Hafta sonu yapılan ‘çatı partisi’ toplantısında 20 yıl önceki Kuruçeşme ve BSP ile GBK’nın birleşme toplantılarına benzer bir heyecan göremedim. Daha fazla bölünmüş, birbirine kinlenmiş bir sol vardı.
Bu hafta sonu uzunca bir süredir çatı partisi hazırlıkları yapanların çağrı üzerine 2 gün boyunca toplantılarını izledim. Toplantıya sosyalist solun geniş kesiminin ve Kürt hareketinin temsilcilerin katıldı. Ahmet Türk, Emine Ayna, Murat Çelikan, Filiz Koçali, Sami Evren, Alevi Ali Kenanoğlu, Ufuk Uras, Levent Tüzel, Ahmet Asena, Atilla Aytemür, Hakan Tanıttıran, Akın Birdal, Aysel Tuğluk, Ayhan Bilgen, Yavuz Önen, Tarık Ziya Ekinci, Şennur Sezer, Ergin Çirmen, Ertuğrul Kürkçü, Hakan Öztürk, Gencay Gürsoy, Ahmet İnsel, Erol Katırcıoğlu, Aydın Engin, Zübeyde Kılıç, Sevim Belli, Ahmet Tolgar, Temel Demirel, Mahir Sayın, Celal Beşiktepe’nin aralarında bulunduğu kimisi izleyici ama çoğu katılımcı yüzün üzerinde kişi vardı.
Zorluklar Var
20 yıl önceki Kuruçeşme ve BSP ile GBK’nın birleşme toplantılarına benzer bir heyecan göremedim. Kürsüde konuşan temsilcilerin neredeyse tamamı, 20 yıldır söylediklerini tekrarladılar. Çok fazla değişen bir şey yoktu. Hatta daha fazla bölünmüş, örselenmiş ve bir birine kinlenmiş bir sol vardı diye bilirim. Bu acıdan da yapılmak istenenin zorlukları var.
Toplantıda söz alan istisnasız herkes, ülkenin solsuz, muhalefetsiz kaldı bir süreçte bir araya gelen “seçkin” topluluğun önemine vurgu yaptı. Toplumsal tabanını ve etkisini yitirmiş sosyalist yapılar dışında tek toplumsal gücü olanın Kürt hareketi olduğunu herkes tarafından özellikle belirtildi. Bu durum bir tür cephe örgütlenmesi olacağa benzeyen yapının belirleyici gücünün Kürt hareketi olduğunun kabulüydü. Ancak bazı siyasi çevreler bunu kabul etseler de oluşacak yapıda tek belirgin rengin Kürtler olmaması için zaten oldukça geri çekilmiş durumda olan Kürt hareketinin daha fazla özveride bulunmasını beklediklerini konuşmalarında hissettirdiler.
İki gün boyunca süren tartışma konuların başlıklarını şöyle özetlemek mümkün: Oluşturmaya çalışılan yapı, bir sol partimi olacak, demokratik halk birliği mi olacak? Kürt sorunun demokratik çözümüne, askeri vesayete ve militarizme karşı demokratikleşmemi temel eksen olacak, emek eksenlimi olacak mı? Toplumdaki bütün ezilenlerin, dışlananların ve sömürülenlerin ortak taleplerinde birleşmenin gerçekleşebilmesi için bu taleplerin ana eksenin demokratikleşme mi, yoksa eşitlik, özgürlük ve kardeşlik mi olacak? Yaratılmaya çalışılan cephe örgütlenmesine bireysel katılanların hukuku nasıl korunacak? Katılımcıları bir kısmı, mevcut bileşenlerle, yeni katılımlara kapıyı kapatmadan, hemen yol çıkmayı savunurken bazı siyasi çevreler daha temkinli bir yaklaşım izlediler. Yine çoğu kez olduğu gibi klasik parti formunda mı, yoksa meclisler ve hareket tarzında mı bir örgütlenme mi olacak? Gibi sorular tartışıldı.
Toplantı sonunda bunlara ve başka bir dizi soruya net veya belirgin yanıtlar verilmedi. Bu konular etrafında tartışmayı yerellerde ve daha geniş kesimlerle sürdürmek üzere oldukça kalabalık bir koordinasyon kurulu oluşturuldu. Yanı çok birçok belirsizliği bir süre daha sürdürecek.
Toplantı sonunda ortaya çıkan ise, oluşturulmaya çalışılan bildiğimiz anlamda bir partiden daha çok bir demokratik eylem birliği örgütü. Bunun formunun parti biçimin de olup olmayacağı ise taktik bir sorundur. Çünkü çatı partisi ya da koalisyon veya koordinasyon olarak bir yapı ortaya çıksa da, 21. yüzü yılın toplumsal ihtiyaçlarına özgürlükçü, eşitlikçi bir siyasal anlayışla bütünlüklü bir programa sahip sol odağını yaratılması sorunu esas ve büyük problem olarak güncelliğinde ve öneminden hiçbir şey yitirmeyecek. Toplantıda neredeyse tartışılmayan bu konuydu. Ortaya çıkacak yapı solun ve Kürt hareketinin güç birliği yapısı olacak. Esas sorunun durduğu yer de durmaya devam edecek. Toplumsal karşılığı olmayan sol güçlerin, yapacakları güç ve eylem birliğinin hangi derde deva olacağı tartışması ayrı bir konudur. Projenin başarısız olmasının solda yaratacağı tahribat ise öngörülebilecekten daha derin olacağa benziyor. Bu durum, dikkatle ele alınmalıdır. Ancak bu arayış, solun dayanışması ve etkileşimi açısından ele alınabilir ve değerlendirilebilir.
24 Aralık 2008
BİRGün Gazetesi