Kerkük’te 55 kişinin ölümüne yol açan saldırıdan önceki büyük eylem 29 Temmuz 2008 tarihinde olmuştu. Bağdat hükümetince çıkarılan yerel seçimlerle ilgili yasa tasarısına karşı yapılan gösteride intihar eylemcisinin üzerinde patlattığı bomba sonucu 26 kişi ölmüştü. Kürt bölgesinde gösteriler günlerce sürmüştü. Bazı işyerlerine saldırılar düzenlenmişti. Daha sonra yine Kerkük’te 18 Ekim’de Kürt Özerk Bölgesi yönetimine bağlı güvenlik görevlilerine karşı düzenlenen saldırıda 2 güvenlik görevlisi yaşamını yitirmişti. Kısa bir süre sonra 2 Kasım günü boş bir arazide patlayan bomba sonucunda 2 çocuk yaşamını yitirmiş, onlarcası yaralanmıştı.
Kerkük, Irak’ın gerilimin en yüksek olduğu kentlerinden birisi olmaya devam ediyor. Araplar, Kürtler ve Türkmenler arasında Kerkük’ün statüsünün belirlenmesi konusundaki görüş ayrılıkları derinleşiyor. Irak’taki eylemler son birkaç aydır Kürt bölgesine kaydı.
Kerkük referandumunun sürekli ertelenmesi, Bağdat ve Erbil yönetimi arasında anlaşmanın bugüne kadar sağlanamaması eylemlerin Kerkük’e kaymasının bahanesi oldu. Kürtler, kentin Bölgesel Kürt Yönetimi’ne dâhil edilmesini, Türkmen ve Araplar ise Bağdat’a bağlanmasını veya ayrı bir statüye sahip olmasını istiyor.
Kısa başlıklar halinde Kerkük referandumuna bağlı sorunları anımsamakta yarar var. Referandum konusunda bir ilerleme sağlanamadığı için Ekim ayında yapılması gereken 18 bölgedeki yerel yönetim seçimleri, Kürtlerle anlaşılamaması sonucu ertelendi. Seçimler 14 bölgede 31 Ocak 2009’da yapılacak. Kerkük, Erbil, Süleymaniye ve Dahok’da ise daha sonra yapılacak. Bağdat hükümetinin kurduğu bir komisyon bu kentlere ilişkin öneri hazırlayarak meclise sunacak. Ancak seçimlerin yaklaşmasına karşın komisyon bir hazırlık yapamadı. Bu durum Kürtler dışındaki Arapların, Şiilerin ve Sünnilerin tepkisine neden oluyor.
Bu süreçte petrol çıkarma yetkisi, bütçeden Erbil yönetimine aktarılması gereken payın aktarılmaması ve en çok da Kürt bölgesinin güvenliğini sağlayan peşmergelerin maaşlarının Bağdat yönetimi tarafından ödenmemesi ve Bağdat yönetiminin peşmergenin tasfiyesine dönük düzenlemeler yapması, Özerk Kürt bölgesel yönetimiyle, Bağdat yönetimi arasında gerilim ve çatışmaya neden oldu. Erbil–Bağdat arasındaki aheng her gün daha fazla bozuluyor.
Bağdat yönetimi tarafından onaylanan ve 1 Ocak 2009 tarihinde yürürlüğe giren ABD ile yapılan güvenlik anlaşmasına, Şii lider Muktedar Sadr karşı çıkmıştı. Kürtler ise bu anlaşmayı hararetle savundular. Sadr yanlıları, Ekim sonunda anlaşmaya karşı bir dizi gösteri düzenlemişlerdi.
Irak’ın işgali sonrası başta MİT olmak üzere bilinen bütün istihbarat örgütleri Kerkük bölgesinde at koşturuyor. Hatta bu bölgedeki illegal faaliyetlerin istihbarat örgütleriyle sınırlı olmadığını Türkiye kamuoyu Ergenekon davasında Veli Küçük ile ilgili suçlamalardan öğrendi.
Bu ortamda Kerkük saldırısını gerçekleştirecek resmi ya da gayri resmi birçok örgüt olabilir. Basında yer aldığı gibi Kürtlerle Arapların ilişkisinden rahatsız olanlarda, yukarıda sıraladığım sorunlu durumdan yararlanarak Kürt bölgesinde kargaşa çıkarmak isteyen yabancı ülkelerden birinin istihbarat örgütü ya da örgütleri de olabilir.
Bu eylemler Kerkük sorununun çözümünün zorluğunu gösteriyor. Ama herkesin kabul edebileceği çözüm bulunmadığı sürece Kerkük’te bu tür eylemlerin çoğalacağı kesin.
13 Aralık 2008
BirGün Gazetesi