Başbakan, DSP Genel Başkanı Mahsun Türker ile görüşmesinde PKK ile mücadele için ‘özel ordu’ kuracaklarını duyurdu.
Başbakan’ın bu sözleri 30 yıldır süren savaştan en küçük bir ders alınmadığını gösteriyor. Her şeyden önce PKK konusunu h‰l‰ terör sorunu olarak ele alıyor. Bunun böyle olmadığı devletin resmi arşivlerinde yer alalı uzun süre oldu.
İkinci nokta Başbakan, Türkiye’nin özel tim, JİTEM ve Hizbu-kontra uygulamalarını unutmuşa benziyor.
Başbakan köy ve orman yakmaları, faili meçhul cinayetleri, ölüm kuyularını, yargısız infazları, tecavüzleri, yağmalamaları unutmuş olabilir ama 30 yıllık savaşın ve Kürt gerçeğinin en önemli parçası bunları, ne Kürtler ne de Kürtlerle eşit yaşamak isteyenlerin unutması mümkün değil.
Bu sözler AK Parti’nin ‘açılım devam ediyor’ sözlerine rağmen Kürt sorununda bir süredir yeni bir konsept uygulamaya koyduğunun kanıtıdır.
AK Parti, Kürt sorununun çözümünde askeri yöntemin temel çıkış olduğuna karar vermiş gözüküyor. Bütün politikalarını özel savaşa hız vermek üzerine kurmaya başladı. Başbakan’ın Toronto ziyaretinden Obama ile yaptığı anlaşmanın çerçevesi ortaya çıktıkça bunun çapı daha net anlaşılacak.
Türkiye’nin, ABD ile işbirliği içinde yeniden ‘özel savaş’ konseptine dönmesinin bölgesel sonuçları açığa çıktığında, çözümsüzlük politikasının bedelinin Türkiye için ne kadar ağır olduğu görülecektir. Özellikle AK Parti’nin, son anayasa hamlesiyle bu özel savaşın birlikte yürütülmesinin madalyonun iki yüzü olduğu görülecektir. Bunlar daha çok tartışılacak konular.
Bu yazımda Başbakan’ın konuşmasındaki dikkat çekici birkaç noktanın altını çizmek istiyorum.
Başbakan konuşmasında ‘özel ordu, uzman askerlerden oluşacak ve bu askerler dağlarda beş-on yıl görev yapacaklar’ açıklaması yaptı. Yani Başbakan savaşı beş-on yıl daha sürdürmeye karar vermiş. Bu beş-on yıl daha dağlarda, sınır karakollarında gençlerimizin ölmesi demek. 30 yıldır 40 bin insanımızın ölmesi yetmemişe benziyor. Daha bir yıl önce anaların gözyaşının akmasını önleme iddiasındanki Başbakan, şimdi beş-on yıl sürecek özel savaştan söz ediyor. Savaş için emekli General Osman Pamukoğlu’nun önerisi olan 20 bin kişilik, gayri-nizami harbin bütün teknikleriyle eğitilmiş ordu kurmaya soyundu.
Beş on yıl arası görev yapacak bu ‘özel ordu’ mensuplarının dağlarda beş-on yıl görev yapmalarından sonra tazminatlarını alarak kamuda başka bir işe geçmeleri sağlanacakmış.
Dünyada özel savaş için kurulmuş ve suç örgütüne dönüşmemiş resmi tek bir militer örgüt örneği yoktur. Hepsi ölüm makinaları gibi çalışmış, her türlü yasadışı işle uğraşmış birer örgüte dönüşmüşlerdir. Benzer süreçlerden geçmiş ülkelerde olup bitenlerin bilgisine sahip her insan, bu yöntemin böylesi vahim sonuçlara neden olduğunu bilir. Danışmanları Başbakan’ı doğru bilgilendirmiyor olabilir. Ama çatışmasızlık dönemi olan 1999-2004 yılları arasında özel tim ve JİTEM mensuplarının ve korucuların ne işlerle meşgul olduklarını devlet arşivlerinden öğrenebilir. Bunları bilip özel ordudan söz edenler bu yolu içlerine sindirmişlerdir. Sanırım Başbakan’ın durumu da bu. Son dönem AK Parti’nin Kürt sorununda izlediği politikanın savaş alanında nasıl uygulamalara yol açtığına baktığımızda ve Bölge’den yükselen feryat seslerine kulak asmama tutumunu dikkate aldığımızda durumu başka türlü izah etmek mümkün değil.
Bölge sivil toplum örgütlerinden, siyasetçisinden ve barış güçlerinden yükselen ‘çatışmalarda öldürülen PKK’lıların cesetlerine işkence yapıldığı’ iddiaları sürecin nereye doğru evrildiğini gösteren ve Başbakaan’ın özel ordusunun mühtemel uygulamalarının örnekleri olsa gerek. Bu iddialar insanlığın bittiği noktaya yaklaştığımızı gösteriyor.
AK Parti, denenmiş ve başarısızlıkla sonuçlanmış eski politikaları yeni ambalajla sunuyor. Kuşkusuz bunun sonucu daha fazla can ve zaman kaybından başka bir şey değildir.
16 Temmuz 2010