Çocuk haklarıyla çocuktur

Son ayların ana gündemi olan anayasa değişikliği bir haftadır neredeyse unutuldu. Birçokları açısından ölüm kalım meselesi olan anayasa tartışmasının yerini, CHP’de yaşanan vitrin değişikliği ve Deniz Baykal krizi aldı.

Şimdi birçok kişi rejim tıkanıklığını aşmayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Deniz Baykal’ın koltuğuna oturmasına indirgemiş vaziyetteler.

Türkiye, Baykal’ın evine bugün kim gittiye, Baykal’ın ne dediğine ve Kılıçdaroğlu’nun ne yaptığına kilitlenmiş durumda.

Bir yıl içinde üçüncüsü yaşanan maden ocağı patlaması ve yerin bin kat altında ölüsü çıkarılan işçiler, CHP’deki yaşananlar kadar Türkiye’nin gündemini meşgul etmiyor.

Her akşam haber bültenlerinde, Gandi Kemal’in gelişini alkışlayan gazete haberlerinde toprağın beş yüz metre altında dört gün bekleyen otuz canın ve onların acısının kavurduğu yüreklerin üzerine statükonun merkezinde yaşanan vitrin değişikliğinin gölgesi düşüyor.

Yaşanan her yeni facia ve oluşturulan her yeni gündem, bir öncekini unutturuyor. Nedenini sorgulamaktan alıkoyuyor insanlarımızı.

Bu yılın başında, Bursa’nın, Mustafakemalpaşa ilçesindeki Bükköy Madencilik İşletmesi’nde iş kazası kisvesi altında yaşanan işçi cinayeti unutulduğu gibi bu da unutuldu ve üzeri örtüldüğü sürece Türkiye benzer facialar yaşamaya devam edecektir.

Günü birlik sorunların peşinden koşmak son yılların en revaçta yaklaşımı oldu. Akıntıya kapılmak böyle bir şey oluyor sanırım.

Akıntıya kapılmayanlar, her koşul ve şart altında kendi konusunu veya sorununu takip edenler de yok değil. Türkiye’nin büyük sorunlarıyla ilgilenmekten başını kaldıran, daha mikro ama daha yakıcı ve derin konu ve sorunlarla ilgilenenler de var elbette.

Bunlardan biri de, medyanın ‘taş atan çocuklar’ dediği, yargının terörist çocuklar diye yargıladığı Terörle Mücadele Kanunu mağduru çocukların’ durumlarının düzeltilmesi için çaba sarf eden, bütün toplumun hafızasını canlı tutmaya çalışan, kendilerine Çocuklar İçin Adalet Çağrıcıları ismini veren yurttaş inisiyatifidir.

Bu çocuklar 18 yaşından küçük oldukları için uluslararası sözleşmelere göre suçları ne olursa olsun çocuklara özgü mahkemelerde yargılanmaları gerekiyor.

Türkiye’nin Çocuk Koruma Kanunu’na göre 18 yaşından küçük oldukları için çocuk sayılıyorlar ve suç işlemeleri halinde özel çocuk mahkemelerinde yargılanmalıdırlar.

Ancak bu 4 bin çocuk Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin yerine kurulan Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemeleri’nde yargılanıyorlar ve yaşlarının birkaç katı fazla cezaya çarptırılıyorlar.

İnisiyatif kurulduğu günden bu yana bunun düzeltilmesi için bakanlarla, partilerle, sivil toplum örgütleriyle görüşerek yapılması gerek yasal düzenlemeleri anlatıyor.

Grup, Mart ayında Başbakan’la görüştü. Başbakan, kendisini ziyaret eden Lale Mansur ve arkadaşlarına, konunun çok hassas olduğunu, sorunun giderilmesi için detaylı çalışma yapacakları sözünü verdi.

Kısa bir süre sonra hiçbir derde deva olmayacak olan bir yasa taslağı Meclis Adalet Komisyonu’na sevk edilmesine rağmen anayasa değişikliği öne geçirildiği için komisyonda bekletiliyor.

Çocuklar İçin Adalet Çağrıcıları bu yakıcı konuyu gündemde tutmaya devam ediyor. Bir süre önce bazı gazetelerde Yargıya Açık Mektup başlığı ile yayınlanan ilan, yargının içinde bulunduğu durumu gözler önüne serdi.

Bu ilan aynı zamanda sanki Cenevre’de mayıs ayı başında yapılan Evrensel Periyodik İnceleme Mekanizması Toplantısı’nda AK Parti hükümetinin Sözcüsü Cemil Çiçek’in ‘onlar çocuk değil’ sözlerine yanıt oldu.

Çocuklarını hukuksuzluğa, adaletsizliğe ve vicdansızlığa terk etmiş bir toplum ve siyaset büyük sorunlarla ilgilense ne olur, ilgilenmezse ne olur? Çocuk haklarıyla çocuktur bilincine erişemeyen bir toplum ve siyaset çürümeye mahkûmdur.

21 Mayıs 2010