Radikal 2 – 9 Eylül 2007
AKP’nin 22 Temmuz seçim beyannamesinde ve 60. hükümet programında sivil anayasa yapılması ağırlıklı yer tutuyor. Sivil anayasa yapma fikri toplumun geniş kesimlerde olumlu yankı buldu. Tartışma anayasa taslağının kamuoyuna duyurulmasıyla daha şiddetlenecek ve yaygınlaşacak. Şimdi Kenan Evren anayasasının tozlu raflalar gönderme fırsatı doğmakta.
Sol, 25 yıldır her fırsatta ısrarla 12 Eylül anayasası varlığını sürdürdüğü sürece demokratikleşme doğrultusunda atılacak her adımın “alaturka çözüm” anlamına geleceğini savundu. Yeni anayasa yapma süreci sola, nasıl bir toplum ve ülke tahayyül ettiğini çok geniş kesimlerine aktarma fırsatı sunacaktır. Bunun doğru biçimde yapılması ve 12 Eylül anayasasının mağdurlarının bu süreçte etkin ve yaptırımcı güç olmaları, AKP’nin ufkuyla sınırlı bir anayasa yapılmasının önüne geçilmesine yol açacağı için de, daha eşitlikçi, özgürlükçü ve demokratik bir anayasanın ortaya çıkması mümkün olabilir.
Anayasa Platformu Oluşturulmalı
Sivil anayasa çalışmasını başlatmak için hükümetinin atacağı adımları beklemeye gerek yoktur. Ok yaydan çıkmıştır. İnisiyatifi toplumsal muhalefet hareketi almalı, tartışmaları kendi zeminine çekmeye çalışmalıdır. Bunun için 12 Eylül anayasası mağdurları, sendikalar, meslek örgütleri, sol siyasi partiler, bilim insanları, aydınlar, sanatçılar, sivil toplum örgütleri, Temmuz seçimlerinde ortaya çıkan dinamikler derhal demokratik ve sivil anayasa platformu oluşturmalılar. Platform, bugüne kadar ayrı ayrı yapılan çalışmaları değerlendirmeli, parçalı çalışmaya son verilmeli, parlamentoya ve dar alana sıkıştırılmış bir anayasa tartışmasını, Radikal gazetesi yazarı Tarhan Erdem’in ifade ettiği gibi ülkenin dört bir yanında, mahallere, kahvelere, üniversitelere taşımalıdır. Anayasa tartışmasını bir kampanya dönüştürerek, aşağıdakilerin, dışlananların, yok sayılanların iradesi açığa çıkarılmalıdır.
Bu platformun yürüteceği kampanya eylemlik zemininde solun yeniden yapılanmasının veya başka bir solun mümkün olduğunu gösterecek süreci olarak yaşanabilir.
Tartışma sürecinin bazı önemli hususları
Parlamentonun anayasa yapma iradesi tek başına anayasayı sivil kılabilir ama demokratik kılmaz. Anayasayı demokratik kılacak olan içeriği ve ne derece toplumsal katılıma açık saydam bir süreçte yapıldığı olacaktır. Bu açıdan yeni meclisin temsil gücünün yüksek olduğu yolundaki değerlendirmeler ve AKP’nin yüzde ellilere yakın oy almış olması tek başına yeterli değildir. %10 gibi yüksek seçim barajı ve milletvekillerini genel başkanların belirlediği sistemle oluşturulan parlamentonun belirleyiciliği altında yapılan anayasa, toplumun önemli bir kesiminin iradesini yansıtmayacaktır. Emek ve meslek odalarının, parlamento dışı muhalefetin, demokratik kitle örgütlerinin, yurttaş girişimlerinin ve bilim insanlarının katkısını alamamış bir anayasa hazırlık sürecinin eksik ve hatalı olacağı kesindir.
Bu nedenle platform, AKP’nin parlamentoyla ve belli akademik çevreyle sınırlı bir anayasa hazırlık sürecine itiraz etmelidir. Demokratik katılımcılığının önünün açılması ve bütün toplumsal kesimlerin tartışmasına fırsat verilmesi için mücadele etmelidir.
Rejimin demokratikleşmesi için ilk olarak anayasasının ırkçılıktan, militarizmde ve cinsiyet ayrımcılığından arındırılması gerekir. AKP en zayıf noktalarını ise tam da bu noktalar oluşturmaktadır. AKP kadroların ezici çoğunluğunun geldikleri siyasal geleneğin ideolojik mayasında hem ırkçılık hem de cinsiyet ayrımcılığı önemli yer tutmaktadır. Yine siyasetin üzerindeki asker vesayetinin kalkması için MGK’nun lav edilerek, ordunun devlet kurumları içersindeki olağan yerine oturmasıdır. Güçlü bir toplumsal baskı oluşturulamazsa anayasada bu konularda fazla bir yol alınamaz
Bunun için platform, CHP lideri Deniz Baykal’ın son yıllarda izlediği statükocu ideolojik çizgisiyle ayrışmalı ve onun etkisinden çıkan bir yol haritasına sahip olmalıdır. Baykal, eğer herkesi şaşırtan bir şey yapmazsa AKP’nin yeni anayasa yapma isteğini “ılımlı İslam” projesiyle ilişkilendirerek yeni anayasa yapımına karşı ayak diretecektir. Bu tutumun gölgesinde kalan hiçbir siyasal ve toplumsal odağın toplumu etkileme, dönüştürme şansı yoktur.
Sorun CHP’nin ayak diremesiyle sınırlı değildir. Başta TSK, YÖK gibi birçok kurum ve zinde güçler kendi statükolarının bozulmasına, izin vermemeye çalışacaktır. Bu tutumun ortaya çıkaracağı gerilim sivil ve demokratik bir anayasa yapılmasında önemli tıkaç görevi görecektir.
Mevcut rejimin tehlike olarak gördüğü toplumsal dinamikleri yaratan sorunların çözümünü kapsamayan bir anayasanın demokratik olabilmesinin imkânı yoktur. kronikleşmiş sorunların tedavisini sağlayamaz. Anti-laik, laik kutuplaşmasının, çok kültürlü, çok kimlikli ve çok inançlı toplum gerçeğinin inkârının ve sosyal eşitsizliğin ve adaletsizliğin yarattığı sorunları, çözme perspektifine sahip, sivil ve demokratik bir anayasaya ihtiyaç vardır. Yeni anayasa, devletin ve piyasanın gücünü sınırlandırabildiği, egemenlik hakkının kullanımını yasama, yürütme ve yargı elli ile kullanımını sağlayabildiği, insanı ve insan emeğini merkezine alabildiği, çok kültürlü, çok inançlı ve kimlikli bir ülke gerçeğini kapsadığı ölçüde, yurttaşların eşit, özgür ve demokratik bir ülkede birarada yaşamalarının zeminini oluştaracaktır.