Savaş karşıtı hareket nereye gidiyor sorusuna yanıt verebilmek için önce bazı noktaları hatırlamakta yarar var. Savaş karşıtı hareket ABD’nin Irak’a saldırı hazırlıkları yaptığı bir süreçte, 15 Şubat 20003 tarihinde “Bu Savaşı Durdurabiliriz” sloganıyla milyonları sokağa döktü ve dünya çapında çeyrek yüzyılın en kitlesel gösterilerini gerçekleştirdi.
Bu gösteriler sonrası yabancı gazeteler dünyada iki süper güç var biri ABD/ Bush, diğeri uluslararası savaş karşıtı hareket manşetleri attılar. 15 Şubat 2003’de insanları sokağa döken, aya kaldıran esas itici güç, savaşın engellenebileceğine olan inançtı. Bu güçe ABD saldırısı başladıktan bir gün sonra ve sonrasında yapılan hiçbir küresel eylemde bir daha ulaşılamadı.
Aslında eylemlerdeki bu ani çıkış ve inişler savaş karşıtı mücadelenin kendi doğasına uygundur.Bu gelişmeler savaş karşıtı hareketin gerilemeye mi başladığı sorularının sıkça sorulmasına neden oldu. Bu soru, Lübnan Savaş Karşıtları toplantısında, Avrupa ve Dünya Sosyal Forumlarında temel tartışma konularının başında yer aldı.
Savaş karşıtı hareketin sokaktan çekildiği doğrudur. Ama savaşa ve işgale karşı insanların tepkilerinin azaldığını söylemek yada başka bir ifade ile Irak’ ta yaşanan işgale, ABD askerlerin işkencelerine, cami avlusunda infazlara, Felluce’deki katliamlara insanların nefretlerin azaldığını, Bush’un bütün dünyayı tehdit eden konuşmalarının insanları çileden çıkarmadığını söylemek ve de bütün bunlardan dolayı insanların geleceklerinden düne göre daha az kaygı içinde olduğunu söylemek pek mümkün değildir. Sorun insanların tepkilerini ortaya kayabilecekleri eylem ve etkinlik biçimlerini yarata bilmekte/ bulabilmekte düğümlenmektedir.
İşgal öncesi insanların savaşın durdurulabileceğine olan inançları işgalin beklenenden çok kolay ve kısa sürede gerçekleşmesiyle tepetaklak oldu.Doğrudan direnişçi güçlere destek verme ile işgale karşı olma arasındaki ince çizginin yarattığı sorunlar savaş karşıtı hareketin dün savaşa karşı aktif olarak harekete geçirdiği insanları bugün işgale karşı harekete geçirmekte oldukça zorlamaktadır.
Savaşa Karşı Mücadele
Ancak bugün savaş karşıtı hareket daha fazla yaygınlaşmıştır. Savaşa ve işgale karşı toplumsal tepkiler, ABD yönetimine karşı nefret ve hoşnutsuzluk artmıştır. Bu nedenledir ki, işgalci ülkeler tek tek Irak’tan çekiliyor. ABD yönetimi her gün daha fazla yalnızlaşıyor. ABD bu durumu ortadan kaldırmak için yeni Dışişleri Bakanına ziyaret turları düzenliyor. Savaş karşıtı hareketin yaygınlaştığını gösteren en son gösterge 19 Mart’ta dünya çapında yapılan savaş ve işgal karşıtı gösterilerdir. 11 Eylül sonrası, Küreselleşme karşıtı hareketin dünya çapında gelişmeye başladığı süreçten bu güne kadar yapılan gösterilerin en yaygını 19 Mart’ta yapılmıştır. Dünyanın 250’nin üzerinde kentinde aylarca süren kampanya sonucunda aynı günlerde işgale karşı gösteriler yapıldı. Dünya çapında yapılan gösterilerin etkin olanlarından biride 11 Emek ve meslek örgütünün örgütleyicisi olduğu Kadıköy mitingiydi. Aslında mitingin gerek hazırlık süreci gerekse de gerçekleşme anı Türkiye’deki savaş karşıtı hareketin yada mücadelenin geldiği yeri göstermesi bakımından önemli ip uçları vermektedir.
19 Mart Kadıköy Eylemi
19 Mart Kadıköy eylemini doğru değerlendirmek için bazı şeyleri hatırlamakta yarar var: 1 Aralık 2002’de İstanbul’da yapılan ilk “Irak’ta Savaşa Hayır” mitingine 5-6 bin kişi katılmıştı. Dünyada milyonların sokağa döküldüğü 15 Şubat 2003 günü Kadıköy’de yapılan mitinge 7-8 bin kişi katılmıştı. Gösteriye solun bir kesimin kendi politik gündemlerine dönük gerçekleştirdikleri atraksiyonlar damgasını vurmuştu. 1 Mart 2003 Ankara mitinginden sonra 6 Nisan 2003 tarihinde İstanbul’da yapılan işgal karşıtı mitinge 50 bin civarında insan katılmıştı. Bütün bu mitingleri “Irak’ta Savaşa Hayır Koordinasyonu” örgütlemişti. Koordinasyonun içinde milliyetçi olmayan bütün sol kesimler, emek ve meslek örgütleri, siyasal İslam’ın bazı kesimleri yer alıyordu. Yine 27 Haziran 2004 tarihinde İstanbul’da yapılan “NATO’ya, BUSH’a ve İşgale Karşı” mitinge 25 bin çıvarında insan katıldı Bunu da işgal ve savaş karşıtı bütün güçler ortaklaşa yaptı.
Her şeyden önce yukarıda ifade edilen gerçekler ışığında batkımızda Kadıköy mitingi savaş karşıtı mücadelenin bir yıl öncesine göre gelişmekte olduğunu, yeni deneyimler kazandığını göstermektedir.
19 Mart Kadıköy mitinginin örgütlenmesinde başta TMMOB olmak üzere 11 emek ve meslek örgütünün çok yoğun emeği vardır. Buda mitingin örgütlenmesini kolaylaştırmıştır. Hala aşmamız gereken sorunlarımız var.
Örneğin Aliağa Petrol- İş üyeleri gibi diğer sendika ve meslek örgütlerinin üyelerini bu gösterilere katmanın yolu, tarzı nedir sorusuna yanıt bulmalıyız. Var olduğunu sandığımız yanıtlarımızı üzerine bir kez daha düşünmemiz gerekiyor. Ama bunları yaparken savaş karşıtı bir mitingde ilk kez üyeleriyle birlikte yer alan Hak-İş işçilerini itmemeliyiz, ilk kez savaş karşıtı gösteriye katıla CHP il örgütünün katılımın küçümsememeliyiz.
1 Mart Ankara eyleminden sonra ilk kez bir mitingde katılımcılar hem kendi renkleriyle, kendi sözleriyle yer aldılar. Hem de mitingin konsepti içinde kalmayı başardılar. Her kez kendi türküsünü söylemedi. Tek bir türkü söylendi: Irak’ ta İşgale Son, Bush ve Çetesi yargılansın, Biz %82 Gerisi Bush Yine 1 Mart mitinginde olduğu gibi uzun dönemdir bu tür mitinglere katılmayan yada örgütlü kesimlerin dışından katılan insanların sayısı az değildi. Küresel BAK kortejindeki gençler bunun göstergesidir.
Başka bir gerçek ise Türkiye’deki sol grupların önemli bir kesimi dünyadaki savaş karşıtı hareketi izlemedikleri için son anda ayılmaktalar. Dünya savaş karşıtı hareketler, 19 Mart 2005’te Dünya çapında yaygın eylem yapılması kararını 14-15-16 Eylül 2004 tarihinde Lübnan’da yapılan savaş karşıtları toplantısında aldı, karar önce ASF’ de ve daha sonrada DSF onaylandı. Türkiye solu ise bununla Mart ayının başında ilgilendi. Bu nedenle de 1 Mart 2003’ de olduğu gibi Türkiye çapında bir kampanya örgütlenemedi. Bunu mitingi örgütleyen 11 emek ve meslek örgütü içinden sadece TMMOB yaptı. TMMOB baştan itibaren savaş karşıtı hareket içinde bütün olanakları ve gücü ile yer almaya çalıştı. Bu nedenle de savaş karşıtı hareket içinde özel bir yer edindi.
Yine bütün dünyadaki savaş karşıtlarıyla birlikte ülke çapında kampanyayı Küresel Barış Ve Adalet Koalisyonu ve ÖDP yürüttü, bir kesimde de görev gereği mitinge katıldı, bu da doğal olarak miting alanına yansıdı.
Şimdi 19 Mart gerçeği ışığında, işgal ordularının bir an önce Irak’tan çekilmesini ve savaş suçlusu Bush ve çetesinin yargılanmasını sağlamak, savaş ve işgal politikalarının yaşama dair bütün alanlarda yarattığı tahribatı kapsayacak tarz ve içerikte savaş karşıtı mücadeleyi geliştirmek, ABD’nin politikalarına karşı %82’ye ulaşmak için her gün saflarımıza yeni insanlar katmak durumundayız.
Hakan Tahmaz
6 Nisan 2005 Birgün