Seçim Manzarası

20 Şubat 2009

Seçimlere 40 gün kaldı.  Yerel seçim yarışı, genel sorunlar etrafında saflaşma ve gerilimle sürüyor. Batıda tahterevallinin bir ucunda AKP, diğerinde CHP oturuyor. MHP ise,  yedek kulübesinde bekliyor. Bölgede ise, “milli kuvvetlerle” işbirliği içinde AKP, DTP’ye karşı haçlı seferi başlatmış durumda.

Yıllardır biriken sorunlarının çözümü AKP ile CHP arasındaki kısır tartışma ve yarışa mahkûm olmuş durumda. Bu sorunları kronikleştiriyor ve toplumdaki en küçük umudu da tüketiyor.

Şimdiden oy hesabıyla şiddet ve ayrımcılık hat sahaya vardırıldı. 15 Şubat’ta Diyarbakır sokaklarında çocukların sesi gaz bombalarıyla kesildi. Gazze’deki çocuklara gözyaşı döken muktedirler, Diyarbakır’daki vahşeti seyretdi. Güvenlik güçlerinin göstericilere karşı kullandığı şiddetin önüne geçmeye çalışan DTP Diyarbakır milletvekili Aysel Tuğluk’a karşı, polis müdürünün cüretkâr tavrına ve külhanbeyliğine alkış tutular.

21.yüzyıl Türkiye’si de, toplumun büyük çoğunlu, memleketin batı ve doğu yakasında iki ayrı hukukun, iki ayrı demokrasinin, iki ayrı insan haklarının varlığı sorun etmiyor. Sonunda Kürt illerindeki hukuksuzluk ve ayrımcılık, “normal” uygulama olarak kalıcılaştı. Kürt milletvekillerine ve belediye başkanlarına bağıran, çağıran polis şefleri ve yöneticiler batı yakasında kanıksanmış durumda.

AKP, imparatorluğunu ilan etmenin fırsatını kolluyor. Farklı olan her şeyi eriterek, yok etme siyaseti uyguluyor. Bugünlerde sistemin tehdit unsuru olarak gördüğü DTP’ye karşı milli güçlerle birlikte çok yönlü  “savaş” yürütüyor

Toplumun geniş kesimleri AKP’yi,  durduracak siyasal öznenin arayışı içersinde. Eşitlikçi, özgürlükçü siyasal özneye olan ihtiyaç her gün kendini daha fazla dayatıyor.

Bu ihtiyacı bir parça da olsa karşılamak ve yeni arayışlara zemin olmak üzere siyasi parti ve çevrelerin bir araya gelerek oluşturdukları  “Bizde Varız” platformu ise, niyet beyanından öte çok fazla geçemedi. Binbir bahane ve nedenle, ortak davranış zayıflatıldı. Adı gibi iddiasız ve ortak siyasal iraden olmaktan uzak kaldı.

Bunun böyle olmasının birden çok nedeni söz konusu.  Ama esas olarak bu tablonun ortaya çıkmasının başında 22 Temmuz seçimlerinde AKP’nin elde ettiği başarının önüne geçilememesinin yarattığı toplumsal atmosferin basıncı altında ezilmek geliyor. Bu sosyalist solun esas gövdesinin, AKP karşısında CHP adaylarını destekleme,  karşılarına aday çıkarmama veya iddiasız adaylarla seçimlere katılarak CHP adaylarına yol verme gibi utangaç politika izlemeleri sonucunu doğurdu. Bunlar  “bizde varız” tutum belgesi altındaki imzalarını unutarak,  AKP korkusunda “esas CHP var” tavrına dönüşmüştür.

Sosyalist sol, silik, iddiasız bu politikasının kamburunu omuzlarında yıllarca taşıyacak. Tarihinde, benzer kritik süreçlerde, bu günküne benzer tavır alma yoluna çok sıkça başvurduğu için toplumsal güç olmanın uzağında kalmaktan kurtulamıyor.

Bu politikanın ideolojik arka planındaki Kemalizmin etkisi nedeniyle,   birçok  “bizde varız” platformu bileşeni, gizli CHP destekçiliğini DTP ile yakın durmaya tercih ediyor. Bu virüsün panzeri nedir sorusuna vereceğimiz yanıt, 21.yüzyılın solunun kapısını açacaktır.

Bu iddiasızlık haline son verebilmenin ilk adımı Akın Birdal’ın adaylığını fırsata çevirmek neden olmasın.  Sosyalist soldaki, CHP yelkenlerini şişirmeye niyetli “iradesiz iradelerin”  oyalamalarına takılmadan,  özgürlükçü, eşitlikçi, yerinden yönetimci, çok dilli, çok kültürlü belediyeciliğin ve bir arada yaşamanın ortak zeminlerini inşa edecek bir seçim kampanyayla sol seçenek güçlü kılınabilinir.

Ekonomik krizin toplumu yakıp kavurduğu bir döneminde AKP, CHP eksenli, süren kayıkçı dövüşüne, Kürtlerin,  işçilerin kadınların, kamu ekçilerin, işsizlerin, emeklilerin, gençleri, inancından, dilinden, cinsel ve  politik tercihinden,  giyiminden dolayı dışlananların,   savaş karşıtlarının, barış ve adalet isteyenlerin, Ergenekon, JİTEM mağdurlarının müdahil olunmasıyla 21. yüzyılın solu yaratılabilinir. Sözü, eylemi sokakta, oyları sandıkta birleştirmekle toplumsal değişimi ve dönüşümü sağlayacak güce erişilebilinir.

AKP ve CHP arasında bıktırıcı kayıkçı dövüşüne son verecek  siyasal irade ancak böyle yaratılabilir. Bu yolu hızlı almamızı sağlayacak olan Türkiye’nin batı yakasında Akın Birdal gibi iddialı adaylarla etkin seçim çalışması yapmaktan geçiyor. Bunu ne kadar başardığımızı 29 Mart akşamı göreceğiz. Anlaşılan tarih solu yaptıklarıyla değil yapamadıklarıyla anacak.