünkü çekilen bir tuğla cinayetler, hukuksuzluklar üzerine inşa edilmiş mekanizmanın çökmesini yol açabilir. Ama korkunun ecele haydası yok.

Bu tartışmayı en güzel tanımlayan yürüği baba sevgisiyle yanan sevgili Arat Dink oldu. Arat, “Savunmalarının benzerliği,  aralarındaki benzerliğin sebebi değil,  tam tersine sonucudur. Dahası aralarındaki ilişki benzerlikle değil, aynılıkla açıklanabilir” ( 20 Ağustos 2010 tarihli Devlet Kendine Yakışanı Yaptı başlıklı  yazısı )

Sözün kısası AKP hükümeti, oyun oynamaya son vermali. Çünkü herkes bu yalanlara doydu artık.Hükümet, Hrant’ın Arkadaşları’nın çağrısına yanıt vermeli. Artık  Rakel’ler,  Delil’ler, Arat’lar huzursuz edilmemelidir. Hrant, toprağında rahat bırakmalı.

21.ağustos 2010