Savaş döneminin en şiddetli ve acımasız yılları olarak kaldı aklımda 1994 yılı. MGK toplantılarında savaşı tırmandırmanın taktiklerinin belirlendiği, öldürülecek Kürt işadamlarının listelerinin ve yakılacak köylerin isimlerinin Bakanlar Kurulu’nda tartışıldığı yıl olarak aklımda 1994 yılı.
Bizzat dönemin Başbakanı Tansu Çiller tarafından yakılması emri verilenlerden biri de Kadırga’daki Özgür Ülke Gazetesi’nin merkez binasıydı. 4 Aralık 1994 gecesi Kürtlerin özgürlük mücadelesinin sesi olan Özgür Ülke Gazetesi’nin merkez binası yakıldığında savaşın ne derece şiddetlendiğini bir kez daha gördük.
Yakılmak istenen sadece gazete binası olmadı, gazetenin gece çalışanları da diri diri yakılmak istendi. Nitekim gazete çalışanı Ersin Yıldız yaşamını yitirdi, yirmi üç çalışan yaralandı.
Ben o zaman sevgi ile andığım Prof. Sadun Aren’in, Genel Başkanı olduğu yeni kurduğumuz Birleşik Sosyalist Parti’nin yöneticisiydim. O günlerden iki şey aklımda kaldı. Birini dün Genel Yayın Yönetmenimiz Filiz Koçali yazdı. Aydınlar, gazeteciler Özgür Ülke’ye sahip çıkmıştı. Orhan Pamuk, Ahmet Altan ve onlarca aydın, sanatçı Özgür Ülke Gazetesi’ni İstiklal Caddesi’nde satmışlardı.
İkinci olayda, Özgür Ülke Gazetesi bombalandıktan sonraki ilk cumartesi günüydü. Aydın ve sanatçıların gazeteyi dağıtımlarının ise iki gün sonrasıydı, İstiklal Caddesi her zamanki gibi tıklım tıklımdı, en öndeki Sadun Aren hocanın elinde Özgür Ülke Gazetesi ve yüzlerce Birleşik Sosyalist Partiliyle gazete satışımızdı. Yarım saat içinde beş yüz gazete bitti, adeta gazete elimizden kapışıldı.
Şimdi o aydınlarımızın kaçı Özgür Ülke Gazetesi’nin geleneğini devam ettiren Günlük Gazetesi’ni, gazeteci raflarında gördüklerinde dönüp bakma gereği duyuyor merak ediyorum. Zaman zaman o büyük dayanışma ve sahiplenme nerede diye düşünüyorum.
O günlerdeki gibi dayanışmayı, İstanbul, İzmir sokaklarında aydınlar, sanatçılar, sosyalistler yeniden yaratamazsak, Çanakkale Bayramiç’teki gibi milliyetçi linçler önümüzdeki dönem çok daha yaygılaşacağa benziyor. Bayramiç’den Kürtlerin kovulmak istenmesinin önüne bizler geçemediğimiz ve Kürtleri kendilerini savunmada yalnız bıraktığımız sürece Kürt açılımı hoş bir seda olarak tarihe geçer.
Hiç kuşkusuz, bugün Ergenekon davasından bir sonuç elde edilmek isteniyorsa, Özgür Ülke Gazetesi’nin bombalanması gibi birçok eylemin, cinayetin, kundaklamanın faili olanlar yargı önüne çıkarılmak zorundadır. Ergenekon davasının kapsamına o dönemin Başbakanı Tansu Çiller, Genelkurmay Başkanı Doğan Güneş ve Kürtlere karşı savaş planları yapanlar, cinayet emirleri verenler alınmadan bir sonuç alabilmek mümkün değildir.
Özgür Ülke Gazetesi’nin bombalanması ve birçok Kürt işadamın öldürülmesinin gizli yönleri, dün derin devlet, bugün Ergenekon denen şeyin ne olduğunu hiç kuşkuya yer bırakmayacak şekilde ortaya koyuyor. Bunu açığa çıkarmak zor değil. Özgür Ülke Gazetesi’nin bombalanması talimatını kim verdiyse, kim bombaladı ise derin devletin, Ergenekon’un adresi orasıdır. AKP, MGK, Başbakanlık arşivlerini incelesin bunları görecek. Ya da gazetemizin yönetimine başvursunlar eminim onlar hükümete yardımcı olacaklardır. Özgür Ülke Gazetesi’nin yakıldıktan 15 gün sonraki nüshasında yayınlanan belgeleri kendilerine vereceklerinden emin olabilirler.
Tabii önce AKP eski yöntemleri denemeye son verme iradesini göstermelidir. Bugün AKP, eski yöntemlere başvurmayı bir ihtiyaç olarak gördüğü için Ergenekon ile hesaplaşıyormuş gibi yapıyor. Doğal olarak, sonu da daha öncekilere benzeyecek. AKP, Kürt savaşının Ergenekon’unun üzerindeki şalı çekmeden Kürt meselesinde yeni sayfa açamayacağını bakalım ne zaman anlayacak.
Özgür Ülke Gazetesi’nin kundaklanmasının 15. yılında bugün saat: 11.30 Kadırga’da Ersin Yıldız’ın düştüğü yerde, bir kez daha savaşın gerçeklerini ve barışın yolunu haykıracağız. Bu uğruda düşenlerimizi saygıyla bir kez daha anacağız.
4 Aralık 2009