ÖDP’nin 6. Büyük Konferansı, “İstersek Değiştiririz” sloganıyla toplanan 2. Büyük Konferansının yapıldığı Ahmet Taner Kışlalı Spor ve Kültür salonunda dün yapıldı.
Ahmet Taner Kışlalı salonunun, ÖDP tarihinde özel bir anlamı var. Tesadüfi bir biçimde 13. yıllık ÖDP tarihinde, bu salonda yapılan 2 konferans da ayrılık ve yeni başlangıç konferansı oldu.
ÖDP’deki, ilk büyük ayrılık ve kırılmanın tohumlarının atıldığı 1999 yılında yapılan 2. büyük konferans da, bu salonda yapıldı. Bir yıl sonra ise parti içi gruplardan Sosyalist Eylem Birliği ile Ekmek ve Gül partiden ayrıldı.
Dün yapılan 6. büyük konferans ise, 22 Temmuz seçimleriyle başlayan ayrışma sürecin noktalandığı ve yeni dönemim başladığı konferans oldu.
Konferansın açılışında gösterilen kısa sinevizyon ve atılan sloganlar yeni dönemin ilk işaretleri oldu. 1960 sonrasının devrimci önderlerine yapılan vurgu ve ÖDP gençliğinin yürüttüğü anti-emperyalist mücadelenin simgesi olmuş olan, ABD Başkanı Hüseyin Obama’nın TBMM’de konuşma yapmasını protestosunda karşılaştıkları polis saldırısına direnişlerini gösteren sinevizyon, ÖDP’nin 6. Konferans sonrası izleyeceği mücadele çizgisini göstermesi bakımında önemliydi.
Konferans bende, 13. yıllık ÖDP tarihinin siyasal yaşamlarımızdan koparılıp alınmış hissi uyandırarak başladı. Ta ki, zor dönemlerin Genel Başkanı Hayri Kozanoğlu’nun ÖDP müktesebatını hatırlatan açış konuşmasına kadar. Hayri Kozanoğlu’nun, Onursal Genel Başkan Sadun Aren’i ve diğer mücadele yoldaşlarımızı anarak konuşmaya başlaması ve salondan gelen yoğun alkış, ÖDP’li gençlerin geçmişlerine ne derece sıkı sıkıya bağlı olduklarını gösterdi.
Hayri Kozanoğlu konuşmasında, AKP’ye ve piyasacı, statükocu sahte solculara karşı gerçek alternatif bir sol odağının yaratılmasında ÖDP’nin sol partiler içersinde sahip olduğu önemi ve ayrıcalığı çok net ve açık olarak ortaya koydu. Sosyalist solun siyaset arenasında etkisizleştiği bir süreçte, solun evrensel temel ilkeleri olan eşitlik ve özgürlüğü kendine rehber edinmiş, ÖDP’nin büyük olumsuzluklara rağmen, sosyalist solun yeniden yapılanması harcına katabileceklerini gösterdi. Kozanoğlu’nun anti-emperyalist, anti-kapitalist ve enternasyonalist mücadeleye yaptığı vurgu, aynı zamanda ÖDP’nin önümüzdeki dönemki yönelimini gösteriyordu.
Bu açıdan partinin emektarı, vicdanı ve yeni Genel Başkanı Alper Taş’ın işinin oldukça zor olduğunu tahmin edebiliriz. Özellikle de bilgi kirliliğinin ve önyargıların sosyalist solda da çok yaygın ve egemen olduğu bir dönemde Alper’in Genel Başkanlık gibi önemli ve zor bir görevi üstlenmesi büyük bir cesaret olsa gerek.
Artık, iki yıldır sıkça duyduğumuz iç sorunlar bahanesi geride kaldı. Şimdi yeni ÖDP’nin cürümünü ortaya koymanın zamanı olsa gerek. Sosyalist solda etkili bir güce sahip siyasal özne yaratmaya ÖDP’nin sunacağı katkı, yeni yönetimin göstereceği politik duyarlılığa, kapsayıcılığa ve politik performansına paralel yürüyecek.
Bu noktada konferansın, büyük bir kin ve nefret duygusuyla, ÖDP’yi, sosyalist solda sıradanlaştırmaya dönük çabaların karşılıksız kalacağını gösteren işaretle başladığını söyleyebiliriz. Konferansa ve geleceğimize umutlar bakmamızı sağlayacak önemli göstergelerden biri de, konferans delegasyonunda gözlediğimiz gençleşme ve gençlerde gördüğümüz heyecan, mücadele azmi ve isteği oldu. Ayrılık hüznünün, başka bir hayat yaratma isteği ve azmi ile bastırılan bir konferans daha geride kaldı. ÖDP, 1996 yılında kurulduktan sonra olduğu gibi yaşamının içinde yeniden sınanacağı bir sınavın eşiğinde. Bu eşik, 13 yıllık tarihimizden gerçek anlamda ve cesaretle dersler çıkarmak başarıldığında aşılabilecek. Konferansa bakarak bu konuda fazla bir şey söylenmek acelecilik olabilir.
21 Haziran 2009
BirGün Gazetesi