GENEL BAŞKAN ADAYI: SERDAR SAVAŞ: DSP, LİDER DEĞİL, FİKİR PARTİSİ OLACAK

 

14 Mayıs 2009

“Sol partiler,  görüş ve ilke partisidir. Bir partiye karşı olmak temelinde ilkesiz bir araya gelme anlayışı bana ters. Solda birlik ilkeler ve programda anlaşarak olur”
HAKAN TAHMAZ

Farklı Sesler/BİRGün

Hafta sonu DSP olağanüstü kongresi genel başkan seçmek üzere toplanıyor. Zeki Sezer’in, istifası  üzerine DSP’de başlayan genel başkan kim olacak tartışması, dallanıp budaklandı. Ergenekon tutuklusu Tuncay Özkan’ın genel başkanı olduğu Yeni Parti’de bir dönem genel başkan vekilliği yapan Gazi Üniversitesi öğretim üyesi Alemdar Yalçın, Rahşan Ecevit’in adayı olarak kongrede yarışacak. Ayrıca DSP eski bakanlarından Masum Türker, Genel Sekreter Tayfun İçli ve PM üyesi doktor Serdar Savaş’ın yanı sıra eski genel başkan Zeki Sezer’in yeniden aday olması bekleniyor.  DSP tarihinde ilk kez çok adaylı bir kongre yaşanacak.
Başkan adaylarında Serdar Savaş, DSP çizgisinde radikal değişimi savunan bir iddia ile aday.  Kongre öncesi DSP’deki bu farklı ses ile konuştuk.

»Neden genel başkan adayı oldunuz?
Demokratik sol politikaların iktidara gelmesinin bir içerik yönünden bir de süreç yönünden önemi var. İçerik yönünden önemini söyle açıklayabilirim. Benim doktor olarak ilk görev yerim Diyarbakır’dı. Bir çocuk, tedavisi yarım kalarak öldüğünde bundan ben birinci sırada yoksulluk, ikinci sırada cehalet, üçüncü sırada haksızlıklar, dördüncü sırada şiddet ve beşinci sırada hastalığın etken olduğu sonucuna vardım. Sonra bu sonuçlarla yani sosyal, ekonomik ve siyasal konularla uğraşan bir hekim olmaya karar verdim. Demokratik sol politikalarla bu beş düşmana karşı daha etkin mücadele etmek için aday oldum.

»Siz 2003 yılında, yani DSP dibe vurduğu süreçte partiye üye olmuşsunuz.
8 yıl yurtdışında kaldım. 2001 yılında Türkiye’ye döndüm. Dünya sağlık örgütünde görev yaptım. Bazı arkadaşlarım,  “Sen ters yoldan gidiyorsun, herkes ayrılıyor sen üye oluyorsun” diye takıldılar. Ben ilke ve görüşlerim için partiye üye oldum. Demokratik sol partinin kurumsallaşması ve parti içi demokrasisinin işler hale gelmesi gerekiyor.

»DSP’ye üye oldunuz ama AKP hükümetine Sağlıkta Dönüşüm Programı’nı hazırladınız. Bu çelişki değil mi?
Programın bütün detayları ben hazırladım. Ben buna, AKP hükümetin işi olarak bakmıyorum. Ülkeme hizmet diye bakıyorum. Sağlık bakanı bunu benden rica ettiğinde, sol görüşlü olduğumu biliyordu.

» Sağlık örgütleri sağlıkta dönüşüm programına, sağlık hizmetlerini ticarileştirildiği ve hizmetin kalitesini düşürdüğü eleştirisi yapıyor. Bu durum sol görüşle çelişmiyor mu?
Benim hazırladığım model tamamen sol bir modeldi. Herkesin ödeme gücü kadar katkıda bulunduğu, ödeme gücü olmayanların katkıda bulunmadığı ve hizmetlerden her kesin eşit yararlandığı bir modeldi.
»Sizin hazırladığınız model bugün uygulanmıyor mu, farklı bir şey mi uygulanıyor?
Farklı bir proje hayata geçirildi. Bugün uygulanan benim başta önerdiğim model değil. Hükümet, sağlık çalışanlarına, baktıkları hastaya göre prim ödeme modeli uyguluyor. Bu hizmeti ticarileştiriyor. Bu aynı zamanda benim önem verdiğim koruyucu hekimlik ve birinci basamak hizmeti zayıflattı. Özel sektör hastanelerinde hizmet satın almaya başladılar. Bu nedenle eleştirirler haklı.

»Ecevit’in sağlığında, AKP’ye karşı, ulusal cephe önerisi oldu. Rahşan Ecevit bunu daha sonra gerçekleştirmeye çalıştı. Siz buna nasıl bakıyorsunuz?
Ben ulusal birlik ya da AKP karşısında herkesin bir araya gelmesi fikrine hiçbir zaman sıcak bakmadım. Bu yaklaşımı doğru bulmuyorum.

»Niçin?
Bana bir partiye karşı olmak temelinde ilkesiz bir araya gelme anlayışı ters geliyor. Demokratik sol partiyi, diğer partilerden ayıran en önemli özellik, kendini halk ile eşdeğer görmesi ve halkın değerleriyle barışık olmasıdır. CHP’den farkımız, tamda burada. DSP,  jakoben bir parti değil. Halkı küçümsemez. Gerçek anlamda demokratikleşmeyi savunan bir partidir. Sözünü ettiğiniz proje içersinde, demokratikleşmeye inanmayan partilerin de adı geçiyor. Bu nedenle DSP’nin kendi politikalarını uygulamasını ve bunun için mücadele etmesini uygun buluyorum.

»Sosyal demokrat partilerin birleşmeleri fikrine ve bu konudaki girişimlere nasıl yaklaşıyorsunuz?
Ben bunu kurumlar arasında oluşturulacak işbirliği ile olabilecek bir şey olarak görmüyorum. Bu nedenle desteklemem. İlkeler ve görüşler bazında bir birlik sağlarsak bu güzel bir şey, bunda varım.

»CHP, SHP,  DSP ve 10 Aralık hareketinin bir araya gelmesini kast ediyorum.
Bunların bir araya gelmesinden bir şey çıkmaz. Çünkü bir partinin ya da grubun adının sol olması, onun sol olduğunu göstermez. Bence ilkeler önemli. Mesela demokratikleşme konusunda ne düşünüyoruz, amasız demokrasiyi savunuyor muyuz? Egemenlik kayıtsız şartsız milletin olduğuna gerçekten inanıyor muyuz, bunun gereklerini yerine getiriyor muyuz? Her türlü görüşün özgürce savunulmasını istiyor muyuz? Bunun gibi demokratik solun ya da evrensel solun ilkelerinde anlaşıyorsak sorun yok.

»Gecen hafta Rahşan Ecevit ile görüştünüz. Rahşan Ecevit’ten destek istediniz mi?
Evet istedim. Herkesten nasıl destek istedimse, Rahşan hanımdan da istedim. Parti üyesidir, her DSP üyesinden destek isterim. Masum Türker’den, Zeki Sezer’den Alemdar Yalçın’dan, Tayfun İçli’den destek istediğim gibi Rahşan Ecevit’ten de istedim.

»DSP’yi, Ecevit’ler partisi olmaktan çıkarıp nasıl kurumsallaşmasını sağlayacaksınız?
Genel başkan olduğumda tüzük kurultayı toplayarak tüzüğün demokratikleşmesini sağlayacağım. Parti örgütlerinin, disiplin suçu işlemedikleri sürece, seçimle gelip, seçimle gitmelerini sağlamamız gerekir. Genel başkanın  bir örgütü görevden alma yetkisi olmamalıdır. Bu il başkanları için de geçerlidir. Seçilen bir kişi aynen milletvekilleri gibi dokunulmazlığa sahip olmalıdır. Farklı fikirlere tahammül eden bir örgüt olmalıyız. Genel başkan olarak, partinin görüşlerini kendi görüşlerim doğrultusunda oluşturmayacağım,  her yönetici ve üye gibi görüşlerimin tartışılarak parti görüşü haline gelmesini sağlayacağım. Yani DSP lider partisi değil, fikir partisi olacak.  Parti binalarına kesinlikle kendi fotoğraflarımı astırmayacağım. Atatürk ile Bülent Ecevit’in fotoğrafı olacak.
***
Kürt sorunu etrafındaki tartışmalar olumlu
»Kürt sorununda süren tartışmalara nasıl yaklaşıyorsunuz?
Bu tartışmaları çok olumlu buluyorum. Tartışmadan korkmamak gerek.  Hatta bu tartışmaları daha açık ve cesur yapmalıyız. Ben konuyu ikiye ayırıyorum. Bir tanesi Türkiye’nin demokrasi ve sosyal politikalarıdır. İkincisi de Kürt kimliğidir.
Kürt kimliğinin önünde hiçbir engel kalmamalıdır. Örneğin yerel yönetimlerde insanların Kürtçe konuşmalarının mümkün olması gerektiğini düşünüyorum. Kürt kültürünü araştıran, geliştiren bilimsel kurumların kurulması gerektiğini düşünüyorum. Diğer sorunlar sadece Türkiye’nin Kürt vatandaşlarının sorunu değil. Türkiye’nin bütününün sorunudur. Türkiye’nin merkezi idaresinin bazı yetkilerinin yerel yönetimlere devredilebileceği düşünüyorum. Üniter devletten yanayım. Ama bu üniter devletin yetkilerini periferiye, yerellere dağıtılması gerek.  Bu Muğla için ne kadar gerekiyorsa, Van için de o derece gerekiyor. Yerel yönetimlere halkın şeffaf bir biçimde katılımı sağlanmalıdır. Bunun mekanizmasını kurmalıyız. Gelir dağlımdaki adaletsizliği ve eşitsizliği gidermemiz gerekiyor.
***
Hukuk dışı örgütlenme kalmamalıdır
»Adaylardan Alemdar Yalçın kısa süre öncesine kadar başka bir partinin yöneticisiydi. Bu partinin Genel Başkanı Ergenekon davasından yargılanıyor. Rahşan Ecevit bu adayı destekliyor. Ergenekon süreciyle düşündüğünüz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Alemdar Yalçın değerli bir bilim adamıdır. Ancak DSP’nin sahip olması gereken idealleri konusunda ne kadar paralel düşünürüz benim için soru işaretidir. Adına ne koyarsak koyalım, Türkiye’de gladio türü bir örgütlenme olduğu ortaya çıktı. Bunun her hangi bir biçimde savunulması mümkün değil.

»Ergenekon soruşturması için mi bunu söylüyorsunuz?
Evet, bu soruşturmanın sonuna kadar götürülmesini istiyor ve destekliyorum. Devlet içindeki farklı örgütlenmelerin ortaya çıkarılması gerekiyor. Bunların cezalandırılması gerektiğine inanıyorum. Aynı zamanda hukukun temel ilkelerinden uzaklaşılmasına veya hukukun siyasallaştırılmasına da karşıyım. Kişi hakları çiğnenmemelidir. Ama bu süreç devam etmeli, hukuk dışı hiçbir örgütlenme kalmamalıdır.

»Kimi yazarlar DP genel başkanlığına Hüsamettin Cindoruk’un, DSP genel başkanlığına ise Alemdar Yalçın aday olmasını Ergenekoncuların partilere müdahalesi olarak yorumluyor. Buna ne dersiniz?
Bu tam anlamıyla senaryo, bunun gerçek olabileceğine inanamam. Bu ikisini aynı resmin parçası olarak sunmak bana biraz komik geliyor. Bu komple teorisi, ben bunlara inanmam. Bizim partimizin çizgisinin açık ve net bir biçimde amasız demokrasiden yana olması gerektiğine inanıyorum.

»Bunu Ergenekon kapsamında mı söylüyorsunuz?
Ergenekon soruşturması dâhil genel olarak söylüyorum. Kürt sorunu nedeniyle, sivil toplum örgütlenmesi ve parti içi demokrasi nedeniyle, her konuda söylüyorum. Demokrasinin kurum ve kurullarını sonuna kadar işletecek bir pozisyon almalıyız.