YENİ YAZI DİZİ -10- Yerel seçimlere Hazırlanırken: SOL YÖNELİMLER İTTİFAKLAR TARTIŞMALAR

BirGün GAZETESİ

19 MAYIS 2008

Hakan Tahmaz- Önder İşleyen

HALKEVLERİ GENEL BAŞKAN YARDIMCISI İLKNUR BİROL:    

 ‘Halklın hakları’ mücadelesi geliştirilmelidir

 

“Çatı partisi veya seçim partisinin harekete geçireceği dinamikler “sandık” ve “seçim”le sınırlı bir süreçte daha önceki benzerleriyle aynı olma durumuna düşebilirler.”

 

Sosyal haklar mücadelesini önemseyen ve siyasal odak konusunda 1980 sonrasında oldukça faklı bir yaklaşıma sahip ve kendine has tutum içinde olan halkevleri çevresinin

Sol tartışmalara ve arayışlar konusundaki görüşlerini Halkevleri Genel Başkan Yardımcı İlknur Birol ile oldukça faklı yaklaşan konuştuk.

 

<<1 Mayıs ve Sosyal güvenlik yasalarına karşı yapılan eylemlerde emek ve sol hareketin bir canlanma olduğu görmemize rağmen solun hali iyi değil. Bu nasıl aşılabilir?

 

Bu süreçte çok ciddi bir şekilde taşların yerinden oynadığını söyleyebiliriz. Toplumsal muhalefet açısından bir genişleme potansiyeli var. Müdahil olma kapasitesi bakımından bir genişlemeden söz edebiliriz. Söz konusu olan, ilerici sol güçlerin, emek güçlerinin bu potansiyeli kavrama konusunda kapsayıcı ve ilerletici bir rol üstlenip üstlenmeyeceğindedir. Örneğin 1 Mayıs’ta Türk-İş içinde meydana gelen ayrı hareket etme eğilimleri önemlidir.1991 sonrasında sokağa belki de ilk kez kitlesel olarak çıkan Türk-İş tabanı, kendi iç bürokrasisine hayır deme eğilimi göstermiştir. Bu açıdan temel sorun şudur: Bu sürece öncülük eden mücadele önderlikleri ve emek örgütleri bunu kapsayabilecek midir, mücadeleyi yeni bir kulvara sokabilecek midir? Ben, bu hareketliliğin sola akıtılması açısından bütün olanakların açık olduğunu düşünüyorum. Ancak buna dair bir plan ve organizasyonla yan yana gelişi sağlayıp, bunun ivmesini artıran bir irade konulup konulamayacağı sorusu kilit sorudur. Halkevleri olarak 22 Temmuz seçimleri öncesi ilerici bir cephenin çağrısını yapmıştık. Yaşanan bu sürece baktığımızda bu ihtiyaç ortadan kalkmış değil.

 

<<İleri güçler cephesinden ne kast ediyorsunuz?

Örgütsel özne saymak yerine politik çerçeve tanımlamak gerek. Bunun çerçevesini anti-emperyalist tutuma sahip olmak ve tam bağımsızlığı savunabilmek, neoliberalizmin azgınca uygulandığı programlar karşısında “halkın hakları”nı savunabilmek, siyasal İslam  modeli ile topluma giydirilen gerici ilişkiler karşısında  ilerici bir toplumsal ilişkiyi örgütlemek, Kürt sorunu karşısında ırkçı, şoven eğilimlerin zedelediği halklar arası ilişkiyi onaracak ve birlikte bir mücadele sürecine sokacak “yeniden kardeşleşme”yi ifade etmek gerek. Bütün mücadelelerin biriktirdiği ilişkileri gerçek bir demokrasi temeli ile “halk demokrasi”si ile güvence altına alacak sürecin örülmesi gerekir. Bizim “halkın hakları” mücadelesi olarak ifade ettiğimiz, örgütsel olarak “hak meclislerine” doğru ilerleyen bir hareket oluşturmasını da içeren bir süreç

 

<<Böyle bir cephede tanımlanabilir temel haklar neler olmalıdır?

Tasfiye edilmek istenen bütün kamusal haklardır. Başta eğitim ve sağlık hakkı olmak üzere barınma, beslenme, ulaşım, su, beslenme, gibi bütün haklardan söz ediyoruz. Bu hakların tanımlanması kadar eşitlikçi temelde, bunların var olmalarını sağlayacak bir inşa hareketi de yaratmak gerek. Örneğin eğitim hakkının parasız olmasından söz ederken, bunun mücadelesini verirken aynı zamanda nitelikli, parasız, bilimsel ve anadilinde eğitim hakkı bilinci ve alternatifinin  görünür nüvelerinin ortaya çıkarılması gerekir. Hak mücadeleleri ve “halkın hakları” kavramlaştırması, “kamu”nun  demokratik bir içerikle yeniden tanımlanmasını içinde barındıran bir süreçtir. Yani sosyalizme doğru giden mücadelelerin, ezilenlerin “toplumsal düşü”nün bugünden alternatif olanının oluşturulması ve geliştirilmesi mücadelesidir.

 

Biz bu taleplerin, çoğunluğun talepleri olduğunu düşünüyoruz. Egemenler arasında çatışmada bağımsız tutum almak yerine, kamplaşmanın bir tarafında yer almak zorunda kalan kitleler “gerçek bir sol” alternatifte buluşturmanın kanalı olarak görüyoruz. Örneğin laik- anti laik kamplaşmasında ya da Kürt meselesinde karşı karşıya gelenler, sözünü ettiğimiz sorunlar karşısında birlikte mücadele edebiliyor ve bir araya gelebiliyor. Bu kitlelerin yüzünü sola çevirmelerini ve mücadele içinde bir varlık haline gelmelerini sağlamak gerek. Örneğin AKP’ye karşı verilen mücadelede, CHP’ye eklenmek dışında bir çözüm göremeyen kitlelerin kendi hayatlarına dair “inanılır ve uğruna mücadele edilebilir” bir program ve örgütlenme görebilmeleri oldukça önemlidir.

 

<<Bu cephe nasıl oluşmalı?

İlerici emek örgütleri ve sol güçlerin, yukarıda ifade ettiğimiz temel çerçevede yürüteceği bir mücadele ve örgütlenme sürecini örmesi, birleştirmesi, geliştirmesi gerekir. Bu çaba yürütülen hak mücadelelerinin yarattığı deneyimleri kapsayabilmeli ve ülke sathında irili ufaklı gelişen tüm mücadele dinamiklerinin gelişmesine katkı sunmalıdır. Kuşkusuz bunun masa başında konuşulması gereken yanları var. Böyle bir çaba bugüne kadar egemenlerin kendi iç çatışmalarının yol açtığı “taraflaşma”nın dışında oluşmalıdır. Toplumun sorunlarını bilen, bu sorunları çözebilecek yegâne gücün “sol”  olduğuna inanacağı bir yol haritası halka sunulabilmelidir. Bu nedenledir ki; bugüne kadar çeşitli adlarla yan yana gelişlerin “sonuç”ları ile ilgili olumsuz yargılara bir tane daha ekleyecek bir oluşuma değil, halkların “insanca yaşam” umudunu büyütmeye ve mücadeleye katmaya ihtiyaç vardır.

 

<<Bu sadece örgütlü güçlerimi kapsıyor?

Herkesi kapsamalıdır. Buradaki “herkes” bir sınırsızlık durumu değildir. İlerici emek örgütlerini, siyasi parti çevre, demokratik kitle örgütleri ve bireyleri kapsamalıdır ancak bunları bir araya getirecek ortak bir zemini yukarıda ifade ettiğimiz çerçeve oluşturmalıdır.

 

<<Çatı Partisi önerinse nasıl bakıyorsunuz?

Türkiye’de sol ve ilerici güçlerin çeşitli formlarda ortaklaşma çabaları olmuştur. Kuşkusuz  yana yana geliş olumludur. Ancak kaygı duyduğumuz bir şey var ki; solun yan yana gelişi, birliktelik oluşturma tartışmaları kısa sürede çeşitli formlara takılmaktadır. Biz ilerici cephe önerirken bunun karşılığı olan mücadele örneklerinin yan yana getirilmesinden ve bunun yaratacağı etkiden söz ediyoruz, bir seçim birlikteliğinden değil. Yana yana gelen güçlerin yeni güçleri harekete geçirmesine olanak tanınmalıdır. Biz hareketli bir güçten söz ediyoruz. Çatı Partisi bunu karşılar mı? Bu güne kadar edindiğimiz izlenimler sonucu karşılamayacağını düşünüyoruz. Çatı partisi veya seçim partisinin harekete geçireceği dinamikler “sandık” ve “seçim”le sınırlı bir süreçte daha önceki benzerleriyle aynı olma durumuna düşebilirler.

 

Bu tür deneyimler daha önce de yaşanmış ve seçim birlikteliğinin ötesine geçememişti.

Seçimler Türkiye’nin içinde bulunduğu durumda sadece ara durakları oluşturuyor. Bizim tarif ettiğimiz dinamikliğe böylesi bir şey sığmaz. Biz ilerici bir hareket yaratma zemininde bir araya gelişlerin, böylesi formlara sıkıştırılmış arayıştan daha fazla ilerletici olacağını düşünüyoruz. Halkın ihtiyacı olan “halk için, halk içinde, halkla birlikte” ilerleyen bir süreçtir.

 

<<Bu kapsamda yerel seçimlere nasıl yaklaşıyorsunuz ?

AKP karşısında demokrasi güçlerini desteklemek, halkın hakları için mücadele ederken oluşturduğu yerel örnekleri geliştirmek gerekir. Hak mücadelelerinin temsiliyetine bir kulvarın açılabildiği, ortaya çıkan deneyimlerin değerlendirildiği, bağımsız tutumların,  birlikteliklerin ve yan yana gelişlerin demokratik bir muhtevaya büründüğü oranda temsiliyetler desteklenmelidir. Yerel seçimleri halkın mücadele içinde büyüttüğü “demokrasi” sine görünürlük kazandırdığı ve kalıcılaştırmak üzere örgütlediği bir süreç olarak bakmak gerekir.