GENÇ-SEN MYK ÜYESİ: EMRE ÖZTÜRK: Çalıştay, Sorunlarımızın Büyüklüğünü Gösterdi!

3 Ağustos 2009

Hakan Tahmaz

Farklı Sesler BİRGün

 

“Öğretim üyelerinin bu davranışı, aslından anti demokratik bir üniversite anlayışının, öğretim üyelerince ne derece benimsenmiş ve içselleştirilmiş olduğunu gözler önüne serdi. Ne yazık ki, hocalarımız böylesi bir toplantıda öğrencilerin de olması gerektiğini akıllarından bile geçirmiyor.”

 

Türkiye’nin sıcak gündemleri arasında üniversite öğrencilerinin ve velilerinin çığlı çok fazla duyulmuyor. Geleceğimiz olan üniversite öğrenciler, bizzat hocaları tarafından susturulmak isteniyor.  Üniversite harçlarına zam yapılırken kimse onlara sormuyor. Öğretim üyeleri, üniversite sorunlarını tartıştıkları çalıştay düzenliyor, öğrencilerinin kısmetine polis şiddeti düşüyor. Bu nedenle bu hafta sözü üniversite öğrencilerinin örgütlerinden biri olan DİSK üyesi Gençlik Sendikası (Genç – Sen) Merkez Yönetim Kurulu Üyesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuku Fakültesi öğrencisi Emre, Öztürk’e bırakıyoruz. Öztürk,  üniversite çalıştayı’na katılan ve öğrenciler adına konuşma yapan tek kişi.

 

—The Marmara Oteli’nde yapılan ”Türkiye‘de Yüksek Öğretimin Sorunları” çalıştayını kim düzenledi?

Özel üniversiteler platformu adı altında bir gurup akademisyen düzenledi. Ama kamu  üniversitelerde görev yapan  bazı öğretim üyeleri de katıldı. Çalıştaya, YÖK başkanı ve Milliyetim Bakanını konuk olarak davet edilmiş.

 

—Bakanın katıldığını basından biliyoruz, YÖK başkanı da katıldı mı toplantıya?

Hayır katılmadı. Toplantıya gelmek için yola çıktığında, toplantıya öğrenciler tarafından tepki gösterildiği öğrendiği ve  geri döndüğünü duyduk.

 

—Genç-Sen ve diğer öğrenci örgütleri neden çalıştayı protesto etti?

Biz üniversiteyle ilgili bir çalıştay düzenlendiğini öğrendiğimizde katılımcılara baktık, öğretim üyeleri ve bazı üniversite çalışanları var ama hiçbir öğrenci yoktu. Tartışılan konu üniversitelerin akademik, idari sorunları. Öğrenciler bu sorunların bir parçası ve en fazla yükünü taşıyan kesim. Biz öğrenci örgütü olarak kuruldu. Öğrencileri taleplerini, sesini kamuoyuna duyurmak gibi bir misyonumuz ve sorumluluğumuz var. Bu açıdan, toplantıyı protesto etmekten daha çok görüşlerimizi ve sorunlarımızı ifade etmek ve öğrencilerin dışlandığı bir toplantının eksik olacağını anlatmak amacıyla gittik. Yani Genç-Sen’in unutulmasını izin vermemek için gittik. Bizim “Kriz Günlerinde Harç Zammı” isimli bir araştırma dosyamız var, sendikamızın araştırma bürosu hazırladı, onu toplantıya sunmak istedik. Taraf olmaya gittik.

 

—Ne oldu?

İlk önce bizi otelin güvenlik görevlileri içeri almak istemedi. Çelik kuvvet, otelle aramıza girdi. Biz toplantıyı düzenleyen yetkililerle görüşmek istediğimizi belirtik.

 

—Kaç öğrenci gittiniz?

Yaklaşık yetmiş öğrenci gittik. Ama toplantıya temsilcilerimiz girecekti. Hepimiz girmek için gitmedik. İçeriye neden girdiğimizi basına ile paylaşacaktık. Arkadaşlar dışarıda bizi bekleyeceklerdi.

 

—Toplantıyı düzenleyenler  sizinle görüşmeye geldi mi?

İlk önce gelmediler. Önce otelin müdürü geldi. Bize sürekli olay çıkarmaya çalışan gençler muamelesi yapıldı. Bizi kırmillize etmeye çalıştılar. Otel müdürü, bizi içeri sokmak istemedi, hatta otelin önünden ayrılmamızı istedi. Ama olmadı. Daha sonra toplantıyı düzenleyenler adına profesör Eser Karakaş, yanımıza geldi. Toplantıya neden katılmak isteğimizi kendisine ilettik. Önce bir kişinin toplantıya katılmasına kabul etti. Ama bizim gibi iki ayrı öğrenci grubunun daha olduğunu söylediğimizde üç öğrencinin içeri girmesi kabul etti.

 

—Toplantıya neden girmek istediniz?

Üniversitelerin geleceğini tartışmak, aynı zamanda öğrencilerin geleceği tartışmaktır. Bizim katılımcısı olmadığımız bir toplantıda, bizim kaderimiz tartışılıyor ya da belirlenmeye çalışılıyor. Bu kadar kendinden menkul bir üniversite hayatı olamaz. Üniversitelerde öğrenciler yokmuş kimse davranamaz. Genç- Sen buna artık izin vermeme kararlılığındadır. Cesaretleri varsa, bu derece sorumsuzsalar, bu ülkenin halkının karşı çıkarlar, “evet biz bunu öğrencisiz yapıyoruz” derler.

 

—Öğretim üyelerinin öğrencileri dışlaması, devletin  üniversitelerin kaderinin belirlendiği süreçlerde öğrencileri  dışında tutmasından daha büyük  problem değil mi?

Bence çok büyük ve ciddi bir sorun. Çalıştay, sorunlarımızın büyüklüğünü gösterdi. Bu bizim yıllardır, özerk, demokratik bir üniversite mücadelemizi daha acil bir görev olarak önümüze çıkarıyor. Öğretim üyelerinin bu davranışı, aslından anti demokratik bir üniversite anlayışının öğretim üyelerince ne derece benimsenmiş ve içselleştirilmiş olduğunu gözler önüne serdi. Ne yazık ki, hocalarımız böylesi bir toplantıda öğrencilerin de olması gerektiğini akıllarından bile geçirmiyor. “a öğrencilerin de mi olması gerekiyor” gibi şaşkın davranışlar gösteriyorlar. Bu durum aynı zamanda çok üzücü bir durumdur.

 

—Katılımcı  öğretim üyelerinin bir çoğu  liberal olarak biliniyor. Bu açıdan öğrencileri böylesi bir toplantıdan dışlamaya  çalışmak  çelişki değil mi?

Tabii ki büyük bir çelişki ve onların ayıbı. Ama onların düşünce dünyaları için bu normal. Onlar öğrencilere tepeden bakıyorlar, hiç bir şeye karışmalarını istemiyorlar. Üniversitelerin demokratikleşmesi, özerkleşmesi konusunda samimi olduklarını düşünmüyoruz.

 

—Çalıştaya sunduğunuz dosyada ne vardı?

Bu toplantın konusu eğer üniversiteler ise öncelikle harç zammı konusun masaya yatırılması gerekiyor.

 

—Çalıştayın gündeminde yok mu?

Hayır yok.

 

—Niye bu konu önemli?

Basında, bu yıl harç zamlarının bu yıl, yüzde sekizle ile yüzde beş yüz arasında olacağını doğrultusunda haberler çıktı. YÖK yüzde beş yüz zam olur mu diye basında çıkan haberleri yalanladı ama zammı yalanlamadı.  YÖK, zammın üniversite rektörleri tarafından talep edildiği söylüyor, rektörler ise “bizim böyle bir talebimiz” yok diyor. Harç zamları şu anda büyük bir muamma, topluma hiçbir açıklama yapılmıyor. Buna gerekte duymuyorlar.

 

—Genç-Sen, harç zamları konusunda ne talep ediyor?

Biz, harçlara zam yapılmamasını istiyoruz. Ekonomik krizi nedeniyle bu yıl öğrencilerden harç alınmamasını istiyoruz. Devlet, bu yıl harçları süphanse etmelidir. Türkiye, ekonomisi en fazla küçülen üçüncü ülke ekonomisi. İşçilerin, maaşlarına yüzde üç zam yapılırken harçlara en az yüzde sekiz zam yapılmak istenmesini, aklın alacağı bir şey değil. Kriz bahanesiyle on milyon insan işten atıldı. Bu insanların harç parası ödeyecek durumları kesinlikle yok.

 

—Siz daha sonra çalıştayda yaptınız konuşmada bunları ifade ettiniz mi?

Ben çalıştayda bunları anlattım. Ancak baştan itibaren sürekli bize hocalar aman aman bir olay çıkmasın, bir şey yapmayın tarzında yaklaştıkları için de içerde tatsız şeylerle karşılaştık.

 

— tatsız ne oldu?

Eser karakaş ile konuştuktan sonra içeri girdik söz almak için bekliyorduk. Bir arkadaşımız, konuşmacının sözü bitirdikten sonra, ayağa kalktı soru sorarak demokratik hakkını kullanmak istedi. O anda arkadaşın üzerine güvenlikçiler çullandı, ağzını kapatarak, yaka paça dışarı çıkarmak istedi. Biz de buna müdahale ettik. Bir arbede yaşandı.. Aslında tipik bir devlet, polis şiddeti uygulandı.

 

—Arkadaşınız söz alarak mı soru sormak istedi ?

Bir anlamda fiili yaptı. Ama bu polisin şiddet uygulamasının bahanesi olamaz. Biz içeri girdikten sonra toplantının katılımcısıyız.

 

—Sizi gözaltına aldılar mı?

Hayır, içeriye giren üç temsilciyi  gözaltına almadılar. Bizi dışarıya çıkarmaya çalıştıklarını gören kapıda bekleyen arkadaşlarımız içeri girmek isteyince, bazıları otele ait bir baraka içine tekme tokat ve cop kullanarak sokuldular. Biz müdahale edince polis şefleri arkadaşlarımızı bıraktırdı. Burada başka bir durum var.

 

—Nedir o?

Toplantıya katılan demokrat öğretim üyelerinin çoğu, nasıl oluyor da polis şiddetiyle ve yerlerde sürüklenerek, öğrencilerin gözaltına alınmasına sessiz kalabiliyorlar veya dizi film izler gibi izleyebiliyorlar bunu  anlayabilmemiz çok zor.

 

—Öğretim üyelerinden hiç biri ses çıkarmadı mı?

Hayır, yanlış anlaşılması büyük kısmı sessiz kaldı. Ahmet İnsel ve Burhan Şenatalay, anında tavır koydular. Yetmiş kişi içinden  iki kişi çıktı. Daha sonra bazı hocalar, bana olayı tasvip etmedikleri söylediler ama o kadar.

 

—Eser Karakaş sözünüzde durmadığınız için sizi kınadı. Bu neden?

Bu sözler talihsiz ve bir akademisyene yakışmayan söz. Biz, protesto yapmayacağız dedik, ama kimseye konuşmayacağız, soru sormayacağız demedik. Üniversitede bizler ders verenlerin,  önce insan haklarına ve onuruna saygılı olmanın ne anlamına geldiğini biliyor olmaları gerekir. Dünyanın hiçbir ülkesinde, hiçbir akademisyenden, böylesine bir polis şiddeti veya muamelesi takdir görmez. Eğer üniversitelerin özgür, demokratik ve bilimsel eğitim yapması isteniyorsa önce, böylesi kaba ve aleni şiddet ve baskıya karşı çıkılması gerekiyor. Dayak yiyen öğrencileri kınamak, polis şiddetini mazur göstermek anlamına geldi.

 

—Burhan Şenatalay ve Ahmet İnsel’ın tavrı öğrenciler üzerinde nasıl etki yarattı?

Bizim için doğal olarak fazlasıyla memnuniyet verici bir durum. Bize cesaret vermiştir.

Nasıl düşünüyorlarsa öyle davranmayı bilmişlerdir.

 

—Siz konuşmanızda, taleplerinizi dilendirdiğinizde katılımcıları tepkisi nasıl oldu?

Bizi sadece dinlediler. O kadar gürültü olduktan sonra bir de tartışma çıkarmak istemediler. Ama zaten bu sorunu onlarda biliyorlar ama tartışmaya değer bir konu olarak göremedikleri için gündem yapmıyorlar. Bence esas sorun üniversitelerin konuşulduğu bir toplantıda harçlara bu yıl yapılacak zamları, hocaların sorun olarak telaki etmemesidir. Ediyor olsalar bir şey yaparlardı. Biz sokağa çıkarak eylem yapmaların beklemiyoruz. Akademisyen olarak çok yapabilecekleri var.

 

—Çalıştayın sonuçları neler?

Şu saate kadar bizim bildiğimiz bir sonuç bildirisi çıkmış değil. Açıklama yapılması bekliyoruz.

 

—Sizin taleplerini içeren bir sonuç çıkacağını düşünüyor musunuz?

Beklemiyoruz. Çalıştaya katılanlar arasında bizi destekleyenler olduğu gibi “tabii ki öğrencilerden harç alınacak” diyenlerde var. Hatta böyle düşünenler çoğunlukta olduğunu düşündüğümüz içinde böyle bir sonuç beklemiyoruz. Büyük bir keyfiyet söz konusudur.

 

—Nasıl?

Harçlara zam oranı belirlerken, hiçbir kural, ilke söz konusu değil. TÜFE’ye göre mi, enflasyona göre mi zam oranı belirleniyor belli değil. Bunu sorgulamayan bir öğretim üyesinin, demokrat olabileceğini düşünemiyorum. İşçiler maaşlarına zam istediğinde Başbakan işçiler posta atarak, “istiyorlarsa sokağa çıksınlar” diyor, ama harçlara yüzde sekiz ile yüzde beş yüz zam yapılacak haberlerine sessiz kalıyor.

 

—Hükümet, basında çıktığı gibi bir zam yaparsa ne yapacaksınız?

Biz bu hafta sonu bütün Türkiye’de rektörlüklere yürüyeceğiz. Böylece  işin sonuna gelmiş olacağız. Bakanlar Kurulu’nun toplandığı gün gerekirse bütün üniversiteli arkadaşlarımızı Ankara’ya çağıracağız, bu kararı aldırmayacağız. Gençlere rağmen böyle bir karar alınamaz. Buna izin vermeyeceğiz. Hükümet isterse, bir gece de bu sorunu çözer. Sosyal destek kararı alır, iş hal olur. Bildiğiniz gibi bir gecede otomobil vergisinde indirim yapıldı. Otomobil fiyatları beş milyar düşürüldü. Üniversite öğrencilerine ve işsiz velilere de bu destek sağlanmalıdır.

 

—Harçlara karşı mücadelede hocalarınızı desteği nedir?

Çalıştay parelerinde düşünenlerin destek vermesi söz konusu değil. Hocalarımızın bir kısmı bizimle. Eylemlerde bizim birlikte değiller ama fikren bizimle olduklarını biliyoruz. Genç-Sen’de böyle bir şeye bugüne kadar yönelmedi. Eğitim-Sen ciddi destek veriyor.

 

—Eğitim-Sen üyesi, öğretim üyeleri eylemlerinize katılıyorlar mı?

Bugüne kadar böyle bir şey olmadı. Ama velilerin büyük desteği var. Bizim temel talebimiz Harçlara değil maaşlara zam.

 

Üniversiteler Gelecek Vaat Etmiyor

 

—Genç-Sen, katsayı uygulamasının kaldırılmasına nasıl bakıyor?

Herkese eğitimde fırsat eşitliği olmalı ve öğrencilerin önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Bizim en genel görüşümüz budur. Meslek liselerine uygulanan bu katsayılar 28 Şubat sürecinin İmam Hatip Liseleri sebebiyle yaratılan  bir haksızlıktır.
—Katsayının kaldırılması Üniversiteye girişte fırsat eşitliği sorununu çözecek mi?

Katsayının kaldırılması bu işin bir boyutu. Hala üniversiteye sınavla giriliyor oluşu ve meslek liselerinde uygulanan niteliksiz eğitim, sorunun önemli düğüm noktalarını oluşturuyor. Katsayının  kaldırılmasına sevinen taraflardan biri de patronlar oldu. Çünkü şimdi üniversite mezunu kalifiye eleman çalıştırarak verimi artıracaklar. Bu niyetlerini geçenlerde basına yaptıkları açıklamalardan takip ettik.

—Genç-Sen göre bu bağlamdan üniversitelerin öncelikli sorunu nedir?

Öncelikli sorun, üniversitelerin, öğrencilere ve topluma hiçbir gelecek vaat etmemesidir. Bin bir zahmetle girilen üniversiteler, şu an TÜİK rakamlarındaki işsiz genç oranının önümüzdeki 4 yıl içerisinde görünmemesini sağlamaktan başka bir işe yaramıyor. Yukarıda da bahsettiğim gibi sadece ucuz ve nitelikli eleman olabilmeyi (o da şanslı iseniz) sağlıyor.

Bizi Yok Saymalarına İzin Vermeyeceğiz

—Genç-Sen, Salı günü Ankara’da  YÖK başkanvekiliyle görüşme yaptı. Ne konuştunuz?

Harçlarla ilgili araştırma dosyamızı sunduk. Harç zamlarıyla ilgili ne düşündükleri kamuoyu ile paylaşmalarını istedik.

 

—YÖK, Bakanlar kuruluna önerdiği ya da bildirdiği harç zammını gizliyor mu?

Açıklamıyor. Genellikle rektörlerden gelen talepleri ilettik diyor. Rektörler de topu, YÖK’e atarak durumu idare etmeye çalışıyorlar. Bize, YÖK başkan vekili,  yüzde beş yüze varan harç zammı önermediklerini söyledi. Ama bu bilgi bütün basında yer aldı. Bütün basın, işbirliği yaparak YÖK’e çamur atmayacağına göre, bu bilgi basına sızdırıldı. Tepki gelince de inkar ettiler. Zaten YÖK, zamların minimum yüzde sekiz olacağını tekzip etmedi, yüzde beş yüz rakamını tekzip etti. Bunun nedeni de gösterdiğimiz tepki oldu.

 

—Nasıl tepki koydunuz?

Basında bu haber çıktıktan hem sonra, birçok yerde basın açıklaması yaptık. Kısa süre sonra eylemlerimize veliler, demokratik kurumlar, bazı partiler, sendikalar destek verdi. Bunun üzerine YÖK, wep sitesinde bu tekzibi yayınladı.

 

—Görüşmeden nasıl bir sonuç elde ettiniz?

Biz düşüncelerimiz iletmek için görüştük. Önerilerimiz dinlediler.

 

—Sonuçta ne oldu?

Bir şey olmadı.

 

 

—Bu yıl harçlara ilişkin YÖK’ün önerdiği resmi zam oranı nedir?

Basından yer alan dışında bir şey belli değil. YÖK, rektörlerden görüş istiyor, gelen görüşleri değerlendiren YÖK bir oran belirleyerek, Bakanlar Kurulu’na iletiyor. Bakanlar Kurulu da YÖK’ün önerisini de dikkate alarak, zam oranı açıklıyor.  Görüşmede, YÖK başkanvekili harçlara zam yapılacağını, sistemin böyle olduğunu, üniversitelerin giderlerine öğrencilerinde katkı sunması gerektiğini söyledi.

 

—Peki, rektörler zam oranını belirlerken görencileri görüşünü alıyor mü?

Hayır, böyle bir şey söz konusu değil. Öğrenciler onlar için bir özne değil. Genç-Sen bunu göstermek için var. Bizde bunu başaracağız. YÖK’te, rektörlerde, hükümette bunu anlayacak. Bizi daha fazla yok saymalarına izin vermeyeceğiz. Aileleri, demokratik kamuoyunu ve bizi destekleyenleri karşılarına dikeceğiz.

 

—Genç-Sen çalışmalarını yalnız mı yürütüyor?

Bir dizi eylem planı yaptık. Bunu hayata geçirmek için herkese çağrı yaptık. Demokratik kitle örgütlerine, sendikalara, partilere ve meslek örgütlerine. DİSK, bizim her türlü eylemimize sonuna kadar destek veriyor. En son Kadıköy’de yaptığımız yürüyüşe, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi katıldı. Taksimde yaptığımız basın açıklamasına DİSK’liler geldi. Yine benzer biçimde KESK ve birçok kuruluş destekledi.

 

—Gençlik örgütleriyle eylem birliği, ortak platform  düşünmüyor musunuz?

Şimdilik böyle bir birliktelik, platform yok. Sendika olarak önümüzdeki günlerde bununla ilgili bir çalışma yürüteceğiz. Gençlik örgütlerine çağrı yapacağız.