Fırsatın Kaçırılmasına İzin Vermemeliyiz

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “2009 yılında Kürt Sorunu’nda iyi şeyler olacak” sözleriyle başlayan bekleyişte bugüne kadar iyi şeylerin ne olduğuna ilişkin her hangi bir emare ortaya çıkmış değil. Hatta devletin başı olarak Cumhurbaşkanın pozitif bir üslupla bu mealde, birkaç kez yapmış olduğu açıklamalara rağmen, Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un eski politikalarda ısrar edildiğini gösterir nitelikte açıklamalar yaptı. Özellikle hükümet kanadından ciddi sayılabilecek hiçbir açıklamanın gelmemesi hatta bu dönemde Kürt hareketinin demokratik siyasal zeminlerde faaliyet gösteren kadro ve yapılarına dönük operasyonların yapılması Cumhurbaşkanın sözlerinin yarattığı pozitif atmosferin dağıtılmasına yönelik işaretler olarak görmek mümkün.

 

Cumhurbaşkanın bu sözlerinin iç siyasetteki değişikliğe ve iç dinamiklere dayanmadığı, Kürt Sorunu dolayısıyla uluslararası alanda yaşanan tartışmalarla ve sorunlarla ilgili olduğu anlaşılmış durumda. Cumhurbaşkanı Kürt Sorunu’nda “iyi şeyler” olmasını Irak’tan işgalci ABD askerinin çekilmesiyle muhtemel yaşanacakları önlemeye dönük çabalara ve enerji, petrol konusundaki gelişmelerin sonucuna bağladığı bugün çok daha net görülüyor.Yani Cumhurbaşkanının iyi şeyler diye isimlendiği şeyler belirsiz olduğu gibi iç dinamiklerin yaratacağı bir sonuçta değil.

 

Ancak bu sözler sonrasında farklı çevrelerde Kürt Sorunu’nun demokratik çözümüne dönük yoğun bir tartışma başlamış olması da oldukça önemlidir. Farklı önerlerin tartışılıyor olması toplumsal atmosferin demokratik çözüm doğrultusunda şekillenmesine hizmet etmektedir ve barış zeminin tesisini olanaklı hale gelmesine yol açmaktadır. Bu nokta Kürt Sorunu’nda iyi şeyler olmasına esas fırsat yaratanın, PKK’nin tek taraflı da olsa üst üste iki kez “çatışmasızlık” kararı alması ve Abdullah Öcalan’ın “iyi şeyler olması” için risk ve sorumluluk alması olduğu kesindir. Bu fırsatın barış ve Kürt Sorunu’nun demokratik çözüme evirilmesi yükü esas olarak sorunun çözümünün siyasal sorumluluğu taşıyan, siyasi iktidardadır. Bu fırsatın kaçırılmasına izin vermemeliyiz. Artık siyasal iktidarı çözüme zorlayacak veya ikna edecek güç,  Kürtlerle eşit, özgür, demokratik bir toplumda bir arada yaşamak isteyen diğer etnik kökenlerden yurttaşların gücü olabilir. Abdullah Öcalan tarafından açıklanacak “yol haritasının” akıbetinin de 1999 yılındaki tek taraflı ateşkesle oluşan fırsat gibi olmaması  ve Cumhurbaşkanın “iyi şeyler olacak” sözlerinin içinin  bu topraklarda barış ve adaletin  sağlayacak içerikte  doldurulması, cesaret ve özveriyle çözüm için diyalogun sağlanmaya dönük çabalara bağlıdır. AKP hükümetini, dış dinamiklerle pazarlık ve yayılmacı anlayışıyla sorunu halletme arayışını terk etmeye ve diyalog yoluyla demokratik bir tarzda çözmeye zorlamak için harekete geçilmelidir.

 

Hakan Tahmaz

Türkiye Barış Meclisi Sözcüsü

20 Temmuz 2009