Demokratik Çözüm İradesi

Kürt sorunu kritik bir aşamada. Son birkaç yıldır Ortadoğu’da yaşanan gelişmeler, uluslararası konjektür ve mücadelenin ulaştığı boyut Türkiye’nin bu sorunu daha fazla eskisi gibi sürdürmesinin mümkün olmadığını gösteriyor. Bu nedenle Kürt sorunu bir geçiş aşamasında denebilir.

AKP hükümeti,  Kürt sorununun çözümünü ABD’nin ferasetine bırakmış durumda. ABD’nin atacağı adımlara, geliştireceği stratejiye göre Kürt sorununu  “çözmeyi” düşünüyor. ABD’nin üreteceği çözümü ne derece içine sindirebileceği ya da hesaplarına ne ölçüde denk düşeceği ise belli değil.

Aslında Radikal Gazetesi yazarı Avni Özgürel’in 16 Ağustos 2006 Çarşamba günü köşesinde yazdığı gibi başka bir yol, ikinci bir yol var. İkinci yol yıllardır demokratik siyasal çözümden yana olanların dillendirdiği çözüm perspektifi ve önerileridir.

 Arayışlar

Uzun bir süredir birçok kesimden yükselen demokratik çözüm çağrıları sonrasında Abdullah Öcalan’ın gecen hafta avukatlarıyla yaptığı görüşmede  “yeter artık”  diyerek yeniden “ateşkes çağrısı” yapabileceğini belirti.  23 Ağustos 2006 tarihinde ise Murat Karayılan’nın, Kürt Sorunun Demokratik Çözüm Deklarasyonu açıkladı.  Önerilerin içeriğinden bağısız olarak Türkiye için hem büyük fırsat hem de   “bu sorun bizim sorunumuz, biz çözeriz “ iradesidir. Artık Kürt hareketi ne istiyor sorusu üzerinden spekülasyon yapmanın çok fazla anlamı kalmamıştır. KKK tarafından yapılan öneriler üzerine yürütülecek müzakereyle demokratik çözümün zemini ve olanakları yaratılarak eşit, özgür birarada yaşam inşa edilebilir.  Bu önerilerin tartışmaya değer bulunması, buna uygun tavır alınması dahi süreci ilerletecektir.

20 yıldır yaşananlar herkese neyin mümkün olmadığı görmesi için yeteri kadar deney sunmaktadır. Açıklanan 6 maddenin her birini titizlikle değerlendirmek gerekir. Gerek 6 maddeden oluşan öneriden, gerekse daha önce yapılan önerilerden hangilerinin gerçekleşme imkânın olduğuna yapılacak mülahazalar sonucu karar verilebilir. Yeter ki demokratik çözüm iradesi ortaya çıksın.  Bugüne kadar ortaya çıkan çeşitli fırsatları teperek sorunun alaturka çözümü mümkün değildi. Her şeyden önce bölge gerçekliği buna elvermemektedir. Artık Irak’ta yaşananları ve bölge olup bitenleri hesaba katmadan atılan her adımın geri tepme ihtimali oldukça yüksektir. Geleneksel devlet tutumu olan muhatap almama dönemi kapanmıştır. Artık “aracısız konuşmanın” koşularını yaratmanın zorunluluğunu görmek gerekir. Aksi halde Türkiye, ABD ile Lübnan ya da başka bir dizi konu üzerine pazarlık yaparak Ortadoğu’da ve dünyada itibarlı, halklarını saygı duyduğu bir ülke olamaz. Kürt sorununda çatışmalı dönemin kapanması, silahlarının susması Türkiye’nin başta Ortadoğu’da olmak üzere uluslararası camiada elini gereğinden fazla güçlendirecektir.

Bu anlamda hükümetin bu fırsatları değerlendirmemesi, silahların susması isteğine ve iradesine karşı  “kendi çözümünü” dayatmaya çalışması Türkiye’yi ciddi bir bataklığa doğru sürüklemektedir. AKP hükümetine, bu çağrılar ve öneriler büyük bir şans sunmaktadır. Türkiye’nin en köklü sorunlarından biri olan Kürt sorunun ve diğer bir dizi sorunun çözümünün anahtarı olan bu önerileri elinin tersiyle iterek Türkiye’nin bir adım atabilmesi mümkün değildir.

Artık bir başka Radikal gazetesi yazarlarından Hasan Celal Güzel’in 24 Ağustos 2006 Perşembe günü köşesinde yazdığı mantıkla davranma dönemi geride kalmıştır. Güzel’in, bugüne kadar uygulanan politikaların dışında önerdiği hiçbir şey yok. Demokratik çözüm isteyenleri, aydınları aymazlıkla suçlamakta, bir tür aydın düşmanlığı yaparak Kürt sorunun çözümü konusunda “şahinlik“ yapmakta ısrar etmektedir. Hasan Celal Güzel sözünü ettiğim yazısında büyük bir gururla 22. yıl önce büyük “ PKK karşı özel güvenlik timleri önerdiğini söylemekte. Mahkeme kayıtlarından sözünü ettiği timlerin içinden kaç Yeşil türediğini, kaç köyü yaktıklarını, kaç faili meçhul cinayetin adresi olduklarını öğrenmesi akıl sağlığı bakımından büyük yararı olacaktır.

Anlaşılan o ki Radikal gazetesi, Hasan Celal Güzel’e demokrasi, barış, özgürlük isteklerine, milliyetçi, militarist görüşlerle karşı çıkma görevi ile yazı yazdırmaya başlatmış.  28 Şubat sürecinde büyük demokrasi savunucusu Güzel, şimdi Kürt sorununda şahinlerin ateşli sözcülüğünü yapmakta. Umarım ki bir gün Güzel demokrasiyi ve özgürlüğü kendisi için aramak durumunda kalmaz. Aymazlıkla suçladığı aydınlarının büyük bir kısmı aynı 28 Şubat sürecinde olduğu gibi onun haklarını savunmakta tereddüt etmeyeceklerdir.

AKP, Hasan Celal’in önerdiği yolun çözüm yolu olmadığının farkına varmalı demokratik çözüm deklarasyonunda da vurgulandığı gibi önümüzdeki süreç özellikle de 1 Eylül dünya barış gününü bu açıdan değerlenmelidir.

 

Etkin Güçlü İrade

Demokratik çözüm düşüncesini paylaşanların bir kısmının edilgen pozisyonda daha fazla kalmalarına süreç izin vermemektedir. Mücadelenin bu kritik aşamasında etkin, güçlü çözüm iradesi geliştiremeyenlerin, ortaya çıkacak sonuçlar üzerine sonradan çok fazla laf etmelerinin fazla bir önemi olmayacaktır. Bu açıdan demokratik çözümden yana olan emek örgütleri, politik güçler, aydınlar, sivil toplum örgütleri “kendi sorunumuzu kendimiz çözeceğiz” ekseninde çözüm iradesi geliştirmelidirler. Kürt hareketinin değişik kompartımanları ise ortaya atılan çerçeve üzerinden ortak yürüyüş kolu oluşturmalılar. Her birinin kendi özgün programı ekseninde yürüyüşün güçlü politik bir iradenin çıkmasını zayıflattığını görülmelidir. Ve buna izin verilmemelidir.

26 Ağustos 2006 Gündem Gazetesi