13 Mart 2009
Yerel seçim maratonu hızlandı. Türkiye’de mahalli seçimler, yerel seçim olarak yaşanmıyor.
Hepsi birer genel seçim gibi geçiyor. Bu seçimlerde AKP için, referanduma dönüşmüş durumda. Bunun için de batıda yarışanların, hiç birinin esamesi doğuda okunmuyor. Türkiye’nin batısında, doğusunda iki ayrı seçim var.
Bana bu seçimler, 27 Mart 1994 yerel seçimlerini hatırlatıyor. Başbakanın belediye başkanı seçildiği, DEP milletvekillerinin meclisten enselerinden tutulup, polis zoruyla atıldıkları dönemdeki seçimleri.
Köprünün altında çok sular geçti. Türkiye çok değişti. Ama hala değişmeyen çok şey var. Nedir mi dersiniz? 1994’de İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de yapılan seçimlerde RP karşı
rejim savunusu için mücadele edenler ve CHP’nin desteklenmesini isteyenler, 2009’da AKP’ye karşı, CHP’nin desteklenmesini istiyorlar.
1994’de Kürtlerin, seçimlere katılmaması için her şeyi yapanlar, 2009’da bölgede AKP’nin arkasına dizilmiş “milli ittifak” kurmuş durumdalar.
Bu kadar değil, 1994’de devletin baskıları karşısında seçimlerden çekilen Kürtler, 2009’da bölgede “milli ittifaka” karşı, kıran kırana mücadele ediyor. 29 Mart akşamı bölgeden gelecek muhtemel haberlerden kuşku duyan Ankara, sonuçları tersine çevirmenin derdine düşmüş durumda.
İstanbul’da yaşayan bir seçmen olarak, iki seçim arasındaki benim için en önemli fark ise, 1994 seçimlerinde CHP’nin arkasına dizilmeyen sosyalist solcular, siyasal özne olmanın telaşına düşmüştü.
2009’da ise, bir bölümü, sosyalist, barış insanı Akın Birdal ile doğacak fırsatı önemsemeden, binbir bahane uyduruyorlar. 22 Temmuz, seçimlerinde ezber bozmaya çalışanların büyük çoğunluğu ortalıkta gözükmüyorlar.
Ufuk Uras’ı, Baskın Oran’ı destekleyenlerin bir kısmı da, ne hazin ki AKP’ye karşı statükocu CHP’nin yelkenlerini doldurmanın heyecanına kapılmışlar.
Akın Birdal, sadece sosyalist kimliğe sahip bir aday değil, 8 790 milyon seçmene sahip İstanbul’da, bir buçuk milyon Kürt seçmenin varlığında söz eden tek aday.
Akın Birdal, sadece farkında değil, aynı zamanda, İstanbul’da yaşayan Kürtlerin etnik kimliklerinden kaynaklanan sorunlarının çözümüne ilişkin önerileri olan ve çözmeye aday.
Diğer partiler ve adaylar ise, Kürtlerin sadece oylarına talipler.Son aylarda Kemal Kılıçtaroğlu’nun veya Kadir Toptaş’ın ağızdan hiç Kürt sözcüğünün çıktığını duyan var mı ?
Savaş ve işsizlik nedeniyle bölgeden göç etmek zorunda kalmış, Kürtlerin sorunlarına ilişkin CHP’nin veya AKP’nin, başkan adaylarının seçim bildirilerinde bir tek cümle bulmak mümkün değil.
Akın Birdal’ın seçim bildirgesinde ise, “Özgür Yurttaşlarla yaratacağımız Özgür İstanbul’da; farklı kimlik ve kültüre sahip insanların kendi kimliklerini ifade edebilmeleri, bu kimliklerini koruma ve geliştirme hakları güvence altına alınacaktır” denmektedir.
Akın Birdal’ın seçim bildirgesindeki, Otoriter ve militer merkezi bir yönetimin İstanbul’da soluk bir yansıması olan belediyecilik anlayışına karşı,
Halkın kurumları olmaktan çıkıp, el kapıları, rant kapıları haline belediyelere karşı,
Özgür Yurttaşlarla Özgür Kentleri gerçekleştirmek ve birlikte yönetmek için,
İstanbul’u demokrasinin, barış ve kardeşliğin kenti yapmak için,
İstanbul’u binlerce yıllık tarihi, kültürü ve kimliği ile buluşturmak ve geliştirmek için,” sözleri ise İstanbul’da oylar DTP’ye dedirtiyor.
Çünkü benim gibi İstanbul seçmeni olup Diyarbakır’da DTP desteklemek hoş ve kolaydır. Ama bu “akıntı”ya karşı, barışçıl ve sosyalist insanı desteklemek ise, zor olduğu kadar sevkli bir iş olsa gerek. Bir oy bir oydur.
Daha fazlasını merak edenler ise, bir zahmet www.akinbirdal.com adresini bir tıklasınlar.