AKP’nin idrak sorunu

Başbakan nihayet, sessizliği bozdu. Suriye’ye hareket etmeden önce Kürt sorununa ilişkin yeni bir çalışma yaptıklarını açıkladı. Her ne kadar çalışmanın içeriğiyle ilgili net ifadeler kullanmasa da bazı işaretler verdiğini söylemek mümkün.

Bunlara geçmeden önce Başbakan’ın sessizliğini bozması ve bu konuda süren tartışmanın çeşitli veçhelerine olan itirazlarımıza rağmen, demokratik çözümün toplumsal zeminlerini oluşturmaya önemli katkı sunduğunu vurgulamak isterim. Çeyrek yüz yılı aşan çatışma sürecinin ve seksen yılı aşan inkar ve ezme siyasetinin sonunda, toplumda oluşan yaraları sarabilmenin yolu, bu ülkede kimliği ve onuruyla yaşamak isteyenlerin daha fazla incinmemesinin yolu, bu tartışmaların sonunda son bulacak. Bu nedenle toplumun bütün kesimlerinin katılımıyla süren bu tartışma hayırlara vesile olacaktır. Bize düşen sorumluluk bu belirsizliğin bir an önce ortadan kalkması için çaba göstermektir.

Başbakan, yapılan hazırlığın çerçevesine ilişkin iki konuyu referans yaparak işaret vermeye çalıştı. Birincisi partisinin programı, diğeri bugüne kadar yapılan kimi iyileştirmeler ve ekonomik, sosyal çalışmalar. Bu vurgu AKP’nin sorunu h‰l‰ bireysel kültürel haklar ve ekonomik geri kalmışlık sınırları içine hapsetmek istediğinin işaretidir. AKP, sorunun siyasal ve kolektif haklar boyutunu ısrarla kabul etmiyor. Başbakan’ın son iki senedir yapılan ekonomik, sosyal yatırımlara özel dikkat çekmesi de bu düşüncemizi güçlendiriyor. Hatırlanacağı gibi Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ kısa bir süre önce ABD’de katıldığı bir toplantıda benzer sözlerle ‘Kürt Açılımı’nın sınırlarını çizmeye çalıştı.

Başbakan’ın, bu hazırlıkları İçişleri Bakanı Bekir Atalay başkanlığında oluşturulan bir kurul tarafından yapıldığını söylemesi dikkat çeken ikinci önemli noktaydı. Hazırlıkların İçişleri Bakanı başkanlığında yürütülüyor olması, AKP’nin soruna h‰l‰ asayiş sorunu sınırlarında baktığı kaygısını güçlendiriyor. Benzer bir süreç 2004 yılı içinde yaşanmıştı. Bu dönemde de hazırlık dönemi İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu eliyle yürütüldü. Ortaya, malum ‘eve dönüş yasası’ çıkmıştı. İçişleri Bakanlığı’nın önündeki bütün sorunlara güvenlik ana ekseninde bakması ‘doğaldır’. Bugün de benzer bir sürecin yaşanabileceğine ilişkin ciddi emareler söz konusudur.

Bu çalışmanın da Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un 14 Nisan 2009 tarihinde düzenlediği basın toplantısında sarf ettiği ‘Devlet, dağ kadrosunun örgütten ayrılmasını sağlayacak şekilde, mevcut yasal düzenlemelerin daha iyi şekilde uygulanabilmesini sağlamak için bazı değişiklikler yapmalıdır’ sözleri paralelinde yürütüldüğü izlenimi uyandırıyor.

Başbakan’ın konuşmasında dikkat çeken bu iki önemli nokta, iktidarın, h‰l‰ Kürt sorununu idrak problemi yaşadığını gösteriyor. İdrak problemini aşamayan bir iktidarın, 2009 yılını fırsat yılına çevirmesi ise oldukça zor olacaktır.

Bunu aşmada işlev görebilecek kimi AKP Bölge milletvekillerinin, tartışmalarda kullandıkları sözler nedeniyle Başbakan tarafından uyarılması, AKP’nin kırmızı çizgileri noktasındaki hassasiyeti olsa gerek. Çünkü bu AKP milletvekilleri, AKP’nin idraksizliğinin kaynağı olan, ‘sorunu muhatapsız çözme’ arayışına itiraz ediyorlar. Kürt sorununda demokratik ve kalıcı çözüm sürecinin başlatılması için öncelikle muhataplarıyla diyalog kurulmasını savunuyorlar.

Başbakan, bir toplumsal sorun olan Kürt sorununu idrak edebilmesi için önce bu milletvekillerini susturmaya çalışmak yerine anlamaya, dinlemeye çalışmalıdır. Çünkü belki o zaman muhataplarıyla diyalog kurulmadan hiçbir toplumsal sorunun kalıcı çözümünün mümkün olmadığını anlayabilir.

26 Haziran 2009